FATİH projesi için imzalar atıldı

Bakan Çubukçu, 2010'da 15 öğrenciye bir bilgisayar düştüğünü ve bugün ilköğretimde okulların yüzde 96'sında, orta öğretimde de yüzde 100'ünde internet erişimini sağladıklarını söyledi.

FATİH projesi için imzalar atıldı

''Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi''nin (FATİH Projesi) imza töreni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Bakanı Çubukçu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın katılımıyla gerçekleştirildi.      

Çubukçu, projenin Türkiye'yi bilgi toplumuna ulaştırma konusunda büyük güç kazandıracağını belirtti.

Başbakan Erdoğan'ın ''eğitime yapılan her yatırımı Türkiye'nin aydınlık geleceğine yapılan bir yatırım'' olarak değerlendirdiğini ve buna yönelik önemli çalışmaların yapıldığını dile getiren Çubukçu, bu dönemde bütçeden en fazla payın eğitime ayrıldığını söyledi.        

Bu durumun yeni nesillere verilen önemi gösterdiğine işaret eden Çubukçu, Fatih Projesi'yle okulların bilişim teknolojileri laboratuvarlarındaki bilgisayar, internet bağlantısı ve teknolojik donanımın daha ileri bir aşamaya taşınacağını ifade etti.       

3 YIL İÇİNDE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE DE OLACAK
Orta öğretimde başlayan, 3 yıl içinde okul öncesi eğitime inmesi planlanan projeyle eğitimde fırsat eşitliği ve kalitenin artırılmasını amaçladıklarını belirten Çubukçu, teknolojide hızlı bir değişim olduğunu, bu değişimi yakalayabilen toplumların bilgi toplumu olabileceğini söyledi.

Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:        

''Amacımız, dinamik ve genç insan kaynağımızı çağın gerektirdiği teknolojik donanıma sahip, soran, sorgulayan, geleceği şekillendiren nesiller olarak yetiştirmektir. Tüm okulları bilgisayar ile donattık, bilişim teknoloji sınıflarını kurduk. 2002'de 85 öğrenciye bir bilgisayar düşerken 2010'da 15 öğrenciye bir bilgisayar düşüyor. 2003'te çok az okulda, sınırlı internet erişimi varken bugün ilköğretimde okulların yüzde 96'sında, orta öğretimde de yüzde 100'ünde internet erişimini sağladık. Okullarımızın tamamını her türlü bilişim teknolojisi araçlarıyla donatmak istiyoruz. Amacımız Türkiye'nin her yerinde öğrencilerin sosyo ekonomik durumu ve şartları ne olursa olsun bilişim teknolojisi olanaklarından yararlanmasıdır.''

FATİH projesi için imzalar atıldı  - 1


       
''PROJE, ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMENLERİN MOTİVASYONUNU ARTIRACAK''
Projenin öğretmen ve öğrencilerin motivasyonlarının artmasına olumlu katkı sağlayacağını da vurgulayan Çubukçu, proje kapsamında donanım alt yapısının iyileştirileceğini, eğitsel e-içeriğin sağlanacağını, öğretim programlarının bilişim teknolojisini içerecek hale getirileceğini, öğretmenlerin hizmet içi eğitiminin, bilinçli, güvenli ve izlenebilir bilişim teknolojisi kullanımının sağlanacağını söyledi.

AKILLI TAHTA VE ÇOK AMAÇLI AĞ YAZICISI
Projeyle okulların donanım alt yapısının geliştirileceğini kaydeden Çubukçu, 40 bin okula projeyle ilgili cihazların kurulacağını, her dersliğe geniş bant internet erişim ağı sağlanarak okullara yeni bir internet omurgası yükleneceğini belirtti. Çubukçu, ayrıca okullara akıllı tahta ve çok amaçlı ağ yazıcısı kurulacağını da bildirdi.        

İnternetin güvenli kullanımının en az bilgi kadar önemli olduğuna işaret eden Çubukçu, Fatih Projesi'yle öğrencileri her türlü zararlı içerikten korumak ve istismarı önlemek için gerekli altyapıyı oluşturacaklarını belirtti.

Proje kapsamında projektör cihazları, 38 bin 688 çok amaçlı fotokopi makinesi ve akıllı tahtaların 40 bin okula dağıtılacağını söyleyen Çubukçu, projenin 3 yılda bitirilmesinin hedeflendiğini söyledi.

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN:
'Bizde eğitim metotları, eğitim teknolojileri, eğitimde fırsat eşitliği, imkanlar konuşulmaz. Varsa, yoksa şekil konuşulur varsa yoksa şekil tartışılır''

Başbakan Erdoğan, on yıllar boyunca hükümetlerin, Milli Eğitime ''idare edilmesi gereken bir hadise'' olarak baktıklarını ve sadece ''idare etmekle yetindiklerini'' söyledi.

Hatta ''Okullar olmasa Milli Eğitimi idare etmek ne kadar kolaydı'' şeklinde bir nükte ortaya çıktığını da anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

''Bizde müfredatın tartışma konusu olduğunu göremezsiniz ya da çok nadir şahit olursunuz. Eğitim metotları, eğitim teknolojileri, eğitimde fırsat eşitliği, imkanlar konuşulmaz. Varsa, yoksa şekil konuşulur varsa, yoksa şekil tartışılır. Öğrencinin neyi öğrendiği, neyi öğrenemediğinden ziyade ne giydiği, ne okuduğu, hangi okulu tercih ettiği ya da etmesi gerektiği gündemi işgal eder. Dikkatinizi çekiyorum; 2002 öncesinde eğitim sistemi çok ciddi şekilde tartışma konusuydu. Gündemden hiç düşmedi. Ama hiç kimse çıkıp, 85 öğrenciye bir bilgisayar düşmesini sorgulamadı. 60-70 kişilik, 120 kişilik sınıfları sorgulamadı. Okulsuzluğu, öğretmensizliği, eğitim kalitesini sorgulamadı. Avrupa ülkelerindeki çocuklar sınıflarında, okullarında bilgisayarla, internet aracılığıyla eğitim görürken, akıllı tahtalar kullanırken, okul eğitimini bırakınız, yaşam boyu eğitimi tartışırken; bizde meslek liseleri, üniversite öğrencilerinin kılık kıyafeti, zorunlu eğitimin süresi konuşuldu. Bununla kaybettik biz yıllarımızı. Şimdi biz bu kaybolan yılları geri almak istiyoruz. Onun için ciddi bir heyecana, gayrete ihtiyacımız var.''

''İDAREİMASLAHATA BAŞVURMAYIZ''
Şu anda Türkiye'de de dünyada da en az bir yabancı dil bilmeyen, bilgisayar kullanamayan kişilerin iş bulmasının neredeyse imkansız hale geldiğini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Biz hükümet olarak, 'işte bu vebali taşıyamayız' dedik. Şimdi bunun üzerine gidiyoruz. Zira çocukların gözündeki umut ışığını körelten, genç nesillerin geleceğini karartan bir anlayışın yanında yöresinde asla yer alamayız. Etkisi, sonuçları, orta ve uzun vadede görülecek diye eğitimi kendi haline bırakamayız. 'İdareimaslahata başvurmayız' dedik. Eğitimde Cumhuriyet tarihimizin köklü reformlarını, en büyük yatırımlarını gerçekleştirdik. 2005 yılından itibaren Milli Eğitime bütçeden ayrılan payı diğer tüm kalemlerin üstüne çıkardık.''

''SON SEKİZ YILDA OKULLARA 750 BİN ADET BİLGİSAYAR GÖNDERDİK''
Erdoğan, Türkiye'nin okullarının bilişim teknolojisi sınıflarıyla çok geç tanıştığını ifade ederek, ''Son sekiz yılda Türkiye genelindeki okullara toplamda 750 bin adet bilgisayar gönderdik'' dedi.
Erdoğan, Türkiye genelinde ortalama 15 öğrenciye bir bilgisayar düştüğünü bildirdi.

Geçmişte, dünyanın gençlerinin, çocuklarının okullarında, dersliklerinde, evlerinde bilgisayarı azami ölçüde eğitim süreçlerine kattığını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bizim çocuklarımız adeta bilgisayardan uzak tutuldu. Siz bu tohumu toprağa atıp terk edip giderseniz, istediğiniz verimi asla alamazsınız. Toprağı sulayacaksınız, havalandıracaksınız, yabani otları temizleyeceksiniz. Her aşamada ilgi göstereceksiniz ki tohum filizlenecek boy atacak başağa dursun. Bire 20, bire 30 size ürün verecek. Bir fidanı toprağa dikip sonra arkanıza bakmazsanız o fidan kurumaya mahkumdur. Sabırla koruyacaksınız, deyim yerindeyse gözünüz gibi bakacaksınız ki o fidan bir çınara dönüşecek ya da meyveye duracak. Ve size ektiğinizi biçme sabrınızın karşılığını, fırsatını sunacak."

BAKANA TALİMAT VERDİ
İlk ve orta öğretime verdikleri önemi, yükseköğretimden de esirgemediklerini anlatan Erdoğan, ''78 yeni üniversiteyi Türkiye'ye kazandırdık ve üniversitesi olmayan il  bırakmadık. Ben buradan, Ulaştırma Bakanıma hatırlatıyorum; bu aynı zamanda bir talimattır. Bizim derslik noktasında açığımızın kalmaması gerekiyor. En kısa zamanda yapabileceğimiz derslik sayısını, mevcudu katlayabilecek noktaya getirmemiz lazım. Milli Eğitim Bakanımın talebi nedir? Çok önemli. Yüzelli, üçyüz bin... Ne yapıyoruz? Ona göre adım atacağız, ona göre kayda alacağız. Bizim, sağlıklı bir şekilde azami 30 öğrenci, 30 öğrencinin üzerinde sınıfın Türkiye'de kalmaması için bir adım atmamız gerekiyor'' diye konuştu.

FATİH SULTAN MEHMET ÖRNEĞİ
Erdoğan, şöyle devam etti:

''FATİH projesini incelediğinizde Fatih'te de bunun kendisini görürsünüz zaten. Her ne kadar bazıları FATİH adı konuldu diye bu projeyle kendisine göre dalgasını geçiyorsa da bu projenin hakkıyla icra edildiğinde onlara da gerekli tokadı atacaktır diye düşünüyorum. Fatih Sultan Mehmet'in yetişme koşullarına baktığınız zaman işte, bu yaşlarda özel olarak eğitmenine teslim edilmiş. Ve ondan eğitimini, öğrenimini almaya başlamıştır. Ama bunu hazmedemeyenler o isme maalesef hazımsız olanlar, böyle bir projeye bu adın konulması dolayısıyla rahatsızlar. 'Ne var bunun açılımında, her halde çok düşünüldü' deniyor. Ne diyor, fırsatları arttırma teknolojiyi iyileştirme .... Niye rahatsız oluyorsun? Fırsatları değerlendirmekten, teknolojiyi iyileştirmekten daha güzel bir şey olabilir mi? Bunu bu nesillerin istifadesine sunacağız ki bizler görevimizi yapmış olalım. Onun için beyler rahatsız olmasınlar. Onlar ne kadar rahatsız olursa olsun biz görevimize devam edeceğiz. O Fatih ki 13 yaşında babası kendisine Devlet-i Aliye-i Osmaniyye'yi teslim etmek istediği zaman, babasına verdiği cevap manidardır. 'Baba, ben bu görevi üstlenemem ben hazır değilim' diyor. Babası 'Emrediyorum, alacaksın bu görevi' diyor.  Fatih alıyor görevi 'Ben şimdi Devlet-i Aliye-i Osmaniyye'nin  padişahıyım, öyleyse  emrediyorum, gelin devletin başına geçin' diyor. Babasına diyor bunu ve görevi babasına veriyor. İşte bu zeka inceliğine kavuşmuş bir nesil yetiştirmemiz lazım. Bu eğitimle, öğretimle olur. Ve o yaşta, çok rivayetler var. O yaşta kaç tane dil biliyor diye. Tablo bu. Biz şimdi gerçekten halimizden utanıyoruz. İnşallah, bu yeni atılım, birçok şeyleri de ardı arkasını getirir. Yeni nesiller çok daha vasıflı yetişir.''


Sayfa Yükleniyor...