TÜSİAD: Siyaset için siyaset yapmıyoruz

Başbakan Erdoğan'ın eleştiri oklarını üzerine çeken TÜSİAD'dan, yanıt niteliğinde açıklama geldi.

TÜSİAD: Siyaset için siyaset yapmıyoruz

Başbakan Erdoğan, 17 Aralık sonrası yaşanan süreçte TÜSİAD'a sert eleştirilerde bulunmuştu.

Dernek Başkanı Muharrem Yılmaz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı Ankara'daki TUSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda konuştu.

Kendilerine yöneltilen eleştirlere yanıt niteliğinde ifadeler kullanan Yılmaz, "Zaman zaman bizi eleştirenler 'çok siyaset konuşuyorsunuz' diyorlar" dedi ve devam etti: "Siyaset ve ekonomi aynı gerçekliğin iki farklı yüzüdür. Biz siyaset için siyaset yapmıyoruz. Biz demokrasi ve hukuk konuşuyoruz."

Muharrem Yılmaz'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Bina edilmesi gereken yönetim anlayışını; kuvvetler ayrılığı, özerk kurumlar, idarenin tasarruflarının denetime açıklığı, yönetimde şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi özelliklerle de zenginleştirmeliyiz. Ancak katılımcı, çoğulcu ve kasayıcı bir anlayışla demokrasimizi 21. yüzyılın gerektirdiği bir derinliğe ulaştırabiliriz.

"NEDEN AYRI DÜŞÜYORUZ"
Bu beklentileri paylaşmayan ve bunlara inanmayan bir siyasetçimiz var mı? Bir siyasi partimiz, aydınımız, kurumuz var mı? Bence yok. Peki bu temel alanlarda neden ayrı düşüyoruz. Bu demokraitk standartları sağlayacak kurumsal yapıları güçlü ve itibarlı kılmak hepimizin ayrı ayrı görevi değil mi? Peki neden yan yana değil de; zaman zaman karşı karşıyayız.

Demokrasilerdse sürekliliği kurumlar sağlar. Devletin ve kurumlarının itibarını korumak esastır ve o ülkeyi yönetenlerin de vatandaşların da öncelikli sorumluluğudur.

"HUKUK HASAR GÖRMEMELİ"
Demokrasilerin temelinde hukuk, hukuk devleti ve hukukun üstünlü,ğü vardır. Hukuk birşikte yaşama sözleşmemiz, ortak kurallarımız ve yasalarımızdır. Bireyleri tek tek bağlar. Birbirimize bağlanmamız, biz olmamız içinde vazgeçilmezdir hukuk. Tam da bu yüzden hukuka, hukuk devletine sımsıkı sarılmalı, onun hasar görmesine, örselenmesine izin vermemeliyiz.

"YARGIYA GÜVEN DUYULMALI"
Hukuk devletiyle, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Yargı kurumnun toplumun mutlak güvenine sahip olarak çalışması şarttır. Gelişmiş demokrasiler; demokrailk kuralları ve ilkeleri güçlendirmek, bireysel hak ve özgürlükleri genişleterek garanti altına almak, daha katılımcı sistemleri oluşturmak için yoğun çaba içerisinde...

Siyaset kültürünü geliştirmeyi, siyasi ahlakı yaygınlaştırmayı; yolsuzluklarla mücadelede gönülü davranış kodları belirleyerek, benimseyerek ve benimseterek sağlıyorlar. Bunlara ihtiyaç olduğuna itiraz edilebilir mi? Bunlardan herhangi, biirni yok sayarak sağlıklı bir demokrasi kurabilir miyiz?

"SİYASET İÇİN SİYASET YAPMIYORUZ"
Zaman zaman bizi eleştirenler ‘çok siyaset konuşuyorsunuz’ diyorlar. Oysa siyaset ve ekonomi aynı gerçekliğin iki farklı yüzü. Biz siyaset için siyaset yapmıyoruz; demokrasiyi konuşuyoruz. Demokrasiyi konuşmak da, piyasa ekonomisini konuşmak demek. Refahın sürdürülebilirliğini konuşmak demek demokrasiyi konuşmak. Nitekim tarihsel olarak düzgün işleyen, büyüme ve refah üretebilen piyasa ekonomileriyle; başarılı demokrasiler içiçe geçmiş durumdadırlar. Yavaş ya da isitikrarsız demokratikleşme, hızlı büyümek ve refahı yaygınlaştırmak isteyen ülkeleri bu hedeflerine ulaşmakta kıstlamakta.

Bu tespit, ‘Türkiye neden yakın geçmişindeki ortalama yüzde 5.7 büyüme bandından yüzde 2.4 bandına indi’ ve neden ‘bir süre daha orada kalabilir’ şüphesinin cevabını da içinde barındırıyor bir ölçüde.

"YAVAŞ DEMOKRASİ, YAVAŞ BÜYÜME"
Teknik ekonomik nedenler de var ortada ancak bunun ötesinde siyasi gelişmelere bağlı nedenler de etlkili bu düşüşte. 4-5 yıl öncesine kadar dünyada demokratikleşme, makro uyum, reform motivasyonu ve AB'ye uyum bağlamında örnek gösterilen Türtkiye, bugün tüm bu başlıklarda geride kalmış gibi hissediliyor. Son yıllarda, demokratikleşme iradesinde eksiklik gözlemler gibiyiz hatta bunu dostlardan da duyuyoruz. Demokratikleşme paketleri ya geç ya da eksik kalabiliyor. Bu nedenle toplumsal motivasyon oluşturamıyor ve ekonomide de istediğimiz etkiyi yaratamıyor. Aslında yavaş demokratikleşmenin ekonomik büyümesi de yavaş oluyor.

"HUKUK DEDİĞİMİZDE SİYASET KONUŞMUYORUZ"
Yine de bu saydıklarımız, düşük büyüme olgusunu açıklamaya yetmeyecek. Ekonomideki yavaşlamının bir diğer nedeni de, piyasa ekonomisinin üzerinde faaliyet gösterdiği hukuk zemininde oluşan hasarlardır. İşte bu yüzden bir hukuk devleti dediğimiz de siyaset konuşmuyoruz aslında. Ekonominin en temel gereklerinden birine değinmiş oluyoruz.

Sayfa Yükleniyor...