Astım kader değil!

Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, astımın kontrol edilebilen bir hastalık olduğunu belirterek, "Tıbbi tedaviyle astımın kontrol edilebilen bir hastalık olduğunu vurguladı.

Astım kader değil!

Dünyada 300 milyon astım hastası bulunduğunu, bunlardan yılda 250 bininin bu hastalıkla ilişkili bir nedenle hayatını kaybettiğini söyleyen Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, gelişmiş ülkelerin astımdaki artışı durdurduğunu, düşük gelirli ülkelerde ise artışın devam ettiğini belirtti.

Önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyada toplam astım hastası sayısının 400 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini aktaran Dağlı, astımın kontrol edilebilen bir hastalık olduğunu ancak dünyada ve Türkiye'de yeterince teşhis almayan çocuklar bulunduğunu dile getirdi.

“ÇOCUKLARDA ASTIM DOĞRU TEŞHİS EDİLMELİ”
Prof. Dr. Dağlı, çocukların bu nedenle tedaviye ulaşamadığını, tedavi gören hastaların tedavilerini düzgün kullanmadığını ve sık alevlenmelerle hastane başvurularının arttığını dile getirerek, şunları kaydetti: "Türkiye'de tahminen 2 milyon astımlı çocuk var. Henüz teşhis edilmemiş yakınmalarıyla enfeksiyon teşhisleriyle her defasında grip geçirdiği düşünülerek sadece alevlenmelerin tedavi edildiği hastalar var. Ayrıca teşhisi konulmuş ancak tedavisi uygulanmamakta olan hastalar var. Alevlenmelerle hastane başvurularının ekonomik maliyeti de çok yüksektir. Tek bir atağın acilde tedavi maliyeti, hastane yatışıyla birlikte 2 bin liraya karşılık gelmektedir. Yıl içerisinde 3-4 defa alevlenme geçiren çocuğun Türkiye'de maliyeti 15 bin lirayı bulabilmektedir. Halbuki düzgün ilaç kullanımı bu atakların engellenmesini sağlamaktadır. Ayrıca çocuğun okul kaybının, çeşitli iştahsızlık ve enfeksiyonlar nedeniyle yaşanan başka komplikasyonların önlenmesini sağlayacaktır."

Astım uzmanı olmayanların hastalıkla ilgili verdikleri önerilerin dinlenilmemesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Dağlı, ilaçlardan korkulmaması gerektiğini, kortizon kaygısıyla kullanılmayan ilaçlar nedeniyle astım ataklarının görüldüğünü ve arttığını kaydetti.

“ASTIM KRİZİ GEÇİRMEMEK BİR İNSANLIK HAKKIDIR”
Prof. Dr. Dağlı, kontrolsüz astımın çocuklarda büyümeyi durduracağını belirterek, şöyle devam etti: "İlaçtan korkmak büyümeyi geriletecektir. Hekiminize güveniniz. İlaç dozlarınızı düzgün kullanınız. Sigara yasakları astım nöbetlerini İstanbul'da yüzde 20 azalttı. Ancak kapalı alanlarda hala sigara içenler var. Türkiye'nin 10'da biri astımlı. Dolayısıyla bu insanların nöbetleri artıyor. İstanbul'un birçok eğlence mekanlarının bulunduğu lüks semtlerinde dört katlı nargile kafeler var. Dört katlı kapalı alan yapıyorsanız kanunu delmek istiyorsunuz demektir. Astım krizi geçirmemek bir insanlık hakkıdır. Kapalı alanda sigara ya da tütün dumanına maruz bırakarak size astım krizi geçirtenler varsa, bunlardan davacı olmak zorundasınız diye düşünüyorum. Lütfen 184 hattına, Derneklerimize haber verin, biz sizin için davacı olalım."

"ÇOCUKLARDA BİTKİSEL TEDAVİ ETKİNLİĞİ GÖSTERİLMEDİ"
Türk Toraks Derneği Çocuk Göğüs Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Refika Ersu da, “Astım tedavileri, yan etkiler açısından son derece güvenlidir. Uygun şekil ve sürelerde kullanıldığında çok da başarılı tedavilerdir" diye konuştu.

Astım hastası çocukların sık sık antibiyotiklerle tedavi edilmesinin ve uygun olmayan yüksek dozlarda tedavi almalarının, pratikte karşılaştıkları en büyük sorunlardan olduğunu belirten Prof. Dr. Ersu, bitkisel tedavilere dikkat çekerek şöyle devam etti: "En sık gördüğümüz sorunlardan biri, uygun olmayan alternatif bitkisel tedaviler kullanılması. Bunların birtakım yan etkileri olacağını hiçbir zaman unutmamak lazım. Maalesef çocuklarda hiçbir bitkisel tedavinin etkinliği gösterilmemiş. Onun için çocuklarımızı enfeksiyonlardan koruyalım, grip aşılarını yaptıralım ama onun dışında doktorunuzun önereceği uygun tedavileri kullanalım."

Prof. Dr. Ersu'nun astım hastası kızı Ada Ersu da bazen öksürerek kustuğunu, o zamanlar sprey ilaçları kullandığını söyledi. Ada Ersu, "Bu ilaçları kullanmak biraz kolay, biraz zor. Bu ilaçlar beni rahatlatıyor. O zaman daha rahat koşup, oynuyorum. Bazen griplerim uzuyor. Bazen okula gidemediğim oluyor. Ancak fısfısımı kullandığım zaman okula gidebiliyorum. Öksürmeyi sevmiyorum. Çocuklar ilaçlarını doğru düzgün içsinler ve fısfıs yapmaları gerektiğinde yapsınlar" dedi.

“ASTIM HASTALARININ YÜZDE 40'I OBEZ”
Türk Toraks Derneği Kronik Solunum Hastalıklarına Karşı Küresel İşbirliği (Global Alliance Against Chronic Respiratory Diseases- GARD) Temsilcisi Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu ise, kontrol altına alınamadığında günlük aktiviteleri ciddi olarak kısıtlayabilen kronik bir hastalık olan astımın, sigara dumanı, obezite ve alerjik maddeler tetikleyici rol üstlendiğini; Türkiye'de astımlı hastaların yüzde 10'undan fazlasının sigara içtiği, yüzde 30-40'nın ise obez olduğunu belirtti.

Uygun ilaç tedavisi ile astım hastalarının günlük yaşamlarına bu sıkıntıya bağlı herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Gemicioğlu, "Astımlı bir hasta kontrol altına alındığında, gündüz astım yakınması olmaz, gece astım nedeni ile uyanmaz, hastalığı tedavi eden ve kontrol altında tutan ilaçları kullanırken ayrıca hızlı etkili nefes açıcı ilaçlara gereksinim duymaz, nefes ölçümleri normal düzeyde olur ve günlük işleri engellenmeden yapabilir" ifadesini kullandı.

Prof. Gemicioğlu, kontrol altında olan hasta sayısının istenen düzeyde olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti: "Halen 4 astımlıdan biri yılda bir kez astım krizi nedeniyle acil servise başvurmaktadır. Astım kontrolünü güçleştiren etkenler arasında ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanılmamasının yanı sıra sigara dumanı, alerjik maddeler, kimyasallar gibi tetikleyicilere maruz kalmak veobezite sayılabilir. Türkiye'de astımlı hastaların yüzde 10'undan fazlasının halen sigara içtiği, yüzde 30-40'nın ise obez olduğu bildirilmiştir."

Sayfa Yükleniyor...