Domuz gribi ruh sağlığımızı da bozdu

Domuz gribi korkusu toplum psikolojisini de tehdit ediyor. Psikologlar H1N1 korkusunun, takıntı bozukluğu olan obsesyonu tetikleyebileceğini söylüyor.

Domuz gribi ruh sağlığımızı da bozdu

Domuz gribi korkusunun giderek arttığını belirten psikologlara göre durum büyük bir paniğe doğru gidiyor.

International Hospital psikologlarından Ferahim Yeşilyurt, toplumdaki korkunun normal olmadığı, yaşananların abartılı bir panik reaksiyon olduğu görüşünde.

Haftalardır gündemden düşmeyen domuz gribinin toplumsal korkuya dönüştüğüne vurgu yapan Medical Park Fatih Hastanesi’nden Klinik Psikolog Sinem Demir ise bu korkunun, takıntı bozukluğunu yani obsesyonu tetikleyebileceğini söyledi.

Korkunun temel duygulardan olduğunu ancak son günlerde domuz gribi korkusunun toplumda hızla arttığını belirten Ferahim Yeşilyurt bunun normal bir durum olmadığını, fobik kaçınmalar ve panik havası oluşturduğunu vurguladı.

"Salgın sebebiyle, bazı abartılı önlemler alınmaya başlandı. Toplumda otobüse binmekten, sinema, tiyatro veya alışveriş merkezlerine gitmeye kadar çeşitli kaçınmalar görülüyor. Hatta askere gitmeyi ertelemeyi düşünenlerle bile karşılaşılıyor. İnsanlar lokantaya gitmeyi, kahvehanede oturmayı sakıncalı bir durum olarak algılamaya başladı. Bu kaçınmalar domuz gribi paniğini daha fazla artırıyor. İnsanlar her an dış çevreden bu hastalığı kapacakları endişesi yaşıyor."

PANİK NASIL AZALTILABİLİR?
Yeşilyurt, domuz gribi paniğinin azaltılmasıyla ilgili olarak şu önerilerde bulundu.

"Normal yaşamınıza dönmeye çalışın. Daha önceki günlük aktivitelerinizi sürdürerek, kaçınmalarınızı azaltmaya çalışın. Sürekli önlem alarak yaşanamaz. Kontrol duygunuzu artırın. Dış çevreden her an bir tehlike geleceği üzerine hareket etmek yerine, yapabilecekleriniz üzerine odaklanın. Hasta olmamak için el yıkama, sağlıklı beslenme, yakın temastan kaçınma gibi davranışları uygulayın.

ABARTILI ARAŞTIRMALARDAN KAÇININ
Yaşanan her toplumsal tehlikede birçok kişide bilinçlenerek durumu kontrol etme çabası görülüyor. Bilinçlenmek için çaba göstermek yardımcı olurken, bu alanda abartılı öğrenme çabası içine girmek yaşanılan panik duygusunu artırır. Deprem döneminde jeolog, aşırı yağışta meteorolog, yaşanan tehditlerinde doktor olmaya gerek yok.

BU DURUMUN BİTECEĞİNİ DÜŞÜNÜN
Bu sorun hep böyle kalmayacak, bir süre sonra azalmaya başlayacak. Daha önce de böylesi korku ve panikler yaşandı. SARS, Çin gribi, kuş gribi, kene gibi tehlikelerde de benzer panikler yaşandığı unutulmamalı. Gerekli önlem ve tedaviler uygulandığında bu salgın da paniğe sevk eden bir unsur olmaktan çıkacaktır."

DOMUZ GRİBİ KORKUSU TAKINTIYA DÖNÜŞMESİN
Klinik Psikolog Sinem Demir de domuz gribi korkusunun bireylerin psikolojisi üzerinde yaratabileceği hasarlarla ilgili uyarılarda bulundu.

Demir, “Domuz gribi olmamak için önlemler almanın bireyler arasında abartılması, mikrop kapmaktan korkmanın ve el yıkamanın ‘hayatın merkezi’ haline gelmesi, halk arasında ‘Takıntı Bozukluğu’ olarak da bilinen Obsesyon Kompulsiyon Bozukluğu’nu (OKB) tetikleyebilir” dedi.

Obsesyonu, takıntının ‘düşünce’ halinde zihni meşgul etmesi olarak tanımlayan Demir, "Mikrop kapmaktan korkma gibi obsesyonlar ve el yıkama gibi kompülsiyonlar yani takıntının ‘davranış’ olarak tekrarlanması, OKB’nin en çok görülen belirtileridir. Domuz gribi konusunda gündemde olan ‘mikrop endişesi’ ve alınacak önlemler arasında ‘el yıkama’nın ön plana çıkması, söz konusu takıntıların yerleşmesine veya var olan takıntıların artmasına yol açabilir" şeklinde konuştu.

MİKROP TAKINTISI, BEYİNDE OTOMATİKLŞEBİLİR
'
Acaba tehlike nereden gelecek’ diye sürekli belirsizlik yüklü bir kaygı yaşamak, el yıkama davranışını ‘acaba mikrop varsa da gitmedi mi’ endişesi ile sürekli tekrarlamak, beyne ‘yıkamazsan yaşamın tehlikede’ mesajı olarak gidebilir. Beyin çok güçlü bir aygıttır; kendisine gönderilen mesajları çok ciddiye alır, otomatikleştirebilir. Bu durumun uzun süre ve sıklıkla devam etmesi, kişinin, psikiyatrik tedavinin ön planda olduğu, psikoterapi ile desteklenen bir sürece girmesiyle sonuçlanabilir" diyen Demir, H1N1'i aklından çıkaramayanlara ise şu önerilerde bulundu.

KENDİNİZE ‘DUR’ MESAJI VERİN
"Domuz gribi önlemlerinin belli bir mantık düzeyinde alınması, düşünce ve davranış olarak bunun ötesine geçildiği hissedildiğinde, kişinin kendisine ‘dur, abartma!’ mesajını göndermesi uygun olabilir.

MİKROP HAYATINIZIN MERKEZİ OLMASIN
Domuz gribine yönelik korkunun mikrop kapmaktan korkma ve sürekli bu korku üzerine düşünme halini almaması için, düşüncelerin bu konuya odaklanmaması, mikrop korkusunun hayatın merkezine konulmaması gerekir. Fiziksel olarak hayatınızda var olmayan, nereden ve ne zaman geleceği belirsiz mikroplar için mantıklı düzeyde önlemler almanın ötesine geçerek sürekli ve sıklıkla bu konuyu düşünmek, ödül-bedel analizi yapıldığında, ‘psikolojik bedel’ ödemenize yani kaygı yaşamaya, takıntıların artmasına yol açabilir.

EL YIKAMALARI ABARTMAYIN
El yıkama davranışı, içinizden geçen ‘hadi yine yıka’, ‘yıkamaya başladığında en az 3-4 defa tekrar yıkarsan etkili olacaktır’ şeklinde düşüncelerle gerçekleşiyorsa, kendinizi durdurun. Belli zaman aralıklarında, etkili olduğunu bildiğiniz sabunlarla ama sadece bir kere elinizi yıkayın (yaptığınız iş aksini gerektirmiyorsa…).

Dikkat edilmesi gereken; ‘elimi yıkamam gerek’ diyerek sürekli gerginlik hissetmek ve ardından el yıkayarak rahatlamak döngülerinin birbirini takip etmemesi ve el yıkamaların törensel bir hale getirilmemesidir."

Sayfa Yükleniyor...