Kanser tedavisinde doğurganlık nasıl korunur?

Tüm kanserlerin yüzde 3’ü 40 yaş altında ve üreme çağındaki gençlerde görülüyor. Bu durumu dikkate alan Bebek İstiyorum Derneği, sosyal sorumluluk projesi ile kanser hastalarına üremenin korunması konusunda eğitim verecek.

Kanser tedavisinde doğurganlık nasıl korunur?

Meme kanseri olgularının yaklaşık dörtte biri henüz menopoz öncesi dönemde ve üreme çağında olan hastalar. Son yıllarda kanser tanı sıklığındaki artışın yanı sıra birçok kanser türü için erken tanı, etkili tedavilerle sağ kalım süreleri uzamış durumda. Bu sevindirici bir gelişme, ancak kanser tedavilerinin doğurganlığı olumsuz etkilediği de bir gerçek.

Kemoterapi ilaçlarının çoğunda ve gonadal (yumurtalık/testis) bölgelere uygulanan radyoterapiler sonucunda doğurganlık kaybı yaşanabiliyor. Yeni kanser tanısı almış ve henüz doğurganlığını tamamlamamış genç kadınlar ve erkekler, tedavi sonrası doğurganlıklarının kısmi ya da tamamen kaybı ile karşılaşabiliyor.

KANSER TEDAVİSİNDE DOĞURGANLIK KORUNABİLİR

Kanser tedavisi sırasında hasta ve hasta yakınlarının öncelikli beklentisi hayatta kalmak ve sağlıklı yaşamak olsa da tedavi sonrasındaki üreme kaybı hasta psikolojisini olumsuz etkileyebiliyor. Kişinin yaşı, tedavi öncesi var olan yumurtalık rezervi, kullanılacak kemoterapötik ajanların türü ve toplam dozu, tedavi sonrası yumurtalık kapasitesi hakkında belirleyici unsurları oluşturuyor.

Özellikle son yıllarda bu tür hastalarda doğurganlığın korunması ile ilgili yeni bir disiplin ‘fertilite prezervasyonu’ başlığı altında gelişti. Fertilite prezervasyonu yöntemleri olarak günümüzde kanser tedavileri öncesi sperm hücresi/testis dokusu, embriyo ve/veya oosit (yumurta hücresi) dondurulması, ovaryan doku (yumurtalık dokusu) dondurulması, kemoterapi sırasında GnRH analogları kullanımı gibi halen deneysel kabul edilen yöntemler bulunuyor.

Kanser tedavisinde doğurganlık nasıl korunur? - 1

Kanser hastalarında fertilite prezervasyonu yöntemleri hastanın yaşı, planlanan tedavi, elde olunan zaman, partnerin durumu ve yumurtalıklara olası metastaz riski durumuna göre seçiliyor. Bu grup hastada ileriki fertilite (çocuk sahibi olma) potansiyelinin değerlendirilmesi ve uygun fertilite prezervasyonu yöntemlerinin uygulanması multidisipliner bir yaklaşımı gerektiriyor.

SPERM HÜCRELERİ DONDURULARAK SAKLANIYOR

Embriyo ve oosit dondurma teknikleri uygun hastalarda kemoterapi başlamadan ortalama iki haftalık bir süreç gerektiriyor. Meme kanserinde cerrahi ile kemoterapi arasındaki 4-6 haftalık süreç bu teknikler için yeterli bir zaman dilimi. Embriyo veya yumurta hücresi dondurma işleminde çoklu yumurta elde edilmesi için önce yumurtalıklar hormonlarla uyarılıyor. Yumurta hücresinin dondurulması yöntemi partneri olmayan hastalarda uygulanıyor.

Embriyo dondurma işleminde de, yumurta hücresi dondurulmasında yapıldığı gibi önce yumurtaları geliştirici hormon tedavisi uygulanıyor. In vitro matürasyon (IVM) yani uyarılma olmadan, olgunlaşmamış yumurtaların toplanarak laboratuarda olgunlaştırılması yöntemi de bir başka seçenek. Yumurta hücrelerinin dondurulup çözülmeye karşı daha hassas olmaları nedeniyle embriyo dondurmaya göre etkinliği daha düşük olsa da son yıllarda geliştirilen dondurma teknikleri ile başarı oranları artmış durumda.

YUMURTALIK DOKUSUNUN DONDURULMASI DENEYSEL BİR METOT

Yumurtalık dokusunun dondurulmasının hormonal uyarım gerekmeden yapılabilmesi önemli avantaj ancak laparoskopik müdahale gerektiriyor. Dünyada ilgili merkezlerde yüzlerce hastada yumurtalık doku saklanması yöntemi gerçekleştirilmiş durumda olup dokunun çözülerek tekrar implante edildiği (vücuda yerleştirildiği) hasta sayısı konusunda net bir bilgi yok. Günümüzde dünyada yumurtalık dokusunun dondurulup çözülmesi ve ardından transplantasyonu yöntemiyle 25 kadar gebelik ve doğum bildirilmiş. Fertilitenin korunması amaçlı kemoterapi uygulamaları sırasında yumurtalıkların hormonlarla baskılanması ile ilgili çeşitli çalışmalar var ancak yöntemin etkinliği konusunda tartışmalar devam ediyor.

ÜREME POTANSİYELİNİN KAYBI EK BİR STRES FAKTÖRÜ

Onkologlar, primer hastalıkla ilgili branş ve üreme uzmanlarının dahil olduğu multidisipliner yaklaşım, genç hastaların doğurganlıklarıyla ilgili bilgilendirilmeleri ve uygun fertilite koruyucu yaklaşımlar açısından oldukça önemli. Hastaların bilinçlendirilmesi ve motivasyonu konusunda hekimlerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da önemli etkinliğe sahip. Bunlardan biri de Bebek İstiyorum Derneği (BEBİSDER).

BEBİSDER Başkanı Mukadder Bozkaya, “Derneğimiz, benzer süreçleri yaşamış hasta, hasta yakınları ve uzmanların desteği ile kanser hastalarının üreme sağlığının korunmasına misyonları arasında öncelikli yer vermektedir” dedi.

BEBİSDER'DEN SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

BEBİSDER tarafından yürütülecek sosyal sorumluluk projesi ile kanser hastalarının doğurganlığın korunması konusunda bilinçlendirileceğini aktaran Bozkaya, “Yumurta, sperm ve embriyo dondurma işlemleri ile ilgili doğru bilgiler verilerek bu işlemlerin gerçekleştirilmesi sürecinde kendilerine destek olunacak” ifadesini kullandı.

Mukadder Bozkaya, proje ile hasta ve hasta yakınlarının yanı sıra kadın hastalıkları ve üreme sağlığı uzmanları ile psikologların da çalışmada aktif olarak yer alacağını belirtti.

Sayfa Yükleniyor...