Tüp bebekte risk azaltan 'Hasta dostu tedavi'

Tüp bebek tedavisini olumsuz etkiliyen aşırı uyarım sendromunun yeni yaklaşımlarla bertaraf edildiğini belirten uzmanlar, 'hasta dostu tedavi' ile daha az ilaç kullanıldığını, başarı oranının da düşmediğini belirtiyor.

Tüp bebekte risk azaltan 'Hasta dostu tedavi'

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Hakan Yaralı, tüp bebek tedavisinin, çocuk sahibi olamayan çiftler için yıllardır başarıyla uygulanan, yüz güldüren bir teknik olduğunu, Türkiye'de de her yüz çiftten 15'inin çocuk sahibi olmakta sıkıntı yaşadığını belirtti.

Yaralı, tüp bebek tedavisinde anne-baba adaylarının maliyet, hekimlerin ise olası komplikasyonlar konusunda duyarlılık yaşadığını, ortaya çıkabilecek en önemli komplikasyonun ise hastaların yüzde 2-3'ünde rastlanan ''Aşırı uyarım sendromu'' olduğunu bildirdi.

AŞIRI UYARIM SENDROMU
Tüp bebek uygulamasında hasta dostu yaklaşımla aşılmaya çalışılan ''Aşırı uyarım sendromu'' ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Yaralı, bu durumun tüp bebek tedavisinin en önemli komplikasyonu olduğunu vurguladı. Genellikle polikistik over sendromlu kadınlarda ortaya çıkan bu tablonun şiddetli formunun ortaya çıkma riskinin yüzde 1-3 civarında olduğunu belirten Yaralı, şu bilgileri aktardı:

''Yumurtalıkları uyarmak için kullanılan ilaçlara hastadan aşırı cevap alınması bu sendroma zemin hazırlar. Yumurtalıkların uyarılması sırasında kabul edilebilecek sayıda yumurta uyarılması ile aşırı uyarılma arasında ince bir çizgi vardır. Her zaman doz ayarlaması mümkün değildir. Aşırı uyarılma olduğu zaman yumurtalık uyarıcı ilaçların dozunun azaltılması ve gerektiğinde bir gün veya daha uzun bir süre ilaç verilmemesi sonucunda östrojenin aşırı yükselmesi engellenir. Yumurtalık boyutlarında artma, karın ağrısı, şişkinlik hissi, nefes darlığı, idrar miktarında azalma, karın boşluğunda sıvı toplanması, pıhtılaşma bozuklukları, göğüs boşluğunda sıvı toplanması gibi belirtiler gösteren aşırı uyarım sendromu hayatı tehdit edebilir. Bu durumda yumurta toplama işlemi iptal edilebilir.''

Sendromun hafif seyretmesi halinde hastanın hastaneye yatırılmadan takip edildiğini, tuz ve sıvı kısıtlaması önerildiğini ifade eden Yaralı, böyle bir durumda günlük kilo ve karın çevresi ölçümlerinin yapılmasının büyük önem taşıdığını söyledi.

Prof. Dr. Yaralı, bir günde karın çevresinin üç santimetreden, vücut ağırlığının ise 2 kilogramdan fazla artması, idrar miktarının azalması, nefes darlığı gibi yakınmaların ortaya çıkması durumunda hastanın yatırılarak takip edildiğini belirterek, sorunun, kandaki sıvı-elektrolit dengesinin ve böbreklerden yeterli idrar çıktısının sağlanması, sıvı planlaması yapılması ve lüzum halinde karında biriken sıvının iğne ile boşaltılmasıyla çözülmeye çalışıldığını kaydetti.

Pıhtılaşmaya eğilimi önlemek için de engelleyici ilaç tedavisine başlandığını kaydeden Yaralı, ''Bazı durumlarda hastanede kalış süresi 2-3 haftaya kadar uzayabilir. Sendrom gebe kalmayan kadınlarda kısa süre içinde geriler. Ancak gebe kadınlarda süreç uzayabilir'' diye konuştu.

'HASTA DOSTU TEDAVİ'NİN ÖZELLİKLERİ
Tüp bebek uygulamasının önünü tıkayan bu önemli sorunun ''Antogonist'' ya da ''Hasta dostu tedavi'' olarak adlandırılan yeni yaklaşımla aşılmaya çalışıldığını anlatan Prof. Dr. Yaralı, bu yaklaşımla aşırı uyarılma riskinin yüzde 50-53 oranında azaldığını bildirdi. Yaralı, ''hasta dostu tedavi'' denilen bu yeni bakış açısıyla ilgili şu bilgileri aktardı:

''Tüp bebek uygulamasında 'hasta dostu tedavi' uzun yıllardır benimsenen klasik yönteme göre bir takım avantajlara sahip. Bu uygulamada daha doğala yakın bir süreç izleniyor. Başka deyişle eve canlı bebekle gitme, yani tedavide başarı korunurken hasta güvenliği de artıyor. Çünkü hasta dostu tedavilerin en önemli özelliği, bebek sahibi olacak kadınlara daha az ilaç uygulanması, doğaya ve hastaya daha saygılı tedavi planlanması. Böylece anne adayları hem ilaçlara bağlı yan etkilerden korunuyor hem de daha az maliyetle bebek sahibi olunabiliyor.''

Antagonist protokollerinde, hem orta-ağır sendrom gelişme riski, hem de aşırı cevap nedeni ile uygulamanın iptal riskinin azaldığını vurgulayan Yaralı, ''Bunun bir diğer avantajı da aşırı uyarım sendromu riski olan olgularda, son yumurta çatlatması iğnesi için agonist denilen alternatif bir ilaç kullanılmasıdır. Bu şekilde risk neredeyse tamamen ortadan kaldırılmaktadır'' diye konuştu.

ÇOK DEĞİL, DOĞALA YAKIN YUMURTA
Eski yöntemde daha çok yumurta toplandığını, oysa bu yaklaşımın tüp bebek tedavisinde artık terk edildiğini, çok yumurta değil, doğala yakın yumurta toplanmasının önem taşıdığını bildiren Yaralı, doğala yakın olduğu için hasta dostu tedaviyle bunun mümkün olabildiğini söyledi.

Prof. Dr. Yaralı, bu yaklaşımda destekleyici tedavilerle gebelik oranlarında bir azalma olmadığını belirterek, ''Başka deyişle beklenmedik bir aşırı uyarım riskinde hastanın tedavisi iptal olmuyor, aşırı uyarım riski neredeyse ortadan kalkarken iyi gebelik oranları da korunuyor'' şeklinde konuştu.

Tüp bebek uygulamasının dramatik bir süreç olduğunu, uzun yıllardır uygulanan klasik yaklaşımda hastaların yüzde 50-55'inin tedaviyi yarıda bırakabildiğini anlatan Yaralı, yeni yaklaşımda bu riskin de büyük oranda ortadan kalktığını bildirdi.

Yeni yaklaşımın benimsenmesinde deneyimin büyük önem taşıdığını, bu nedenle birçok hekimin bundan kaçındığını ifade eden Yaralı, ''Deneyimi olmayan merkezlerde bu yaklaşımın uygulanması başarı şansını düşürür'' dedi.

Sayfa Yükleniyor...