Yaşlanma derecesini ne belirliyor?

Her yaşın ayrı bir güzelliği olsa da yaşlanmayı kimse istemiyor. Günlük hayatta dikkat edilecek birkaç basit nokta ile yaşlanmayı geciktirmek veya sağlıklı yaşlanarak daha genç görünmek hiç de zor değil.

Yaşlanma derecesini ne belirliyor?

Yaşlanma, insanın normal bedensel ve ruhsal işlevlerinin giderek azalması ve zarar görebilirliğinin artması olarak tanımlanıyor. Yaşlanmanın sonsuza dek önlenebilmesi tıbben mümkün değil ancak kaliteli bir yaşam ile etkisini azaltmak ya da geciktirebilmek mümkün.

Sağlıklı şekilde yaşlanmanın ilk adımının yaşam biçiminizi düzenlemek olduğunu belirten İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Birsel Kavaklı, yaşlanma hızının herkeste farklı olduğunu söyledi.

Genetik yatkınlık, kötü şehirleşme, sağlıksız konutlar, stres, sosyoekonomik yetersizlikler gibi kontrol edilemeyen faktörler ile sürekli karşı karşıyayız. Bu durumların kötü etkilerini yok etmek kimi zaman imkânsız. “Bu durumda tek kurtuluş yolu ise bu etkenlerle başa çıkmanın yollarını öğrenmekten geçmektedir2 diyen Prof. Kavaklı’ya göre, elektromanyetik kirlilikten, zararlı çevre faktörlerinden korunmak, doğru beslenmek, yeterince su içmek ve egzersiz yapmak; stresle başa çıkmayı öğrenmek ve uyku düzeni sağlamak başlıca korunma yöntemleri.

NEDEN YAŞLANIRIZ?
Prof. Kavaklı, yaşlanmayı artıran nedenleri şöyle sıralıyor:

• Hücrelerin oksidatif stres denen vücutta oluşan serbest oksijen radikallerince hasara uğraması ve vücudun bunu koruyan anti-oksidan sisteminin yetersizliği
• Kromozomlarda bulunan DNA’nın hasar görmesi
• Genetik miras veya genlerdeki değişiklikler
• Hücrede bulunan mitokondrium isimli organın hasar görmesi
• Vücuttaki yağların hasar görmesi
• Proteinlerin glikozillenmesi
• Hormonal bozukluklar
• Beslenme bozuklukları
• Hücrede otofaji denen hücreyi tamir eden mekanizmanın bozulması.

BESLENME YAŞLANMA ÜZERİNDE BİRİNCİL ETKİ SAĞLAR
Yapılan çalışmalar, beslenme düzeni ve tarzının yaşlanma ve sağ kalım üzerinde birincil ve çok önemli rol oynadığını kesinleştirmiş durumda. Kafein ve alkolden olabildiğince uzak durulmalı, su, yeşil çay, meyve çayları ve taze meyve suları tercih edilmeli. Unutulmaması gereken; bedenin yıpranmasını azaltıcı etkisi olduğuna inandığımız bazı eser elementlerin ve antioksidanların öncelikle gıdalardan (günde en az 4-5 porsiyon taze sebze meyve) alınmaya çalışılması, yetersiz kalınan durumlardan bir uzman tarafından düzenlenen destek tedavilerine başvurulması gereğidir.

İLAÇLARDAN EK DESTEK ALABİLİRSİNİZ
İlaç etkileşimleri veya cinsiyetlere göre ayrım gösterilmesi gereken durumlar söz konusu olabileceğinden hekiminiz tarafından tavsiye edildiği takdirde bir bölümü kombinasyon halde olan ürünler kullanılabilir. Prof. Kavaklı, doktor kontrolünde olmak şartıyla;

• Alfa lipoik asit
• Vitamin C ve E
• Koenzim Q10, Selenyum,
• Kalsiyum, magnezyum, Çinko
• Karotenoid ve flavanoidler (meyve sebze ve baklagillerde bulunan doğal renk verici maddeler)
• Yeşil çay ve üzüm çekirdeği ekstresi
• DHEA ve glutatyon gibi ürünlerin kullanılabileceğini belirtiyor.

KAS KALİTENİZİ ARTIRMAK İÇİN SPOR VE EGZERSİZ YAPIN
“Sportif aktivite kas kütlesinin azalmasını engellemek, kemik yapıyı uyarmak ve kalp damar sağlığını korumak bazında en büyük önemi taşır” diyen Prof. Kavaklı, dikkat edilmesi gereken noktanın egzersiz süresi ve yoğunluğu olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:

“Sağlıklı yaşamın son gelişmeleri ışığında egzersiz süresinin hiçbir zaman 60 dakika üzerinde olmaması, 30 dakikanın aerobik aktiviteye yönelik (koşu, bisiklet, kürek, cross trainer, step, dans) egzersizlerden oluşması, diğer 30 dakika karın ve bütün vücut adalelerinin çalışmasına yönelik hazırlanan bir ağırlık programı ile geçirilmesi gereğidir.

Özellikle altını çizmek isteriz ki 60 dakika üzerindeki sportif aktiviteler ile istenen sonuçlara ulaşmak mümkün değildir. Diğer önemli konu da spordan önce ve sonra mutlaka esneme hareketlerinin yapılmasıdır, ancak böylece kas kalitenizi arttırabilirsiniz.”

Sayfa Yükleniyor...