Başarı ile Trajedi Arasındaki 1500 Metre

Süreyya Ayhan CAS kararı ile atletizmden ömür boyu men cezası aldı. Kısa sayılacak kariyerine bir Avrupa Şampiyonluğu ile bir Dünya 2.’liği sığdıran Süreyya Ayhan spor tarihinde “doping yaptı” damgası ile anılacak

Süreyya’nın macerası sona erdi. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak aslında tam da Süreyya Ayhan ve Yücel Kop’un durumunu özetliyor. Tahkim kurulunun ömür boyu men cezasını 4 yıla indirmesiyle yetinmeyen Kop çifti davasını Uluslararası Tahkim mahkemesine götürdü. Mahkeme de tahkimin indirdiği cezanın yeterli olmadığına karar verip cezayı yeniden ömür boyu mene çevirdi. Aslında verilen kararda şaşılacak bir şey yok. Doping yapan sporcular için ikinci cezalar büyük çoğunlukla ömür boyu men oluyor. Bunun bir çok örneği var, istisnalar ise çok az; daha önce Birleşik Amerikalı sprinter Justin Gatlin 2. kez dopingle yakalandığı için 8 yıl ceza almıştı.

Süreyya Ayhan konusunda ise ilk alınan cezanın içeriğinin farklı olması cezanın tahkim tarafından indirilmesinde etkili olmuştu. Ayhan ilk cezasını WADA (Dünya Anti-Doping Ajansı) yetkilisine örnek vermediği için, yani doping kontrol sürecini bozduğu için almıştı. Bu yüzden kesin olarak Süreyya Ayhan’ın doping yaptığını söylemek mümkün değil ama zaten WADA ve IAAF de bu tür gri alanlara izin vermemek için uğraşıyor. Atletler yıl içinde gün gün nerede olacağını WADA’ya bildirmekle yükümlü. Böylece WADA istediği zaman görevlilerini gönderip atletleri denetleyebiliyor. Eğer bir atlet 3 defa görevli denetlemeye geldiğinde daha önceden bildirdiği yerde bulunamıyorsa veya Süreyya örneğinde olduğu gibi örnek vermekte sorun çıkarıyorsa doping ihlali yapmış sayılıyor. Bu ilk ihlalse 2 yıl men, 2. ihlalse ömür boyu men cezası veriliyor. Kısacası Süreyya Ayhan normal şartlarda alması gereken cezayı biraz geç de olsa almış oldu.

Doping Ahlaki Bir Suçtur
Süreyya Ayhan ve Yücel Kop dava süreci boyunca Atletizm Federasyonu’nu suçladı. Federasyonun resmi kurumlarının arkalarında olmadığından ve bizzat federasyonun ömür boyu men cezasından yana olduğundan şikayetçi oldular. IAAF ve IOC gibi uluslararası kuruluşlar nezdinde dopingli çıkan her sporcu o ülke için bir tür utançtır. Zaten bu kuruluşlar da her ülke federasyonu ve olimpiyat komitesinin doping yapan kendi sporcularına gereken cezayı vermesini bekler. Tersi durumlardaysa, yani ülkenin ceza vermeye yanaşmadığı veya az ceza verdiği durumlarda, o ülke federasyonu veya olimpiyat komitesi çeşitli yaptırımlarla karşılaşır. Bu yaptırımlar uluslararası müsabakalardan mene kadar gidebilir.

Zaten bu yüzden de ülkeler kendi sporcularının doping yapmasını engellemek için her tür çabayı gösterir. Çünkü doping her şeyden önce ahlaki bir suçtur. En basit şekliyle açıklamak gerekirse yalan söylemektir. Kendini sevenleri kandırmak, meslektaşlarının emeğini çalmaktır. Bu yüzden doping cezası alan sporcuları bu cezalar sonsuza kadar takip eder. Mesela Büyük Britanya herhangi bir şekilde doping cezası alan sporcuları dereceleri nasıl olursa olsun olimpiyata götürmez, Avrupa Atletizm Birliği’ne bağlı grand prix ve süper grand prixlerin çoğunda organizatörler doğing cezası alan atletleri organizasyona davet etmezler. Doping sadece sporcu için değil sporcunun bayrağını taşıdığı ülke için de bir utanç kaynağıdır. Son olarak geçtiğimiz haftalarda Yunanistan doping cezası almış olimpiyat şampiyonu Fani Halkia’ya olimpiyat meşalesini taşıttı. IOC hemen sert bir açıklama yaparak böyle bir durumun Yunanistan için büyük bir talihsizlik olduğunu söyledi. Yunan olimpiyat komitesi de Halkia’nın meşaleyi taşımasının bir hata olduğunu kabul etti.

Şimdi Ne Olacak?
Süreyya Ayhan ve Yücel Kop başarılı oldukları kadar çok eleştirildiler. İlk olarak Yücel Kop’un boşanıp öğrencisi olan Süreyya Ayhan ile evlenmesi şimşekleri bu çiftin üzerine çekti. Süreyya Ayhan ilk başarılarını kazanmaya başladıktan sonraysa bir çok atletizm otoritesi Süreyya Ayhan’ın artık Yücel Kop’tan daha fazla bir katkı alamayacağı görüşünde birleşti ve Ayhan’ın daha tecrübeli kendini kanıtlamış bir antrenöre emanet edilmesi gerektiğini söyledi. Ama Kop çifti beraber çıktıkları bu yolda beraber devam edeceklerini açıkladı. Türkiye’nin yıllar sonra tesadüfen bulduğu bir değer yine tesadüflerin ve şansın kucağına bırakıldı. Ama bütün bu süreç boyunca Kop çifti her zaman kendi istediğini yapmaya devam etti. Kamp yapacakları yeri de kendileri seçti, katılacakları yarışları da kendileri seçti. Sonunda Süreyya Ayhan kötü yönetilmiş bir doping kontrolünden ilk cezayı, doping yaptığı için de 2. cezayı aldı.

31 yaşındaki Süreyya Ayhan’ın altın madalya aldığı 2002 Avrupa Şampiyonası’nda 5 bin metrede altın madalyayı kazanan 34 yaşındaki İspanyol Marta Dominguez bu yıl 3 bin metre engellide Dünya Şampiyonu oldu. Süreyya Ayhan harika başlayan kariyerini trajik bir biçimde bitirerek bir başarı öyküsünden bir ibret öyküsü yarattı. Ayhan bundan sonra koşamasa da koşturacağını söyleyerek antrenörlük yapacağını açıkladı. Kocası Yücel Kop’un da cezası kaldırıldığına göre bundan sonra Kop çiftinden bekelenen Süreyya Ayhanlar yetiştirmek. Elvan Abeylegesse ile dünya rekoru kıran Ertan Hatipoğlu, Elvan ile yollarını ayırdıktan sonra Alemitu Bekele ile Avrupa Şampiyonu olarak Elvan’ın başarısında nasıl pay sahibi olduğunu herkese göstermişti. Süreyya Ayhan ve Yücel Kop da şimdi aynı şeyi yapmak zorunda. Ama tabi ki artık sorun onlara güvenerek çocuklarını emanet edecek aileler, sözlerine inanacak bir federasyon ile sponsorlar bulabilmek. Ne yazık ki Kop çiftinin ne antrenörlük geçmişi ne de yarattıkları imaj bunları başarmalarına yeterli gözükmüyor.

Sayfa Yükleniyor...