Bülent Uygun, Sivasspor'un her şeyi...

Tarzı beğenilse de beğenilmese de "Bülent Uygun'un Sivasspor'u" Türk futbolunda sadece Trabzonspor'un başardığını gerçekleştirmeye çok yaklaştı hem de 2 sezon üst üste...

1992-93 sezonun ilk yarısını lider bitiriren Güvenç Kurtar yönetimindeki Kocaelispor'un Ergün, Sefer, Tuncay, Ömeroviç'le birlikte liderlerinden biriydi Bülent Uygun...

O takım hemen bir sezon sonra kaçınılmaz şekilde dağılırken Uygun da, Fenerbahçe'nin yolunu tuttu...

Sarı Lacivertli tribünlere kendini kabul ettirmesi uzun sürmedi... Aykut Kocaman'ın sakatlığında forvet oynayan Uygun, o sezonu 22 golle "kral" olarak tamamladı...

Uygun'un her gol sonrası verdiği asker selamı aslında gelecek yıllarda çizeceği profilin ipuçlarını verir gibiydi...

Fenerbahçe macerası yaptığı çok parlak başlangıca rağmen o derece uzun sürmedi...

Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman'ı muallak bir sebeple Fenerbahçe'den gönderen Başkan Ali Şen'in bir sezon sonraki kurbanı Uygun oldu...

Perde arkasında ne vardı bilinmez ama dile getirilen gerekçe, "Bülent Uygun'un İstanbulspor maçında görev verildiği halde Oğuz'u marke etmemesiydi"... Bu açıklama kimseyi tatmin etmedi...

Futbol hayatını eski kulübü Kocaelispor'da sürdürme kararı alan Uygun'un 1 ay geçmeden ayağı kırıldı...1,5 yıl sahalardan uzak kaldıktan sonra Trabzonspor'a transfer olan başarılı futbolcu, 15 gün sonra 99 depremiyle sarsıldı...

O güne kadarki tüm birikimini memleketi Sakarya'ya yatıran Uygun, depremde evi ile birlikte tüm gayri menkülünü de kaybetmişti...

Bu olay sonrası yeniden futbola konsantre olmakta zorlanan Uygun, Göztepe, Zonguldakspor, Üsküdar Anadolu ve Sivasspor'da şansını denedi ama, henüz 30 yaşında futbolculuk hayatına nokta koymak zorunda kaldı...

Futbolcu menajerliğinden sonra kulüp menajerliğine soyunan Bülent Uygun, Sivasspor'da 3 buçuk yıl bu görevi yürüttükten sonra Werner Lorant'tan teknik direktörlüğü devraldı...

Geldiğinde takım 12 puanla 16. sıradaydı, sezon sonuda ise 48 puanla 7.

Bir seson sonra ise futbol tarihimizin en büyük sürprizlerinden biri yaşandı... Son haftaya kadar şampiyonluk mücadelesini sürdüren Sivasspor, "büyük"lere karşı istediği skorları alamayınca sezonu 3. tamamladı... 24 maç kazanan Kırmızı Beyalıların galibiyet sayısında 2. sıradaki Fenerbahçe'ye üstünlüğü vardı...

Uygun'un 2. sezonu da sansasyonel gelişti...

Mehmet Yıldız başta olmak üzere, Musa Aydın, Muhammed Ali Kurtuluş, Hayrettin Yerlikaya, Pini Balili, Abdurrahman Dereli, Sezer Badur gibi yıldız statüsünde olmayan futbolculardan "ne oynadığını bilen iyi bir takım" kuran Uygun, takımın yalnızca teknik direktörü değil, yöneticisi, pazarlamacısı, basın sözcüsü kısacası medyadaki tek görünen yüzü oldu...

Takım 19 galibiyetle sezonu ikinci tamamlarken, sezon boyu medya mensupları Bülent Uygun'un kimilerine göre gaf, kimilerine göre de özlü sözlerini yorumlayıp durdu...

ilk sezonda "hedefimiz şampiyonluk değil" dedi, "Mehmet Yıldız'ı alan şampiyon olur" dedi, ama en çok iki cümlesi tartışıldı...

5 yeriz, 7 yeriz 6 yemeyiz, 7 yeriz, 9 yeriz ama 8 yemeyiz tamlaması hem Fenerbahçeliler'i hem de Beşiktaşlılar'ı rahatsız etti...

İşin kötüsü Bülent Uygun, ilk ciddi Avrupa Kupası maçında Anderlecht'ten 5 gol yedi...

Sivasspor'un başarısını yorumlarken kullandığı, tepki gören, "İstanbul'da Laila, Sivas'da ise lailahe illalah var" cümlesi, bu sezon büyük uğraşlarla Fulham'dan transfer edilen Cezayirli Hammer Bouzza'nın Sivas'ı beğenmeyerek 1 maç sonra şehirden kaçması ile tersine döndü...

Uygun'un sivri demeçlerinin takımına motivasyon sağladığı bir gerçekti ama, "3 büyüklerin egemenliğindeki kamuoyunu" taciz ettiğini söylemek de yanlış olmazdı... Uygun bu durumla ise "başarısızlığın kendini göstermesiyle" yüzleşti...

Sivasspor, kabul edilmese de, "2 sezon önce kısa dönem başarı yaşayan Vestel Manisaspor'un kazandığı sempatiye", kat ve kat daha başarılı olmasına karşın ulaşamadı...

3. sezon Sivasspor bu kez sürpriz takımlar arasında değil, 5. şampiyonluk adayı takım olarak anketlerde yerini aldı...

İlk iki sezonda Mehmet Yıldız'a dayalı futbol oynatıyor, büyük takımları yenemiyor diye eleştirilen Bülent Uygun, kimilerine göre biraz da "özgüven" gösterisiyle nerdeyse tüm takımı dağıttı... Amaç daha önde, Mehmet'e bağlı olmayan, kısaca şampiyon gibi oynayan bir takım yaratmaktı... Ama hesaplar tutmadı... Belki de meşhur ama tam olarak ne olduğu bilinmeyen "Türbülent" taktiği işlemedi...

Eski taktiğe dönmek istenilse bile zaten Mehmet Yıldız'ın sakatlığı Uygun'un elini kolunu bağlamıştı...

Sivasspor'un bundan sonraki seyri ne olur, tribünler yakın gelecekte yine şampiyonluk şarkıları söyler mi bilinmez...

Ancak bir gerçek var ki, tarzı beğenilse de beğenilmese de "Bülent Uygun'un Sivasspor'u" Türk futbolunda sadece Trabzonspor'un başardığını gerçekleştirmeye çok yaklaştı hem de 2 sezon üst üste... Üzücü olansa tüm bu başarıyı tek karede resmedecek, tesis duvarlarına asılacak "kupalı bir fotoğrafın" mevcut olmaması...

Sayfa Yükleniyor...