Çağrı Develioğlu: İlk defa

İlk defa futbolcular ve teknik kadro Fenerbahçe formasının hakkını verdi. Onun ne kadar kutsal, değerli ve müstesna bir forma olduğunu anlamaları, tüm Fenerbahçelilerin aslında isteklerinin karşılığıydı.

Gençlerbirliği karşısında şuursuz, isteksiz, futbol ile uzaktan yakından alakası olmayan bir ‘şey’ oynayan Fenerbahçe ve ligin en az gol yiyen, kamuoyu tarafından Yunanistan gibi kapanıp tat vermediği söylenen lider Sivasspor karşı karşıya geldi.

Galatasaray’ın Asya’ya bir adımını atmış olması, Ali Koç’un ultimatom’u ya da bizim bilmediğimiz perde arkası gelişmeler sayesinde Fenerbahçe golü çok erken yemesine rağmen inanılmaz bir istekle ve arzuyla oynadı. Cevabı da erken verdi Uğur Boral’la. Bülent Uygun maçtan önce “Kaybedecek bir şeyimiz yok, fakat kazanacak çok şeyimiz var” tadında bir beyanat vermişti. Ne kadar Yılmaz Vural kokan bir söz. Karşısında böyle bir Fenerbahçe beklemiyordu elbette Bülent Hoca yine de Kadıköy’e Fenerbahçe’nin en kötü dönemde bile dize getirdiği devleri de mi hatırlayamıyordu. Bu kadar cesur ve açık futbol oynayacağına liderliğini perçinlemesi için alışıldık oyun şablonuyla oynayamaz mıydı?

Dünkü maçın açılımı neydi peki? "Fenerbahçe çok iyi oynadı Sivas’ın oyununu bozdu" mu yoksa "Sivasspor kötü günündeydi Sarı Lacivertliler bundan faydalandı" mı? Önce bunun cevabını vermek lazım.

Dün Fenerbahçe sezonun en iyi futbolunu oynadı. Şöyle bir geyik vardır. “İyi oynamadılar ama mücadele ettiler.” Dünkü maç bununla tanımlanamaz. Evet Fenerbahçe çok iyi mücadele etti, iyi pres yaptı ( ki buna hala inanamıyorum), ama en önemlisi ne yaptıklarını bilen bir takım görüntüsü çizdiler. Emre geldiğinden beri ilk defa futbol oynadı. Uğur Boral sadece kanatta boş boş gidip gelmedi. Alex hırslıydı. Edu’dan çok daha soğukkanlı olan Önder başarılıydı. Semih bazen topu ezse de çok iyi pozisyon aldı, atakların hep içindeydi. Deniz’in çapı belli, güven ve maç eksiği göze çarptı. Ama hepsinin oynadığı futboldan çok dikkatimi başka bir şey çekti. Fenerbahçe’ye yakışanı yapmaları. Sivasspor’un doğru düzgün atak yapmasını engelleyen boğucu pres. Çok iyi iletişim kurdu futbolcular.

Sivasspor’a gelince; maça gayet iyi başladılar, kıran kırana bir mücadele sergilediler. İki kere öne geçmelerine rağmen bu skoru koruyamadılar. Fenerbahçe o kadar iyi oynadı ki korumaları da mümkün değildi zaten. Hayrettin’in olmaması etkilemişti takımı. Psikolojik etkenleri de göz ardı etmemek lazım. Kadıköy’de iki kere öne geçiyorsunuz. Fakat buna rağmen karşınızda pes etmeyen, -bu sezon iyi de futbol oynamamasına rağmen- çatır çatır top oynayan, hatta karşınızda öne geçen bir Fenerbahçe var. Kolay değil elbette. Zaten 3.’ün golden sonra Yiğidolar’ın direnci düştü.

Fenerbahçe’de bu sezon ruhunu koyup oynayan kaç tane futbolcu var? Her ne kadar sözleşme konusunda spekülasyonlar yapılsa da Lugano, Gökhan Gönül, Semih.. Zaman zaman bu üç isme Volkan Demirel, Roberto Carlos ve Alex’de katıldı. Dün ilk defa 11 futbolcu ile oynadı Fenerbahçe. Dün ilk defa Aragones oyuncu değişikliklerinde tuhaf bir karar almadı ve gollerden sonra çılgıncasına sevindi. Komik olan; en çok da ofsayt olan gole sevinmesiydi.


İlk defa futbolcular ve teknik kadro Fenerbahçe formasının hakkını verdi. Onun ne kadar kutsal, değerli ve müstesna bir forma olduğunu anlamaları, tüm Fenerbahçelilerin aslında isteklerinin karşılığıydı. Fenerbahçeliler haliyle sizden iyi futbol oynamanızı, goller atmanızı şampiyon olmanızı istiyor. Fakat sinirlendikleri, tepki gösterdikleri o formanın hakkını verememenizdi, koşmamanız, Fenerbahçe için kafa patlatmamanızdı. Aragones, ve bazı futbolcular yavaş yavaş inayet etmeye başladı Fenerbahçe’nin büyüklüğüne…

Üzücü olan şey bu tip maçları yılda bir defa seyrediyor olmamız. Nedeni ise Türkiye’de futbolcuların formalarına ve yaptıkları işe saygı duymamalarıdır. Dün yaptıkları işi ciddiye alan 22 futbolcu izledik. Ve eminim tüm futbolseverler bu maçtan inanılmaz keyif aldı. Umarız ligimizdeki tüm futbolcular yaptıkları işin farkında olup, milyonlarca kişinin gönül verdiği formaların hakkını vermek için ellerinden geleni yapar. Futbol’un ne olduğunu yılda bir kez hatırlamak değil, ne olmadığını unutmak adına..

Sayfa Yükleniyor...