Hem U-mutluyuz, hem de u-mutsuz
Avrupa Şampiyonası elemelerinde lokum gibi kura çekmedik, ama ilk ikiye girebileceğimiz bir gruba düştük. Son dönemde futbolumuzdaki olumlu gelişmeler bize umut veriyor. Bir yandan da öyle gelişmeler yaşıyoruz ki, insan ilerisi için hem umutsuz hem de mutsuz oluyor.
Geçtiğimiz hafta sonu, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası grup elemelerindeki rakiplerimiz belli oldu. Almanya, Avusturya, Belçika, Kazakistan ve Azerbaycan’ın olduğu grupta ilk ikiye girmeye çalışacağız. Birinci olursak doğrudan finallerdeyiz. Ancak bugüne kadar katıldığımız hiçbir eleme grubunu ilk sırada tamamlayamadık. Umarım bu kez ilki başarırız. Ancak ikinci olup gitme şansımız da var. En iyi ikinci doğrudan finallere gidecek. Diğer ikinciler arasında play-off oynanacak. Play-off konusunda bayağı tecrübeliyiz!
Grubumuz lokum değil tabii ki. (Yıllardır nasıl kura çekersek çekelim, gazetelerden biri illaki “lokum” der. Bu seferkine denildi mi bilmiyorum!) Almanya’nın gücü malum. Onları grubun ilk iki sırasına yazmak en doğru düşünce olur. İlk iki için rakiplerimiz Belçika ve Avusturya gibi gözüküyor. Avusturya 3. torbadan gelmesine rağmen ben daha çok Belçika’yı önemsiyorum. Belçika, yükselişe geçmek isteyen bir ülke. Son Dünya Kupası grup elemelerinde karşılaşmış ve yenememiştik. Herşeye rağmen umutluyum, finallere gitme şansımız, son Dünya Kupası eleme grubundakinden daha yüksek gözüküyor.
Herşeye rağmen diyorum, çünkü öyle şeyler yaşıyoruz ki, insan futbolumuzun geleceği için kaygı duymadan edemiyor. (Gerçi bugüne kadar hiç kaygı duymadığımız gün olmamıştı!!!) Hala A Milli Takım’ın teknik direktörü belli değil. (Yılmaz Vural hala umudunu kaybetmedi!) Belki bu yazıyı okuduğunuz günlerde belli olacak. Ancak bu konuda geç kaldığımız kesin. Sonra ligimizdeki kaliteyi arttırmakta zorlanacağımız kesin. Çünkü bu lige birkaç dünya çapında isim getirmekle kalitemiz artmıyor ne yazık ki. Hafta sonu sahaların hali ortadaydı. Sünkü Saracoğlu Stadı’nın zemini her maçta birini sakatlamaya başladı. Uğur Boral mesela, form tutmaya başladığı, belki de milli takımın yeni teknik direktörüne kendini gösterebileceği bir dönemde sakatlandı. Avni Aker Stadı’nın zemininin nasıl perişan edildiğini biliyorsunuz. Statlarımızı bir an önce her şeyiyle revize etmeliyiz.
Bir de “kasaplar” meselesi çıktı. Sakatlık her futbolcunun başına gelebilecek birşey. Avrupa’nın her liginden hemen her gün ciddi sakatlık haberleri geliyor. Jo’nun sakatlanmasının ardından Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın “kasap” ifadesi kullanması tartışmanın fitilini ateşledi. Ligimizde kasaplar var mı, kimlere kasap denir, kendisinden yarım kilo kıyma, bir kilo pirzola istesek verir mi, bunlar ayrı bir tartışma konusu. Polat, geçen sezon da Lincoln’e atılan tekmelerden şikayetçiydi, ülkemize gelen pahalı transferlerin tekmelerden korunması gerektiğini savunuyordu. Bu çok doğru ve kesinlikle katıldığım bir düşünce. Peki, sadece yıldız futbolcular mı korunmalı? Mesela Jo’nun canı can da, Denizlisporlu Angelov’un, Kasımpaşalı Moritz’in, Sivassporlu Musa’nın, Antalyasporlu Djiehoua’nın canı patlıcan mı? Tamam, futbolu yıldızlar seyrettiriyor. Ancak hakemler kime atılırsa atılsın her kasti tekmeye cezayı kesmek zorunda. Gerekirse federasyon yetkilileri teknik direktörlerle görüşüp rakip ve şartlar ne olursa olsun oyuncularının sert müdahalelerden kaçınmaları gerektiğini anlatmalı. Ayrıca “kasap” gibi ifadeler de futbolun marka değerinin tartışıldığı bu günlere pek yakışmıyor.
Gelelim hafta sonu oynanan lig maçlarına. Hemen buradan yukarıdaki başlığımıza gönderme yapalım: Umut Bulut... Umut, Şenol Güneş ile kendine geldi. 2010 yılında resmi maçlarda 4’ü ligde, 5’i kupada toplam 9 gol attı. Umut golleri attıkça aklıma şu soru geliyor: Acaba sadece Şenol Güneş’in gelişi değil, Gökhan Ünal’ın gidişi de Umut’u olumlu yönde etkiledi mi? Gerçi bunu rakamsal yönde destekleyecek veriler şu anda yok elimizde. Belki ilerleyen haftalarda daha da belirginleşir. Umut’un formu, beni milli takım için de umutlandırıyor. Uzak ihtimalmiş gibi gözükse de Umut’un bu formu önemli. Şu anda bir milli maç olsa ligimizden hangi forvetleri seçersiniz? Nihat Kahveci, Gökhan Ünal, Semih Şentürk, Sercan Yıldırım, Mustafa Pektemek??? Peki lejnonerlerimizde durum ne? Bir tek Mevlüt Erdinç formda...
Ligimizin gol krallığında ilk 10’daki tek Türk, Umut Bulut. Büyük takımlarımızın ileri uçlarını yabancılar kaplamışken Umut Bulut bu form durumuyla, milli takım için en önemli adaylardan biri haline gelebilir. Kısacası Umut’tan umutluyuz!!!
Ligin zirvesinde küçük çaplı bir deprem yaşandı hafta sonunda... İlk 4 sıradaki takımlar puan kaybetti. Beşiktaş ve Trabzonspor haftanın en karlı takımları oldular. Bursaspor ve Beşiktaş’ın birer maçlarının eksik olduğunu göz önüne alırsak, zirvedeki durum daha karışık hale geliyor.
Ligin dibinde ise Denizlispor’un gemisi biraz daha sulara gömülmeye başladı. Bu hafta kesinlikle Kayserispor’u yenmek zorundalar. Kasımpaşa’nın 2-0 öne geçip rakibine puan hediye etmesi geleneği bu hafta da sürdü. Kasımpaşa bu sezon ligde ve kupada ilk golü attığı maçların 9’un da puan kaybetti. Bu geleneği sezon sonuna kadar sürdürürlerse kümede kalma yarışında sıkıntı yaşarlar!
- Etiketler :
- Haberler