Kendi hatalarını görmek

Geçen sezon Adnan Polat'ın yaptığı çıkışlar, günü kurtarmış gibi gözükse de lig sonunda en çok eleştiriyi alan kendisi olmuştu.

Kendi hatalarını görmek - 1

Galatasaray, Eskişehirspor karşısında kötü bir futbol sergiledi. Çok pas hatası yaptı, orta sahada etkisizdi, savunmada yine basit hatalar yapıldı, 'beklenen Galatasaray' övgüsü yapılan Kasımpaşa maçındaki kanat organizasyonlarından eser yoktu. Orta alandaki Mehmet Topal, Ayhan ve Elano sırıtırken, Servet'in isteksizliği dikkat çekti, Jo ise vasatı aşamadı. Emre Güngör ve Giovani dos Santos'un yedek beklemesi ise ayrı bir merak konusu. Kısaca rakip galibiyeti haketti. Zaten 2-1'lik yenilgiyi farklı nedenlere bağlamak çok anlamsız olur.

Maç sonrası "tehlikeli bir noktadaki serbest vuruşumuz verilmedi, kırmızı kart çıkmadı, golden önce topa elle müdahale vardı" gibi yan yollara başvurmak sarı-kırmızılıların kötü oyununu silmeyecekti. Bu yöntem, bilinçli futbolseverlerin gözünde yenilgiye mazeretten öteye gitmez. Öncelikle Santos'a çalınan ucuz penaltı sorgulanırdı o zaman.

Ne yöneticiler, ne de Frank Rijkaard'ın böyle bir yaklaşım içine girmemesi sevindirici. İki takım için de kötü bir hakem yönetimi olmasına rağmen karşılaşmanın ardından Bülent Yıldırım ve yardımcılarının uzun uzun konuşulmaması ve basında manşete çıkarılmaması bir diğer sevindirici gelişme. Hakemler, sahadaki mücadelenin önüne geçmemeli. Alınan kötü sonuçlardan sonra hakemle ilgili sorulara, "Önce kendi hatalarımıza bakmalıyız" tadında cevaplar veren Hollandalı teknik adamın, son olarak "Kötü oynadık. Eskişehirspor'u tebrik ediyorum" söyleminde belirttiği gibi.

Diğer yanda Fenerbahçe cephesinde yaşananlar ise zıt yönde. Son haftalarda rakiplerine oranla daha bariz hatalara maruz kalan Fenerbahçe, belli ki Nihat Özdemir'in geçen haftaki açıklamalarından daha sertini yapmak için kazanacağı bir maçı bekliyordu. 1-0'lık Antalyaspor karşılaşmasında da sarı-lacivertli ekibin alayhine hatalar yapılması, kendilerinin gözünde hakemleri ve MHK'yı eleştirmenin 'tam zamanı' olduğunu gösterdi.

Nihat Özdemir'le başlayıp, Şekip Mosturtoğlu'yla devam eden maç sonrası açıklamaları, "haklarını savunmak" anlamı taşıyabildiği gibi "endi hatalarının üzerini örtüp tepkiyi dindirmek" şeklinde de algılanabir. Türk futbolu, 'üç büyükler'in her kötü gidişinde bu tür çıkışlara alıştı, hatta artık bu söylemler beklenti haline dönüştü. Sadece Fenerbahçe için değil yöneticiler herzaman aynı yola başvurmasaydı, futbolseverler de şaşırıyor olurdu. Olağan şeyler...

Şuan Süper Lig'de mücadele den 17 kulübün hepsi hakemlerden şikayetçi. Geçtiğimiz yıllarda da böyleydi. Bu hafta Kasımpaşa ve Fenerbahçe tepki gösterdi, gelecek hafta başka takımlardan aynı tepkiler gelecek. Ancak bunu futbolda birinci gündem maddesi haline getirmenin, canı yandığı her maçtan sonra federasyon ve MHK'yı hedef almanın ne kadar doğru ve gerekli olduğu tartışmaya açık. Geçen sezon Adnan Polat'ın yaptığı çıkışlar, günü kurtarmış gibi gözükse de lig sonunda en çok eleştiriyi alan kendisi olmuştu.

Bir pragraf da hakem Bülent Yıldırım'a... Maçın ilk yarısında Galatasaray aleyhine iki büyük hata yapan Yıldırım, ikinci yarıda hatasını telafi etmek istercesine Galatasaray lehine kararlar vermeye başladı. Faul düdüklerinin çoğunda takdir haklarını sarı-kırmızılı ekipten yana kullandı. Santos'ün koluna dokunmanın karşılığının penaltı olması ne kadar ağır bir kararsa, faülün ceza sahası dışında olması da o kadar ilginçti. Devre arasında Bülent Yıldırım'a, Koray'a kırmızı kart göstermesi gerektiği ve aynı futbolcunun golden önce topu elle düzeltiği söylenmiş olmalı ki böyle bir değişim gerçekleşti. Tabii ki amaç hakem hatalarına vurgu yapmak değil. Ancak kendi kararlarını sorulayan bir hakem, etki altında kalıp yanlış düdüklere devam edebiliyor.

Sayfa Yükleniyor...