Uluç: Bir numaralı sorumlu Fırat Aydınus

"Soğukkanlı baktığım zaman, kırmızı kart görenler dahil, bence bu futbolcular olayın failleri değil kurbanları... Maçın o hale gelmesinin bir numaralı sorumlusu Fırat Aydınus..."

Uluç: Bir numaralı sorumlu Fırat Aydınus

"Galatasaray-Fenerbahçe maçında futbol konuşulacak bir şey yok. Bu benim için sürpriz bir olay değil. Sürpriz olmayacağını da kendi köşmede yazdım zaten. Bu kadar kötü futbolun oynandığı bir yerde maçın adı derbi olsa ne olacak olması ne olacak. Gökten bir mucizenin de ineceği yok. Önemli olan futbol dışındaki olayların maçın içindeki futbol zerrelerinin de önüne geçmesi. Hedef tahtasında kırmızı kart gören futbolcular var. Tartışmalar onlar üzerine. Soğukkanlı baktığım zaman, kırmızı kart görenler dahil, bence bu futbolcular olayın failleri değil kurbanları...

Biz bir kurban panayırı hazırladık, kurbanlıkları da oraya dizdik. Bu çocuklardan bu koşullarda herhangi farklı bir davranış bekleme hakkımız pek yok. Maçın başladığı andan itibaren yöneticilerin tavırları, medyadaki kışkırtıcı söylemler, yazılanlar, eylemler...

Bu çocukları kurban haline getiren sahanın içinde de bir takım faktörler var, bunların başında da maçın hakemi geliyor. Fırat Aydınus denen adam, 5. dakikada yan hakeme söylemedik laf bırakmayan Sabri'ye sarı kartı çıkarabilseydi ki, ben olsaydım kırmızı çıkarırdım, maç muma dönerdi.

Hakem Sabri'nin omzuna elini atarak, ‘ben bu maçı eyyam ile yöneteceğim' dedi. Bundan sonra da futbolcular bildiklerini yaptılar. Bir hakeme yapabileceğin en büyük kötülük, onu seyirciye şikayet etmektir. Sabri yan hakemi elleriyle kollarıyla Galatasaray seyircisi önünde yerin dibine sokuyor. Bunu cezasız bırakamazsın orta hakem olarak. Bunu cezasız bıraktıktan sonra senin hakemlik otoriten de kalmaz ortada maç da kalmaz. Ondan sonra da ipin ucu kaçtı. Daha sonra uzun süre hiçkimseye kart gösteremedi. Göstermeye başladığı zaman da çok geç olmuştu ve neticede 4 tanesinin başında patladı. Ama maçın o hale gelmesinin bir numaralı sorumlusu Fırat Aydınus...

Maç başlıyor, maçtan başka her şey başlıyor. Çirkin bir tribün. Maç seyretmeye, güzel vakit geçirmeye gelmiş insanlar yok. Kendi kendilerini eğlendirmeye gelmiş, bunu da rakip diye düşündüğüne küfür ederek; kendinden düşündüğü için de arabesk şarkılar söyleyerek bu vakti geçirmeyi planlamışlar. Oynanan oyunla hiç alakaları yok. Tuttuğu takıma zerre kadar faydası olmayan, tam tersine zararlı bir seyirci kitlesi vardı.

Galatasaray açısından söyleyeyim, ben Galatasaray yönetecisi olsam maçta çıkan olaylar yüzünden Ali Sami Yen Stadı'nın sezon sonuna kadar kapatılması için Türkiye Futbol Federasyonu nezlinde gizli kulis yaparım. Galatasaray bu stadyumda seyircisiz oynasa daha iyi sonuç alır.

Sahanın en iyi oyuncularından bir tanesi Emre Belözoğlu'ydu. Fenerbahçe'ye geldiği günden beri en başarılı oyununu oynadı. Milli maçın ardından eli belinde santra yuvarlağının başında dolaşmaktan başka bir şey yapmıyor dediğimiz Emre, sahada basmadık yer bırakmadı; niye? Çünkü Fenerbahçe ısınmaya çıktığı andan itibaren Galatasaray seyircisi Emre'ye müthiş bir adrenalin yüklemeye başladı. Öfke kadar adrenalin yükleyen bir başka şey yok. Emre'yi sahanın en iyisi yapacak kadar hırslandırdığının farkında olmayan bir Galatasaray seyircisi var. Böyle bir ortamda futbolun güzel olmasını nereden bekliyorsun.

İki takımda da saha içinde liderlik edecek adam yok. Bu çok önemli. Aragones de Bülent Korkmaz da bunlar değilller. Hareketleriyle, jestleriyle, mimikleriyle takıma hükmedebilecek, otorite değiller ikisi de. İki takımın da saygın menajeri yok ve iki takımın da lider durumda kaptanı yok. Olayların olup bittiği sıradaki kaptanlara bakar mısın? Semih ve Ayhan... Olayların üzerindeki baş oyuncular. Kaptanlığı öldürdük biz, bitirdik. Kötü yönetilen kulüplerde bu da oldu. Çünkü kulüplerin başındaki insanlar, kendilerinin dışında otorite istemez hale geldi. Şeref tribününde oturanlar dahil, sahanın etrafında oturanlar içerdeki çocukların hepsinden daha fazla suçlular."

KOCAELİSPOR-BEŞİKTAŞ
"Taner'in sakatlanması, penaltı pozisyonu, İbrahim Üzülmez'in kaptırdığı topta kalkan faul işaretine orta hakemin uyması gibi... Ama geçen hafta da Sivasspor'a hakemler Denizlispor maçında puan hediye etmişlerdi. Bu defa da Beşiktaş ile ödeşleştirdiler de diyebilirsin. Bunlara normal hakem hatası da diyebilirsiniz, ama işte diyemiyorsunuz. Dilerim, Kocaelispor küme düşer, Beşiktaş şampiyon olursa bu maçın hakemi Bülent Yıldırım herhangi bir vicdani rahatsızlık duymaz. Normal bir hataysa bunlar duymaz. Fakat kafasında bir takım soru işaretleri varken düdüğü çalmış ya da çalmamışsa çok rahatsız olacaktır ligin sonunda."

HAFTANIN OLAYI
Galatasaray Bayan Basketbol Takımı'nın FIBA Cup'ı kazanmasını haftanın olayı olarak gösteren Uluç, "Bu takım bazında Türkiye'nin Avrupa ve Dünya düzeyinde kazandığı beşinci kupa oluyor. İkisini geçen sene Galatasaray Engelli Basketbol Takımı kazandı. Daha önce Galatasaray UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı almıştı. Biz herhangi bir spor dalında iyi organize olduğumuz, elimizdeki imkanları doğru kullandığımız zaman çok iyi sonuçlar alabiliriz. Herhangi bir aşağılık kompleksine kapılmaya gerek yok. Büyük düşüneceksin, büyük hedefler koyacaksın ve o büyük hedefler için doğru adamları seçip doğru organizasyon yapacaksın" dedi.

Sayfa Yükleniyor...