Yılmaz Vural, kovulduğunu dişçi koltuğunda öğrenmiş
Teknik Direktör Yılmaz Vural, Gençlerbirliği'nde işine son verilmesini dişçi koltuğunda öğrendiğini söyledi. Vural, "Dişçi koltuğunda can çekişirken, telefon çaldı. Bana ‘İlhan Bey'i arar mısın?’ dediler. Aradım, ‘Baba hayırdır ne oldu?’ diye sordum. ‘Yılmaz ben sözleşmeyi fes edeceğim" dedi. ‘Telefonda olmaz, ben Ankara’ya geleyim’ dedim. ‘Yok, yok Ankara gelmene gerek yok’ dedi. Konu budur" dedi.
Teknik Direktör Yılmaz Vural, Türkiye Spor Yazarları Derneği tarafından düzenlenen 'Sporda şiddet, spor medyası' konulu panele katıldı. Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde konuşan Teknik Direktör Yılmaz Vural, Gençlerbirliği'nden ayrılma hikayesini öğrencilere anlattı. Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav ile geçmişte de çalıştıklarını kaydeden Vural, Cavcav'ın soyadının komik olduğunu ve 'Cavcav' deyince aklına Hacivat'ın geldiğini söyledi. Bu söylemleri ile salonu kahkahaya boğan Vural, "Ben onunla 1998 yılında Trabzonspor’dan ayrıldığımda takımı sonuncu sıradaydı. Hiç benim tarzımda bir hocayla çalışmamış ama artık sıkıntıya girmiş ve takım düşüyor. Biz gittik ve son maçlarda o takımı ligde tuttuk. O dönem içerisinde birkaç kez biz ayrıldık zaten. O dönemde benim yardımcı antrenörüm antrenmanda rahmetli oldu ve takımla cenazeye gitmek istiyoruz. Ben, ‘İlhan abi uçağı kiraladım, takım cenazeye gitmek istiyor, çocukları götüreceğim’ dedim. ‘Yok, gidemezsiniz. Sen gidersen git, takım gelmesin’ dedi. ‘Sen bizim hayatımızın başkanı falan değilsin, takımın başkanısın. Bu iş biraz fazla oluyor’ dedim. Futbolcular da ‘Biz geleceğiz’ dediler.
Takımımızla beraber cenazeye gittik ve hocamızı Gençlerbirliği eşofmanları ile defnettik ve geldik. Kulübün idari menajeri geldi ve ‘Hocam görevinize son verildi’ dedi. O gün de pazar günüydü. Menajere ‘Beni takımdan kovduğunuza dair bir kağıt verin’ dedim ve bana ‘Pazar günü olduğu için kağıt veremeyiz’ dediler. O zaman ben de ‘Ne aceleniz var, o zaman pazartesi günü kovun’ dedim. O dönemden bu zamana aramızda böyle gelgitlerin olduğu bir sezonu kapadıktan sonra en son ‘Yılmaz hayatımda ilk defa bir hocaya yemek vermek istiyorum’ dedi. Lig bittikten sonra yardımcılarım ile beraber Ankara’ya geldik ve yemek yedik. Orada ‘Bırakın Türkiye’yi Avrupa’nın en iyi teknik direktörü Yılmaz’dır. Bu takım düşmüştü, biz onu kurtardık ve ben ilk defa bir hocaya yemek veriyorum ama ben seninle çalışamam Yılmaz’ dedi. Bizim ayrılmamız böyle oldu" dedi.
6 GÜNLÜK SÜRECİ ANLATTI
Vural, 18 yıl sonra yeniden İlhan Cavcav'ın aradığını ve kendisine ihtiyacı olduğunu söylediğini kaydetti. Cavcav'ın kendisini telefonla arayarak takımın başına geçmesini istediğini söyleyen tecrübeli teknik adam, 6 günlük süreci şöyle anlattı:
"Üzerinden yıllar sonra telefonum çaldı, açtım ve yorgun bir ses geldi. O yüzden tanıyamadım. Sonra bir baktım İlhan Cavcav. ‘Hayırdır İlhan ağabey, ne oldu’ dedim. ‘Yılmaz sana çok ihtiyacım var’ dedi. Ben de ‘Ağabey, başına bir şey mi düştü, ne oldu, hayırdır’ dedim. ‘Olmuyor, Allah aşkına gel, biz düşeceğiz’ dedi. ‘Tamam gelelim’ dedim ama biz oraya gitmeden önce Fuat Çaba diye bir arkadaşımız gelmiş, göreve başlamış ve daha başlamadan çocuğu yollamış. Bana ‘Yardımcı hocalarını da al bir daha geri dönmeyin' dedi. ‘Geliriz, anlaşamayız. Yine bir ikinci fiyasko olmasın, millete ayıp olur’ dedim. Biz anlaştık. Basın toplantısında ‘Türkiye’nin en çok takım değiştiren hocası ile en çok antrenör yollayan başkanı bir aradayız. Umarım artık bu değişiklikler gerçekleşmez’ diye bir söylemi oldu. Biz hayırlı olsun dedik ve göreve başladık. 3 gün sonra lig bitecek ve Eskişehir ile bir maç vardı. Ben istesem pazartesi günü başlayalım diyebilirdim ama biz 3 gün çocuklarla beraber antrenman yaptık. 28 oyuncu var ve daha yarısının ismini bile söyleyemiyoruz. Eskişehir’e geldik, maçı oynadık ve 2-0 yenildik. Soyunma odası girdik ve ‘Çocuklar ben gayet memnunum, iyi oynadınız’ dedim. Ayın 2’sinde buluşmak üzere ayrıldık. Basın toplantısının ardından otobüse bindik. Tabi bu arada 3-4 günlük bir ara vereceğiz. Bunun için yardımcılara ‘Ankara’ya gidelim, İlhan ağabey ile transferleri konuşalım’ dedim. Bana ‘Yılmaz, bir menajer gelecek, benimle yalnız görüşmek istedi. Biz öğleden sonra Ankara’da toplanalım’ dedi. Bu arada dişçi de randevum olduğu için İstanbul’a geçtim. Dişçi koltuğunda can çekişirken, telefon çaldı. Bana ‘İlhan Bey'i arar mısın?’ dediler. Aradım, ‘Baba hayırdır ne oldu?’ diye sordum. ‘Yılmaz ben sözleşmeyi fes edeceğim, oyuncular seni istemiyormuş bir de sen 12 tane futbolcuyu istemiyormuşsun. Ben o kadar para harcayamam’ dedi. ‘Telefonda olmaz, ben Ankara’ya geleyim’ dedim. ‘Yok, yok Ankara gelmene gerek yok’ dedi. Konu budur."
- Etiketler :
- Haberler -
- Spor