Avrupa’daki temsilcilerimizin gruplarındaki favori takımlara karşı iyi oynadıkları dakikalar oldu. Rakipleri karşısında eksiklik ise kritik dakikaları daha takım olarak oynamamak oldu. Maçlardan öne çıkan ayrıntılara bakarsak;
FENERBAHÇE ÜLKER- M.P. SİENA : 83- 87
Fenerbahçe’nin takım olarak son zamanlarda oynadığı en iyi maçtı. Maçın başında Oğuz ve Semih pota altında sahanın iki tarafında iyi oynadı. Top kayıpları yapmadık ve oyunu kontrol ettik. Tek sorun ise oyun kurucuları McIntyre’ın skor katkısı oldu. İlk yarı 50 sayı bulmamızın nedeni takım olarak oynamamız ve Siena’nın savunma sertliğini bulmasına izin vermememizdi.
İkinci yarı Efes Pilsen maçında olduğu gibi Greer’ın oyun kurucu yerine bireysel olarak oynama isteği takıma yansıdı. Maçın kontrolü elimizden gitti. Bu periyotta 11 sayı bulabildik. İyi yaptığımız ise hücumda az üçlük kullanmak ve erken top kullanmamak idi. Böylelikle maç sete set konumuna geldi ve 16 sayı yedik. Final periyodunda son beş dakikaya girilirken üst üste 3 top kaybı yapmamız kazanmaya alışık olan Siena’yı rahatlattı ve maçı kazanacak hamleyi yapma şansı buldular. Siena, maç sonunda Hawkinks ve Sato ile 15 sayı bularak son dakikalarda oyunu yönlendirdi. Kinsey müthiş bir maç çıkardı (çok fazla takım düzenleri dışına çıkmadan). Oğuz, oyun dakikası arttığından beri iyi oynuyor. Giricek yetecek kadar oynadı. Ömer Onan istenen çizginin altında ve oyun kurucu pozisyonunda özellikle savunmada ciddi problemler oluşacak gibi duruyor. Ayrıca Greer’ı 3. periyotlarda kontrol edici bir çözüm de gerekecek. İkinci yarı yapılan 9 top kaybı ise maçın gidişatını etkiledi.
Haftaya deplasmanda oynanacak Zalgiris maçı gruptaki üçüncü sıra için belirleyici olacaktır. Çünkü Barcelona ve Siena’yı geçme şansı yok denecek kadar az.
Son olarak hakemlerin kötü yönetimine gelelim. Taraftarın gelmediği bir ortamda farklı bir senaryo beklemek çok doğru olmaz diye düşünüyorum.
OLIMPIAKOS- EFES PİLSEN: 105-90
Efes Pilsen de Fenerbahçe gibi ilk yarısını iyi oynadığı maçı farklı kaybetti. İki takım arasındaki fark tamamen sistem farkı idi. Olimpiakos önce içerisi sonra dış atışlar derken; Efes Pilsen önce dışarısı sonra içerisi diyordu. Bu böyle olunca onlar 49 faul atışı kullanırken (29 isabet) biz 16 faul atışı (12 isabet) kullandık.
Maç içinde oyunu hızlandıran ve ikili oyunları daha iyi kullanan takım skor avantajı sağladı (Olimpiakos’un bu ikili oyunları üçüncü oyuncuyu devreye sokarak oynaması ve bitirmesi bizim 4 kısalı sistemde savunma dengemizi bozdu). Bu arada 4 kısalı sistem sadece hücumda işe yarıyor. Belki Shumpert, oyunda iken tam saha baskımız daha etkili oluyor ama Nachbar ile bu baskıyı yapmak çok kolay değil. Topa baskı yapan (fiziksel olarak da) tek oyuncumuz Kaya. O da yoğun maç trafiği ve dakikasının fazlalığından bu maç ciddi bir fiziksel düşüş yaşadı ve 16 dakika süre aldı.
Olimpiakos, kenardan gelen oyuncuları Bourousis ( 12 DAKİKA!) 23 sayı ve Vasilopoulos’tan 18 sayı toplam 41 sayı katkı buldu. Bu oynculara yön veren Papaloukas ve Teodosiç ise toplam 15 asist yaptılar. Rakip takımda roller belli ama onların da savunmalarının çok iyi olduğunu söylemek doğru olmaz. Özellikle ikili oyun savunmasını ve transition savunmayı kötü yapıyorlar.
İkinci yarının ilk beş dakikasında 65-63 önde iken moladan sonra 13-4’lük bir seri bütün dengemizi bozdu. Maçın bundan sonraki skoru ise 42-25 şeklinde oluştu. 4 kısalı sistem için alan savunmasında ısrar etmemiz onların ilk yarıda attıkları 2/10 üçlük yüzdesini yukarı çekmelerini sağladı (6/12 isabet) .
Maçın kaybedilme nedeni ise; maçın final periyodunun ilk altı hücumunda 2 top kaybı ve başka türlü hücum etmeden 4 üçlük kullanıp tek isabet bulmamız, 20 top kaybı ( Bunların altı tanesi son periyot içinde) ve asistlerde 28 Olimpiakos–13 Efes Pilsen olması idi.
Efes Pilsen, gruptaki güçlü takımlarla yolda oynadığı üç maçı da kaybetti. Şimdi bu takımlar ile İstanbul’da karşılaşacak. İlk iki şansı biraz azalsa da oynayacağı kalan 6 maçtan beşini kazanırsa bu şansı devam edecektir.
- Etiketler :
- Haberler
