Adalet Bakanı Tunç'tan Sezgin Tanrıkulu açıklaması

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili sözlerini eleştirdi, Tanrıkulu hakkında savcılığa soruşturma izni verildiğini açıkladı.

Adalet Bakanı Tunç'tan Sezgin Tanrıkulu açıklaması

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gaziantep Valiliği ziyareti sonrasında TSK'ya yönelik iddiaları nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkında Adalet Bakanlığı'ndan soruşturma izni istemesiyle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Konunun gündemini işgal ettiğini belirten Tunç, şöyle konuştu:

"Burada bahsettiğimiz milletvekilinin ordumuza yönelik ifadelerini kabul etmek, hoş karşılamak mümkün değildir. Ordumuzu karalayıcı, milletimizi rahatsız eden, Mehmetçiğimizi rahatsız eden, canı pahasına bu ülkenin bütünlüğü, birliği ve beraberliği için, ülke sınırlarımızı koruyan, güvenliğimizi sağlayan Mehmetçiklerimize bu cümlelerle hakaret etmek elbette ki tepkiyle karşılanır. Cumhuriyet Başsavcılığımız soruşturma başlattı. Soruşturma tabi ki 301. maddenin 4. fıkrası gereği Türk Ceza Kanunu'nda Adalet Bakanlığı'nın iznine tabi. İzin konusuyla ilgili dosya geldi ve izin verildi."

Bakan Tunç, fezlekenin tamamlandıktan sonra Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) iletilmek üzere Cumhurbaşkanlığı'na gönderileceğini, fezlekenin Meclis'e ulaşmasının ardından da takdirin TBMM Genel Kurulu'nda olduğunu kaydetti.

AP'NİN TÜRKİYE RAPORUNA TEPKİ

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gazetecilerin Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'nda kabul edilen "2022 Türkiye Raporu"na ilişkin sorusu üzerine, geçmiş raporlarda da birtakım eleştiriler olduğunu hatırlattı.

Ancak söz konusu raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Tunç, şöyle konuştu:

"2022 Türkiye raporundaki ifadeler, gerçekten Türkiye'nin hak etmediği sözler. Yani burada tek taraflı hazırlanmış, birtakım marjinal grupların propagandasını ihtiva eden, bunların etkisiyle hazırlanan bir rapor olduğunu görüyoruz. Özellikle hukukun üstünlüğü, demokratikleşme, yargı bağımsızlığı anlamındaki eleştirileri kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye'nin reform sürecini hiç dikkate almayarak, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı noktasındaki ilerlemeleri hiç dikkate almayarak, bilakis daha da geriye gittiğimizi ifade ederek çok yanlış, taraflı, objektiflikten uzak herhangi bir temeli olmayan bir rapor söz konusu. O nedenle bu raporun bizce bir değeri yoktur. Biz milletimiz için, insanımızın refahı ve huzuru için, hukukun üstünlüğü doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz. Yargımız bağımsız bir şekilde süreçleri devam ettirecek. Dolayısıyla bizim için önemli olan milletimizin huzuru, milletimizin güvenliği, milletimizin yaşam hakkı. Hukukun üstünlüğüne inanan, hukuk devletini daha da tahkim eden reformlara devam edeceğiz. Onlar ne derse desin."

"TÜRKİYE'NİN HASSASİYETLERİNE KULAK ÇEVİRMENİZ LAZIM"

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar ve terör örgütü PKK gösterileri sorusuna ise Tunç, İsveç'te uzun zamandır Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılara şahit olduklarını söyledi.

İsveç'te aynı zamanda terör örgütü PKK'nın gösteriler yaptığını ve bunun kabul edilemez olduğunu vurgulayan Tunç, "PKK bir terör örgütüdür. Avrupa Birliği de bunu kabul ediyor. Dolayısıyla bir Avrupa ülkesinde terör örgütü mensuplarının, şehirlerin ortasında, onların meclis binalarının önünde bu şekilde yasa dışı propaganda yapması ve örgüt flamalarıyla gösteriler yapmasına müsamaha etmenin toplantı ve gösteri özgürlüğüyle ilgisi yoktur. Fikir ve düşünce özgürlüğüyle de ilgisi yoktur. Burada İsveç makamlarının gerekli tedbiri mutlaka alması gerekir." ifadelerini kullandı.

Tunç, İsveç'in NATO'da Türkiye ile müttefik olmak istediğini anımsatarak, şöyle devam etti:

"Türkiye ile müttefik olmak istiyorsanız, ortaklık kurmak istiyorsanız özellikle NATO gibi bir yerde güvenlik alanında ortak olmak istiyorsanız Türkiye'nin hassasiyetlerine kulak çevirmeniz lazım. Çünkü TBMM'nin huzuruna geldiğinde bu konu, tüm bunlar değerlendirilecektir. Dolayısıyla İsveç makamlarından beklentimiz, bu tür yasa dışı hukuksuz girişimlere engel olmalarıdır."

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılması olayının düşünce özgürlüğüyle ilgisinin bulunmadığına dikkati çeken Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin maddeleri açık. Özgürlüğün sınırları vardır. Yani özgürlük sınırsız değildir. Düşünce özgürlüğü de sınırsız değildir, ifade özgürlüğü de... Eğer bir ifade ya da bir gösteri, şiddet içeriyorsa ya da bir başkasının inancına saygısızlık hissettiriyorsa bu özgürlük kapsamında değildir. Dolayısıyla maalesef burada Avrupa ülkelerinin kendi koyduğu maddeye de uymadığını görüyoruz. Türkiye olarak biz Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız Kur'an-ı Kerim yakanlarla ilgili olarak gerekli cezai soruşturmaları başlatmıştık. Yakalama kararlarını çıkardık ve süreci hep beraber takip ediyoruz. Bu konuda da özellikle Avrupa ülkelerinin ve İsveç'in İslam dünyasını rahatsız eden, Müslümanları rahatsız eden, inanca saygısızlık içeren hususlarda özellikle o gösterilere engel olması gerekir ama maalesef görüyoruz ki bir polis koruması eşliğinde bu gösterilere müsamaha gösteriliyor. O gösterilere tepki gösterenlere de adli işlemler yapılıyor. Bu da Avrupa'nın çifte standardını gösteriyor."

NTV’yi sosyal medyadan takip edin

Twitter Facebook

Sayfa Yükleniyor...