Baykal: Darbe tehlikesi yok, asker tutuklanıyor

CHP lideri, "Askerler darbe tehlikesi olmadığı için tutuklanıyor. Tanıklıktan utananları gizli tanık yapıyorlar. Hükümet kendini güvenceye almak için yargı reformunu gündeme getirdi" dedi.

Baykal: Darbe tehlikesi yok, asker tutuklanıyor

Partisinin grup toplantısında kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anayasa değişikliği ile 'Balyoz' ve 'Ergenekon' soruşturmalarında gelinen son noktayı değerlendirdi. Baykal'ın gündeminde yargı reformu ve tekel işçileri de vardı.

''Amirallere suikast'' soruşturmasında suçlamalar yapıldığını hatırlatan Baykal, Yarbay Ali Tatar'ın intiharından 19 gün sonra kendisi hakkındaki temel suçlama belgesinin eli mahsulü olmadığının ortaya çıktığını ifade ederek, ''Peki o yazıyı oraya kim koydu? Böyle hukuk olamaz. Ali Tatar'ın hesabını kim verecek'' dedi.

''Ergenekon Davası''nın 3 yılını tamamlamak üzere olduğunu, ortada hiçbir sonucun olmadığını kaydeden Baykal, şöyle devam etti.

''Bunu doğal karşılamak mümkün mü? Her birimizin tanıdığı var tanımadığı var. Benim tanıdığım bu işten bir şekilde yakasını kurtardı diye ben bu davaya karşı ilgimi kaybetme hakkına sahip miyim? Kamuoyumuz bu işle ciddiyetle ilgilenmek durumundadır.

Ne oluyor bu iş? Bunu sormak durumundadır. Herkes için sormak durumundadır. Yani falan falan kişileri kurtardık, gerisi ne hali varsa görsün, diyemeyiz. Sırtı pek olan, kendisine sahip çıkılan, belki belli koşullar altında rahatlayabilecek ama boynu bükükler, sahipsiz diye düşünülenler bu uygulamanın acı bedellerini ödemeye devam edecek. Bu, kabul edilebilir değildir. Haksızlığa maruz kaldığını gördüğümüz herkesle ilgilenmeliyiz.''

Bugün 'de askerlerin de tutuklandığını, ''bu sivil yönetimin güvencesidir, demokratikleşmenin bir aşamasıdır'' diye bir düşüncenin bulunduğunu belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Üzerinde üniforma olanın insan haklarından sanki yoksun bırakılması mümkünmüş gibi bir anlayış da yerleştirilmek isteniyor. Bunlar  çok yanlıştır.

Türkiye'de bir darbe tehlikesini önlemek için askerler tutuklanmıyor. Türkiye'de zaten bir darbe tehlikesi olmadığı için askerler tutuklanıyor. Askerlere karşı bir suçlama yapmanın bedelinin olmayacağı duygusunun işliyor olması bu hukuksuzlukları yapma hakkını size verir mi? Kendinde bu hakkı görenleri toplum nasıl seyreder? Çok büyük hukuk cinayetleri işleniyor. Bunlara karşı gereken tepkiyi göstermeliyiz. Tepkiyi de özelliği olan, yüksek niteliği olan insanlarla ilgili değil haksızlığa maruz bırakıldığı anlaşılan herkes ile ilgili olarak göstermeliyiz.''

TANIKLIKTAN UTANANLAR 'GİZLİ TANIK' YAPILDI        
Türkiye'de DGM'lerin devam ettiğini öne süren Baykal, ''İşin özü budur. Bütün işleri özel yetkili savcı ve mahkemeler götürüyor. Sanığa göre, suça göre hukuk... Mahkemeler herkes için aynı olacak. DGM bu çarpıklığı temsil ediyordu, mücadele edildi, kaldırıldı, onun yerine özel yetkili ağır ceza mahkemeleri getirildi. Temel yanlış budur'' dedi.

''Gizli tanık'' konusunda işlerin çığırından çıktığını ifade eden Baykal, şu ifadeleri kullandı:

''Gizli tanık, imzasız ihbar mektupları, delil toplama değil delil imal etme faaliyeti... Bu soruşturmalarda yaptığı tanıklıktan utananları gizli tanık yapıyorlar. Böyle hukuk olur mu? Bu tablo en kısa zamanda değiştirilmelidir. Bu temel sorunumuzdur. Böyle bir tablonun içinde iktidar en büyük sorumluluğu taşıyor. Başbakan Yardımcısı yürüyen bir dava ile ilgili telefon açıyor, İstanbul'da bir hakim 'üzerimde kurumsal  baskı var, bu işi götüremem' diyor, Habur'daki utanç verici manzaranın bir hakim ayarlaması ile yapıldığını ilgili taraflar beyan ediyor. İktidar hukuka tecavüz ederken suçüstü yapılmıştır. İktidar hukuka tecavüzden suç üstü olmuştur."

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE HEDEF KENDİNİ KURTARMAK
İktidarın seçimin gözüktüğü bir zamanda, giderayak, 12'ye 5 kala Anayasa değişikliği içine girdiğini savunan Baykal, şöyle konuştu:

"İktidar 8 yıl boyunca hukuk açısından durumu iyi kötü idare etti. Bazen hakim ayarlayarak, bazen savcıya telefon ederek, iktidar olanaklarını kullanarak hukuk karşısında kendini kollama şansını kullandı. Şimdi seçim geliyor. Seçim, bu iktidarın elindeki o imkanların belki de ortadan kalkacağı bir sonuç verecek. Artık Adalet Bakanının,  Başbakanın kim olacağı belli değil. Öyle bir tabloda bugünkü hukuki şaibeleri taşıyan seçimi kaybettikten sonra acaba kendisini nasıl güvenceye alabilir sorusu, bu iktidarı, yargının kalbini ve beynini kendi denetimine alacağı Anayasa değişikliğini giderayak yapmak zorunda bırakıyor.

Anayasayı değiştireceğiz, kendimizi ve geleceğimizi güvenceye alacağız. Olay budur. Nasıl sağlayacağız? Siyasete, kendine göre mahkeme kurma imkanı sağlayarak. Bu iş bu amaca yöneliktir. Kimse hata yapmasın.''

Adaletin herkese ulaştığını, bir tek AKP ve Başbakan'a ulaşamadığını dile getiren Baykal, ''Herkes hesabını verecek. Kimse olmayan hesabını veriyor, ama Sayın Başbakan sen de hesabını vereceksin'' dedi.

Baykal, şöyle devam etti:

''Giderayak devletin en kritik yargı organlarına kendi kadrolarımızı yerleştirelim. O kadar bizi yarın korusun. Bunun yolu ne? Siyasetçilere seçtirelim. HSYK ve Anayasa Mahkemesine siyasetçiler adam seçecekler. HSYK, RTÜK  olacak. Bunun hukukla ne ilgi var? Bunun neye yönelik olduğu çok açık. Bu, kendilerini güvence altına almaya yöneliktir. Bunun ötesinde hiçbir anlamı yoktur.

Anayasayı AKP ve BDP değiştirecek. İkisi de Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum edilmiş. Dokunulmazlık dosyaları nedeniyle kendi hesabını vermemiş olanlar kendisinden hesap soracak olanları tayin edecek. Yani Anayasa Mahkemesi ve HSYK'yı kim seçecek? 608 tane hesabı sorulmamış dosya. Bu kadar saçma, akla sığmayan, kör gözüm parmağına bir Anayasa değişikliği olur mu? AKP ile BDP el ele vermişler, yandaş medyayı da yanlarına almışlar yandaş yargı yaratıverecekler. Türkiye de bunu seyredecek.''

İşin referanduma gidecek gibi göründüğünü, referandumda millete gerçekleri anlatacaklarını ifade eden Baykal, ''Yapılmak istenenin Habur hukukunu anayasaya taşımak anlamına geleceğini, buna izin verilemeyeceğini millete  anlatacağız'' dedi.

REFERANDUM AKP'Yİ GÖTÜRÜR, ÖZAL'I GÖTÜRDÜ
Anayasa değişikliğinin Türkiye'nin değil AKP'nin gündemi olduğunu belirten Baykal, ''Vatandaşın derdi işsizliktir, ekonomik sıkıntılardır. AKP yar bana bir Anayasa Mahkemesi ver diyor. Vatandaş sandığa gittiği zaman AKP'nin değil, kendi kendi gündemine göre oy verecektir. Referandumu 'kal-git' referandumu olarak değerlendirecek ve uğurlayacaktır'' şeklinde konuştu.

Referandumların dünyanın her yerinde böyle sürprizler taşıdığını, nerede ne sonuç vereceğinin belli olmayacağını kaydeden Baykal, ''Özal denedi, gördü. Çözülüş orada net bir şekilde ortaya çıktı. Milletimiz bu referandumu AKP  konusunda hüküm vermek için bir fırsat olarak değerlendirecektir'' dedi.

TEKEL İŞÇİLERİ İBRET OLSUN
Danıştay'ın Tekel işçileriyle ilgili aldığı kararı çok önemli bulduğunu vurgulayan Baykal, kararın hükümete ibret olmasını istedi.

Sayfa Yükleniyor...