Danıştay ve Ergenekon davaları birleşti

Birinci Ergenekon davasına 52 günlük aranın ardından bugün devam ediliyor. Duruşmada ilk olarak , Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın bu davayla birleştirilmesi kararı çıktı.

Danıştay ve Ergenekon davaları birleşti

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü 102. duruşmasında, Danıştay 2. Dairesi üyelerine ve Cumhuriyet Gazetesine yönelik saldırıya ilişkin 8 sanıklı davanın bu davayla birleştirilmesi konusunda karar açıklandı. 

SALONU TERK ETTİLER
Birleştirme kararı üzerine söz alan tutuklu sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ise ''Danıştay suikastının bu davaya katılmasının bir tertip olduğunu ve zulmün son halkası olarak gördüklerini'' söyledi.

Perinçek ''Bu uygulama hukuku çiğnemenin ötesindedir, zulümdür. Atatürk devrimine karşı yürütülen psikolojik hareket sınır tanımamaktadır. Bu zulme boyun eğmiyoruz. Bu zulme katlanamayız. Mahkeme dosyayı derhal ayırmalıdır. Mahkeme buna teslim olursa ancak sandalyeleri yargılayabilir'' diye konuştu.

Perinçek'in sözleri, salonda bulunanlar tarafından alkışlandı. İP'li sanıklar Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan ile Muzaffer Tekin daha sonra duruşma salonunu terk etti.

AVUKATLARDAN İTİRAZ
Sanık avukatları, davanın Danıştay üyelerine ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırı davasıyla birleştirilmesi kararına itiraz etti.

Tutuksuz sanık eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş, soruşturma ve yargılama safhasının takip edilemez hale geldiğini, dava dosyalarının 1000 klasörü geçtiğini ifade ederek, 2 dava arasında hukuki ve somut bir ilişki bulunmadığını savundu.

Bu davaların birleştirilmesinin Danıştay üyelerine ve Cumhuriyet Gazetesine saldırılara ilişkin davanın sanıklarının lehine olacağını savunan Çetinbaş, ''Bu davayı tamamlamaya ne sizin ne de bizim ömrümüzün yetmeyeceği biraz hukuktan anlayan herkes tarafından bilinmektedir. Bu davaları ayırın. Buna yetkiniz var. Sorumluluk alın'' diye konuştu.

Tutuklu sanık İsmail Yıldız'ın avukatı Dursun Yaslıkaya da Ergenekon davasının Cumhuriyet Savcıları tarafından yaratıldığını ileri sürerek, ''Ergenekon''da 1, 2 ve 3. davalarının birleştirilmesi ve bütün sanıkların 3 iddianame üzerinden yeniden savunmalarını yapmaları gerektiğini söyledi.

Tutuklu sanık Sevgi Erenerol'un avukatı Vural Ergül de heyetin incelemesi gereken evrakın yaklaşık 500 bin sayfayı bulduğunu, yargılamanın fiilen imkansız hale geldiğini belirterek, 2 davanın ayrılmasının daha uygun olacağını kaydetti.

Avukatların talebini değerlendiren Mahkeme Heyeti ikirazı reddetti.

Duruşmada söz alan tutuksuz sanık Alemdaroğlu, savunmasında belirttiği gibi ''en büyük suçunun, rektörlüğü sırasında türban ile ilgili aldığı karar olduğunu'' ifade ederek, şunları söyledi:

''Ben türban darbesi yapmıştım. Üniversitede türban takılmasını açık ve kapalı alanlarda yasakladım. İki defa TBMM'de sorgulandım, aklandım. Şu anda ben türban kararı nedeniyle Danıştay hakimini katledenlerle yargılanmaktayım. Bu, bana vereceğiniz idam cezasından daha ağırdır.''

Alemdaroğlu'nun bu sözlerini alkışlayan bazı izleyicileri, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ''Duruşma salonunun ahengini bozmayın'' diyerek uyardı.

Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş'ın savunmasını sürdürdüğü bugünkü duruşma, yarın saat 09.30'da devam edilmek üzere tamamlandı.



İDDİANEMEDEN
Davanın, İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Nihat Taşkın ve Mehmet Ali Pekgüzel tarafından hazırlanan, 450 klasörden oluşan 2 bin 455 sayfalık iddianamesinde, emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün, ''kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayarak öldürmeye azmettirmek'' ve ''cebir ve şiddet kullanarak Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor.

''Kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayarak öldürmeye teşebbüse azmettirmek'' suçundan 4 mağdur için ayrı ayrı cezalandırılması istenen Küçük'ün, bu suça ilişkin de toplam 52-80 yıl arasında hapis talebinde bulunuluyor.

Küçük'ün diğer suçlamalarla ilgili olarak da 194-435 yıl arasında hapsi talep edilen iddianamede, Doğu Perinçek'in de ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor.

Perinçek'in TCK'nın 220. maddesinde yer alan ''örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır'' hükmü uyarınca ''kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayarak öldürmek'' suçundan da ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen iddianamede, Perinçek'in diğer suçlamalara ilişkin de 192-417 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

İddianamede, Küçük ile Perinçek'e ilişkin sevk maddeleri arasında Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu'nun 73. maddesi ile Telsiz Kanunu'nun 32. maddesinin de bulunması dikkat çekiyor.

Diğer sanıklardan, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk ile Kuvayı Milliye Derneği Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ'ın da ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep ediliyor.

İddianamede, Selçuk ve Karadağ ile eski İÜ Rektörü Kemal Yalçın Alemdaroğlu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol'un da TCK'nın 220. maddesinde yer alan ''örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır'' hükmü uyarınca ''kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayarak öldürmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor.

Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in ''kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı tasarlayarak öldürmeye azmettirmek'' ve ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen iddianamede, bu sanıkların diğer suçlamalara ilişkin olarak da 217 ile 500 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması talebinde bulunuluyor.

İddianamede, avukat Kemal Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu diğer 79 sanığın ise değişik suçlamalardan 1 ile 74 yıl arasında değişen hapsi isteniyor.





DANIŞTAY'A SALDIRI DAVASINDA KARAR VE BOZMA
''Ergenekon'' davasıyla birleştirilmesi beklenen Danıştay'a yönelik saldırıya ilişkin davaya bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan yargılama sonucu sanık Alparslan Arslan'ı, ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, yerine yeni bir düzen getirmeye, fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek'', ''Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin'i, tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek'' suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırmıştı.

Mahkeme heyeti, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır hakkında da ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, yerine yeni bir düzen getirmeye, fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiş, cezalar TCK'nın 62. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çevrilmişti.

Sanık Süleyman Esen de ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya ve yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs etmek amacıyla kurulan silahlı suç örgütünün üyesi olmak'' suçundan duruşmalardaki olumlu hal ve tavırları da göz önüne alınarak 6 yıl 3 ay hapisle cezalandırılmıştı.

Esen'e, ayrıca ''patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak'' suçundan 3 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası verilmişti. Sanıklar hakkında ''patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak'', ''kişiler arasında korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanmak'', ''tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüse yardım etmek'' suçlarından çeşitli hapis cezaları da veren mahkeme heyeti, sanıklardan Aykut Metin Şükre, Ayhan Parlak ve Salih Kurter'in de üzerlerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlarını kararlaştırmıştı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise Danıştay 2. Dairesi üyelerine ve Cumhuriyet Gazetesine yönelik saldırılarla ilgili Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 8 sanık hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen kararı oy birliğiyle bozmuştu.

Dairenin kararında, ''tüm dosya kapsamına göre sanıkların mensubu bulundukları iddia edilen örgütün niteliği, atılı suçların vasfının belirlenmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi yönünden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan ''Ergenekon'' davası ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında, öncelikle davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğuna'' işaret edilmişti.

Sayfa Yükleniyor...