Yazarlardan AKP'nin kan kaybına yorumlar

Can Dündar: Seçmen sağduyusu diye bir şey varsa, onun ortaya çıktığı bir seçim oldu. Sedat Ergin: AKP, ilk kez irtifa kaybeden bir parti konumuna girdi. Güneri Cıvaoğlu: Voltaj düştü, ışığı seğiriyor...

Yazarlardan AKP'nin kan kaybına yorumlar

Gazeteciler seçim sonuçlarını değerlendirdikleri yazılarında AKP'nin seçimlerde oy kaybıyla çıkmasından ders çıkarması görüşünde birleşiyorlar.


Mehmet Y. Yılmaz-Hürriyet
Bu sonuçlar herkese ders olsun!
Yerel seçimler ile ilgili bu değerlendirmeyi yazmaya başladığımda oyların henüz yüzde 30’u sayılmış ve açıklanmıştı.

İLK DERS ERDOĞAN’A
AKP’nin oy kaybının nedenlerinden biri yedi seneye yaklaşan bir siyasi iktidarın sahibi olarak, muhalefet lideri gibi kavgacı bir uslüp takınmasıdır.
Halk seçip, iş başına getirdiği liderden sorunlarını çözmesini bekler, her gün yeni bir kavga çıkarmasını değil!
...
Şimdi AKP’nin önünde iki yol var: son seçimden sonra izlediği kriz politikasını devam ettirerek gelecek seçimlerde yüzde 30’lara düşmek ya da yapılan hatalardan ders çıkararak yeni bir politikaya yönelmek.

DERS ALMAZ AMA BU DERS DE  BAYKAL İÇİN
iktidarda hiçbir temel sorun çözmeyi başaramayan bir hükümet varken, CHP’nin oyları bir türlü artmıyor.
Önümüzdeki genel seçimlere yaklaşık 3.5 sene var.
Bu süre içinde CHP’nin iktidar alternatifi haline gelebilmesi için Baykal’ın bir kenara çekilmeyi bilmesi gerekiyor.

***

Oktay Ekşi-Hürriyet
İlk sonuçlara göre
AKP liderinin şansı, karşısında –maalesef- ana muhalefet dahil, uzun erimli, heyecanlı, iktidar olmayı aklına koymuş bir muhalefetin bulunmamasıdır. O nedenle bu sonuç “muhalefetin başarısı” ile değil AKP’nin yanlışları ve onun elinde olmayan etkenlerle açıklanabilir.
Dünyadaki ekonomik kriz bu konuda en önemli etkendir. Ama belki de onun kadar önemli olan ikinci etken, Tayyip Erdoğan’ın “siyaset yapma üslubu”dur. Her yerde herkesi azarlayan, “huşunet” (sertlik, kabalık) saçan, gerilim yaratan politika tarzıdır.
Üçüncüsü, Saadet Partisi taraftarlarının AKP’ye ödünç verdikleri oyları geri alıp Saadet Partisi’ne vermesidir. Dördüncüsü, Erdoğan’ın “dayatmacı” zihniyetidir. Bizce sivrisineğin vısıltısından bunlar anlaşılıyor.

Erdal Şafak-Sabah
Tablonun ayrıntıları
5 yıl sonra 29 Mart 2009 yerel seçimleri bu arayışa son verdi. Çünkü sandıktan üç muhalefet partisi birden çıktı: CHP, MHP ve DTP.
Bir başka deyişle, Meclis'te grubu bulunan 4 parti, Meclis dışı partileri siyasi yelpazeden silip attılar.
Ancak haritasında belediye başkanlıklarının dağılımına bakınca ciddiye alınması gereken bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz görülüyor:
Batıda AK Parti, Manisa, Uşak, Balıkesir gibi önemli illeri ya yitiriyor ya da epeyce geriliyor. Seçmen iktidara ekonomik krizin yansımalarının faturasını çıkarıyor.
Orta Anadolu, AK Parti ile MHP tarafından paylaşılıyor.
CHP yine Ankara'nın doğusunda yok. Güneydoğu Anadolu neredeyse tümüyle DTP'ye kaymış durumda. AK Parti'nin Van gibi çok önemsediği bir ili yitirmesi derin anlamlar taşıyor.

Kartlar yeniden karılacak
Bu tablo, önümüzdeki dönemde 'nin siyaseten bloklaşma olasılığıyla karşı karşıya kalabileceği anlamına geliyor.
Bunun olumlu yansımaları da olabilir, olumsuz etkileri de.
Olumlu yansımaya örnek olarak yakında Türkiye'nin gündemine girecek olan Anayasa değişikliği hazırlıklarında siyasal uzlaşmanın daha da önemli, hatta kaçınılmaz duruma gelmesini gösterebiliriz. İktidar partisi hiç kuşkusuz geniş bir uzlaşma sağlamadan Anayasa değişiklik paketini Meclis'e getirmeyecek. Oysa seçimden önce başkent kulislerinde "Asgari uzlaşma"nın yeterli sayılabileceğine ilişkin söylentiler dolaşıyordu.
Bloklaşmanın olumsuz etkilerine gelince; bu konuda dikkatler özellikle Güneydoğu'da toplanacak.
DTP bu seçimi "Referandum"a dönüştürdü. Neyin referandumu? Cevap: Kürt kimliğinin ve haklarının tanınması referandumu. Sonuçlar, başarılı olduğunu da ortaya koyuyor.
Bu başarı Kürt sorununun çözümünü amaçlayacak diyalog için "Muhatap" adaylarında DTP'yi önemli bir konuma getiriyor. Bir başka deyişle, "DTP'siz çözüm olmaz" görüşünü savunanların elini güçlendiriyor.
Bu başarı aynı zamanda önümüzdeki ay sonunda veya Mayıs başında Erbil'de toplanması beklenen Kürt Konferansı'nda da DTP'nin ağırlığını artırıyor. Sadece DTP'nin mi? Hayır. Herkesin bildiğini saklamanın veya dolambaçlı yollardan söylemenin anlamı yok; DTP ile birlikte PKK'nın da ağırlığı artıyor.
Bu seçim sonrası özellikle Güneydoğu'da kartlar yeniden karılacak.

Can Dündar-Milliyet
“Bi daha da gitmem seçime...”
“Seçmen sağduyusu” diye bir şey varsa, onun ortaya çıktığı bir seçim oldu 2009...

İlk değerlendirmede birçok açıdan hayırlı olduğunu söylemek mümkün.

Bu ülke, tek parti egemenliğini sevmiyor.

Tek lider olmaya soyunanlara yüz vermiyor.

Gerilim siyasetini cezalandırıyor.

“Ceketi koysam seçtiririm” tavrını affetmiyor.

“Şuraları istiyorum” diyene hiçbirini vermiyor.

“Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” sözü boşa söylenmiş değil.

Halkın çok güçlü bir fren-gaz mekanizması var; sırtını sıvazlayıp “Hadi” dediği birileri fazla ileri gitti mi, anında “van minüt” diye onu ceketinden çekiyor.

Bu tavır, bir tek parti-tek adam diktasına gitmemizi de engelliyor.

...

İlk sonuçları değerlendiren Erdoğan, bu sonuçtan ders almışa benziyordu; dileriz uzlaşmanın önemini anlamıştır.

Sırf bu bile, anayasa paketinin Meclis’e gelmesinden önce önemli derstir.

İki muhalefet partisinin toplam oyu iktidar partisine eşitlendi.

Yarından itibaren Türkiye erken seçimi konuşmaya başlar.

Erdoğan koltuğundan kalkıp “Bi daha da gitmem seçime” dese yeridir.

***

Taha Akyol-Milliyet
Seçim sonuçları ne diyor?
AKP’yi en çok kriz vurdu. Krizden ziyade, siyasi kavgaya odaklanmış olması vurdu!

2004 yerel seçimlerinde AKP’ye yüzde 70 oy veren muhafazakâr Kayseri’nin bu seçimlerde oylarını yüzde 50’ye çekmesi çok önemli bir göstergedir.

Başbakan’ın aşırı öfkeli, hırslı politik kampanyası da ekonomiyi ihmal ettiği görüntüsü yarattı ve seçmen, iktidarı ‘uyarma’ ihtiyacını duydu.
...
Türkiye’de bu seçimlerde halk “Bizi krizden kim çıkarır?” sorusunun cevabını muhalefette bulamadı!

Ana muhalefet partisi CHP, bir krizden çıkış programıyla seçimlere girmedi! Ekonomik programı uygulayacak ve kitlelerde de güven yaratacak yeni isimlerle de girmedi!
...
CHP artık bu seçimlerden bari ders alarak kültür ve hayat tarzı kavgasını bırakıp yeni yüzlerle özgürlükçü bir sosyal demokrat partiye dönüşmeli, yoksa iktidar alternatifi haline gelmesi zor gözüküyor.

MHP, Ankara’da Mansur Yavaş’ın seçimleri kaybetse de niye yüksek oy aldığını iyi düşünmeli: Bir parti için ideoloji yetmez, vatandaşta icraat ve hizmet umudu da yaratmak lazım.

Başbakan da artık öfkeli, kızgın, kavgacı tutumunu seçim meydanlarında bırakmalı, devlet adamından beklenen olgunluğu göstererek dört elle ekonomiye sarılmalıdır.

Belki bu seçimlerin en önemli sonucu, Kürt milliyetçiliğinin oy tabanının genişlemiş, ‘bölge’ görüntüsünün güçlenmiş olmasıdır ki çok ciddi bir alarmdır bu, soğukkanlılıkla düşünülmeli...

***

Fikret Bila-Milliyet
AKP’ye ilk uyarı
Yerel seçim sonuçları iktidar partisi AKP açısından ciddi bir uyarı niteliğindedir. Üç seçimden her defasında oylarını artırarak çıkan Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP ilk kez oy kaybına uğradı. Bu düşüşte ekonomik krizin etkilerinin önemli olduğunu kabul etmek gerekir. Ekonomik krizin günlük yaşama olumsuz etkileri tam yansımadan sandığa gitmek AKP oylarındaki düşüşü belli bir düzeyde durdurdu. Başbakan Erdoğan ve AKP yönetimi de bu gerçeği bildiği için IMF ile anlaşmaya ayak sürüdü, ekonomik önlemler konusunu ağırdan alması da bu gerçeği gördüğünü kanıtlıyor.

CHP’nin yeni politikası
CHP lideri Deniz Baykal, bu seçimlerde politikasını ve söylemini değiştirdi. 2002 ve 2007’de seçim propagandasını -o günlerin şartları içinde- laiklik, türban, cumhuriyetin korunması üzerine oturtan CHP, beklediği desteği alamadı. Bu kez laiklik ve türban konularını öne çıkarmayan CHP, ekonomik sorunlara, yolsuzlukla mücadeleye, başı kapalı kesimi de kazanmaya yönelik bir söylem geliştirdi ve daha başarılı oldu.

***

Sedat Ergin-Milliyet
Siyasette herkes yer çekimine tabidir
AKP, ilk kez irtifa kaybeden bir parti konumuna girmiştir. Bu, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatının en büyük zemin kaybıdır.

Bununla birlikte, AKP kolu kanadının biraz kırılmasına karşılık Türkiye’nin en güçlü aktörü olarak yoluna devam edecek, siyasi istikrar bu durumdan etkilenmeyecektir.

MHP, hem oy oranında bir artış elde etmiş, aynı zamanda pek çok belediyeyi AKP’nin elinden alarak siyaset sahnesindeki konumunu güçlendirmiştir. Benzer bir başarı, CHP açısından da geçerlidir. Ancak bu seçimden, oran olarak en yüksek artışı gerçekleştirip bu bakımdan en başarılı çıkan partinin SP olduğu açıktır. Numan Kurtulmuş’un liderliğindeki SP önemli bir ivme yakalamış, siyaset denkleminin içine yerleşmiştir. AKP artık hesaplarını kendisinin geleneksel tabanını geri almaya başlamış olan SP faktörüne göre yapmak durumundadır. Yeni dönemde SP’nin daha çok sesini duyacağımızı şimdiden tahmin edebiliriz. Keza, DTP de güneydoğuda elde ettiği tartışmasız başarıyla, bölgenin başat aktörü olduğunu hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde ortaya koymuştur.

...
Ve son ama önemli bir nokta: Bu seçimin 2007 seçiminden önemli bir farkı, askerin seçim tartışmasının tümüyle dışında kalmış olmasıdır. 27 Nisan bildirisi gibi askerden gelen müdahaleleri sandıkta her seferinde kendi lehine kazanımlara tahvil edebilen AKP, bu kez böyle bir stratejik imkândan yoksun kalmıştır. Demek ki sistemi zorlamadan, tümüyle demokrasinin çerçevesi içinde kalarak da AKP’nin geriletilebilmesi mümkün olabiliyormuş. Bırakın demokrasi işlesin... En büyük yol göstericimiz demokratik sabır olmalıdır.


Güneri Cıvaoğlu-Milliyet
Ampulün voltajı düştü


Bu seçimin galibi zaten belliydi. AKP’nin Türkiye genelinde fark yapması sürpriz olmayacaktı.

Fakat ampul daha fazla mı ışık verecekti?.. Yoksa voltajı mı düşecekti?.. Merak edilen buydu.

Sonuç; voltaj düştü, ışığı seğiriyor.

İstanbul’da nefes nefese
Küresel kriz bütün hızıyla vurmuş...

İşsizler sel gibi...

Ekonomi durmuş...

CHP parmağını oynatmasa oylarını sıçratması gerek.

Ne yazık ki, böyle bir rüzgârı dahi yelkenlerine dolduramadı.

Gene de Deniz Baykal ve CHP için satırlarımda frene basıyorum.

Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye genelinden çok daha fazlasını İstanbul’dan aldı.

Kılıçdaroğlu örneğine daha geniş açılı bakılmalı ve taze rüzgârların toplumda sağlanan güvenin, sağlam çizginin CHP’yi bir yerlere taşıyabileceği algılanmalı.

***

İsmet Berkan-Radikal
Stalingrad
Bu satırları yazarken Türkiye genelinde sandıkların yarıdan epey fazlası açılmış durumda ve Adalet ve Kalkınma Partisi ilk kez girdiği bir seçimde bir önceki seçime göre oy kaybetmiş durumda.

‘Stalingrad’ benzetmesi işte bu durumdan kaynaklanıyor. AKP’nin oy kaybedebileceğinin, yenilgiye uğratılabileceğinin en büyük delili bu sonuç.

Peki AKP kaybediyor da kim kazanıyor? Bu partinin başlıca rakibi olan Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi için tayin edici bir zaferden söz etmeye imkân yok. Evet iki partinin de oylarında ciddi artış var ama hâlâ AKP’nin düşmüş haline bile yaklaşmaktan uzaklar.

Her seçim, ister istemez pek çok ders verir bu dersleri almak isteyene. Bana soracak olursanız, bu seçimin üzerinde en çok konuşulacak olan ders konusu, AKP’nin uğradığı oy kaybıdır. Seçimi doğru okumak isteyen herkes, AKP’nin neden oy kaybına ve belediye başkanlığı kaybına uğradığını doğru tahlil etmek zorundadır.

***

Murat Yetkin-Radikal
Ve Erdoğan yenilgiyi tattı
... AK Parti, Başbakan’ın seçim kampanyasının başında öngördüğü gibi yüzde 47 ve üzeri alsaydı, Anayasa değişiklikleri konusunu rahatlıkla referanduma sunacak gücü kendisinde bulabilirdi. Şimdi onu da bulamayabilir.

Türk halkı Başbakan Erdoğan’a ona olan desteğinin kayıtsız şartsız olmadığını ve bir sonu olabileceğini acı bir şekilde hatırlatmıştır. Erdoğan’ın daha gerçekçi bir siyaset hattına çekilmesi kaçınılmaz olacaktır. Aksine davranıp, seçmenin üzerine gitmesi, gerileme eğilimini artırabilir çünkü. Türkiye dün akşamdan itibaren yeni gelişmelere gebe, ilginç bir döneme girmiş sayılmalı.

***

Tarhan Erdem-Radikal
İstikrarsızlık başlangıcı mı?

Benim ilk değerlendirmem, bu sonuçların, siyasal hayatımızdaki belirsizlikleri azaltmayacağı, artıracağıdır. Muhalefetin ilk açıklamaları bu öngörüyü desteklemektedir.

Belirsizlikler, olumlu değişimleri hızlandırabilir mi? Sonuçlar muhalefete, yollarının doğruluğuna güvenme cesaretini verebilir. Özellikle CHP’nin bu eğilimde olacağını sanıyorum.

İktidar ve muhalefet partileri sorumsuzluk içine girer, her gün gerginlik ocaklarını körüklerse, zor günlere yine döneriz.

2009 seçimleri istikrarsızlık kapısını açabileceği gibi, önyargıları bir yana bıraktırabilir!

***

Güngör Mengi-Vatan
Kendine gel!
Her seçimin bir mesajı olur. Dünkü seçimin mesajı umut ve cesaret vericidir.

Halk ülkenin sahibi olduğunu göstermiş deyim yerinde ise iktidar partisine “kendine gel” uyarısı yapmıştır!

Halk, özellikle de uyanık kentli seçmen AKP’nin yanlışlarını görmüş, kredisini kesmiştir.

Ekonomik krize müdahalesindeki gecikmesini, işsizlik karşısındaki duyarsızlığını, Deniz Feneri rezaleti ile öteki yolsuzluklar karşısındaki pişkin tutumunu ve özellikle de liderinin kibirli ve despot gidişini cezalandırmıştır.

Bu noktada ciddi bir iktidar alternatifi olmaktan uzaklaştığı görülen CHP’nin rolüne de dikkat çekmek gerekiyor.

CHP’nin değişime açık bir sol parti olma umudu azaldıkça AKP’nin kendini düzeltme mecburiyeti de hafifliyor.

CHP’ye yeni bir genel başkan ve yeni bir anlayış getirecek olursa bu, dünkü seçimin en büyük kazancı olur!


Ruşen Çakır-Vatan
Bir dönem sona erdi

İlk verilere baktığımızda bir dizi önemli siyasi sonuç çıkarabiliriz. Bazılarını hızla sıralamaya çalışayım:
1) Sanıldığı gibi seçmen yerel seçimleri hiç de genel seçimler olarak algılamamış. Birçok ilde adayların partilerin çok önüne çıkması bunun açık bir kanıtı.
2) AKP Lideri Erdoğan, aday belirlemede ne kadar yanlış yaptığını herhalde dün gece anlamıştır.
3) DTP’nin Diyarbakır ve Batman’ı korurken aldığı sonuçlar ve Van, Siirt gibi önemli illeri alacak gözükmesi, Güneydoğu’da “kimlik politikası”na karşı “hizmet politikası”nın yürümediğini ve iktidar partisinin Kürt politikasının çöktüğünü bize net olarak gösterdi.
4) Bu seçimin en büyük galibi sanırım MHP oldu.
5) CHP de İstanbul’da şaşırtıcı çıkışına ek olarak, Trabzon dışında, elindeki belediyeleri oyunu artırarak korudu ve artı olarak Tekirdağ, Zonguldak, Sinop, Antalya ve Giresun’u da kazanmak üzereydi. Kılıçdaroğlu seçilse de seçilmese de önümüzdeki dönemde hem CHP’nin, hem de tüm Türkiye’nin gündemini belirleyecektir.
6) AKP’nin mağlubiyetinin farklı okumaları olacaktır.
...
29 Mart yerel seçimleri, 2002 Kasım ayından beri yaşanan bir dönemin artık sona erdiğini ilan etmiştir. Bundan sonra neler olacağını kestirebilmek şimdilik pek güç.

Hikmet Çetinkaya-Cumhuriyet
Sonuçlara Bakınca...
AKP’liler 29 Mart seçimlerinden ders çıkarırlar mı?

Hiç sanmıyorum!

AKP’de düşüş başlamıştır.

AKP’liler kendilerini CHP ve MHP ile kıyaslamasınlar...

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Aziz Kocaoğlu’nun, Murat Karayalçın’ın aldıkları oy kendi becerilerinden kaynaklanıyor.

CHP kurmayları oturup düşünmeli, Şişli’de Mustafa Sarıgül’ün, ,İstanbul’da Kılıçdaroğlu’nun aldığı oy oranına bakmalıdır...

Demek istediğim şu: Belediye başkanlığı seçimleri başka, il genel seçimleri başka.

AKP başarılı mı başarısız mı?

Fotoğrafa bakınca elbet başarılı...

Bunun tek nedeni CHP ve MHP’dir!

İki parti başarısızdır... O yüzden AKP başarılı gibi görünmektedir.

Sayfa Yükleniyor...