Yazıcı: Irak'ın davranışı tahrik edici

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın uçağına iniş izni vermeyen Irak yönetimini eleştirerek, "Sorunlara diyalog ortamı oluşturarak çözüm aramaları gerekir. Dünkü eylemi çok anlamsız ve tahrik edici buluyorum, inşallah tekrarlamazlar" diye konuştu.

Yazıcı: Irak'ın davranışı tahrik edici

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Irak Merkezi Yönetimi'nin Enerji Bakanı Taner Yıldız'ı taşıyan uçağa Erbil'e iniş izni vermemesini değerlendirdi.

NTV'nin sorularını yanıtlayan Bakan Hayati Yazıcı, "Irak Merkezi Yönetimi'nin dünyayı daha geniş perspektifle değerlendirmeleri gerekiyor. 'nin konumunu, önemini, bölgedeki etkinliğini, gücünü, iyi takdir etmeleri gerekiyor. Bu tür fiili durumlarla 'yi karşı karşıya bırakmadan, diyalog ortamı oluşturarak, varsa sorunlara çözüm aramaları gerekir. O nedenle dünkü eylemi çok anlamsız ve tahrik edici buluyorum, inşallah tekrarlamazlar" diye konuştu.

Yazıcı'nın Suriye sınır kapılarının durumu, sınıra yerleştirilecek Patriotlar, BDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve Irak'la ilişkilerle ilgili sorulara yanıtları şöyle:

Şu anda Suriye’ye sınırı olan kapıların durumunu sormak istiyorum. Cilvegözü, Yayladağı, Akçakale bunların durumları nedir? Bu kapılar kullanılarak yapılan ticaret şu anda sıfır noktasında bununla ilgili neler öngörüyorsunuz?

Suriye’de özellikle kamu düzeninin sarsılmasından bu yana ticaretimizde bir düşüş var. Suriye ile aramızda 910 kilometre gibi uzun bir sınırımız var. Bu sınır üzerinde 8 dolayında sınır kapımız vardı. Bunlar hukuken açık ama fiilen birçoğu devre dışı. Kasım ayı itibariyle daha çoğunluğu Cilvegözü Gümrük Kapısı olmak üzere ticari aktivitemizin boyutu 40 milyon TL düzeyinde. Cilvegözü Gümrük Kapımızda Suriye’nin gümrük kapısı arasında 3 kilometrelik bir ara bölge var. Bunun yaklaşık bir kilometresi Suriye, geriye kalanı Türkiye toprakları. O ara bölgede yardım amaçlı veya ticari amaçlı ürünlerin aktarması oluyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve Türkiye plakalı araçların Suriye topraklarına ilişkin gümrük hizmeti vermiyoruz. Güvenlik sorunu var o yüzden vermiyoruz. Suriyeli tüccarlarla Türk tüccarlar arasında bir alışveriş olması dolayısıyla o ara bölgede bir aktarma yapılıyor. Bu şekilde gerçekleşen ticaretin boyutu da toplam olarak 460-470 milyon TL civarında bir ihracatımız var. 70-80 tutarında da bir ithalat durumu söz konusu. Ama günlük yaşamı sürdürme anlamında hayırsever kuruluşların yapılan yardımlarının o bölgede aktarımı söz konusu. Suriye’den gelenlere imkan veriyoruz Suriye plakalı araçların Türkiye'ye girdikten sonra buradan ürün alıp götürmelerine izin veriyoruz. Suriye’de bugün yaşanan durumun çok sürmeyeceği temennimiz kısa zamanda biteceği ve bittiğinde Suriye halkıyla ilişkimizin eski boyutunu da aşarak devam etmesi noktasında ilişki bu çerçevede devam ediyor. Resmi makamlar arasında bir iletişim bir ilişki yok ama halklar arasında bir iletişim ve ilişki devam ediyor.

İlerleyen dönemde göçler çok daha fazla olursa, sayı daha da artarsa kapıların kapanma olasılığı nedir?

Önlenemez bir güvenlik sorunu doğmadıkça bizim kapıları kapamamız diye bir durum söz konusu olamaz. Ama Türkiye'nin de hazmetme kapasitesi var imkanlarımızı zaten Türkiye'ye sığınmış vatandaşların günlük yaşamlarını sürdürebilmesine tahsis etmiş bulunuyoruz. Bunun da parasal boyutu 400 milyonu aşmış durumda belki 500’e varmıştır. Sayısal olarak 130 bin mülteci ile karşı karşıyayız. Temennimiz Suriye’deki bu olayların en kısa zamanda son bulması Suriye halkı da yeniden egemenliğini tayin edecek ortama kavuşsun.

NATO'nun Patriot füzesi onaylandı sınıra yerleştirilecek. Siz kimyasal silah konusunda bir tehdit görüyor musunuz?

Tehdit dediğiniz şey vuku bulduktan sonra sizin ona alacağınız önlemin bir önemi kalmaz. Tedbir o vaka olmadan önce durumunuzu hazır hale getirmektir. Patriot füzeleri savunma amaçlıdır. Her türlü olasılığa karşı kendi savunması çerçevesinde sürdürmek için gerekli çalışmaları yapıyor. Biz Suriye’ye kesinlikle oradan bizim güvenliğimizi telafi edilemez şekilde zedeleyecek bir durum olmadıkça bir eylemimiz söz konusu olmaz. O bölgede yaşayan vatandaşımızın can ve mal güvenliğini koruma amaçlıdır.

Kimyasal silah sizce kullanır mı Esad rejimi?

Bu konuda bir şey söylersek tamamen yorum olur. Birkaç gün önce ziyarete gelen sayın Putin orada kimyasal silah olmadığını ifade ettiler. Bunun ötesinde ben Suriye’nin böyle bir çılgınlık içine gireceği kanısında değilim. Kontrolü tamamen kaybeder orada kontrolsüz bir grubun eline bu imkanlar geçer onlarda çılgınca bir şeye girerlerse o ayrı bir konu. Ama Türkiye'ye yönelik bir tavır bir fiil içeren aşamaya getirecekleri kanısında değilim. Bu çılgınlığın telafi edilemez boyutu demektir.

Sayın Putin garanti verdi mi kesimlikle yoktur diye?

Toplantı da ben yoktum tabi ama sayın Putin buradan dönerken Suriye ile ilgili kafasında oluşan algıda bir takım soru işaretleri doğmuş diye düşünüyorum.

Başbakan dün yaptığı açıklamalarda BDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması için sert mesajlar vardı. Ancak AK Parti’de Galip Ensarioğlu gibi Ziver Özdemir gibi isimler dokunulmazlığın kaldırılmasına karşı çıktı. Bu konuda AK Parti’de bir çatlak mı oluşuyor?

Karşı çıktığını nereden duydunuz bilemiyorum. Dünkü görüşmede arkadaşlarımız çok özgürce görüşlerini ifade ettiler. Başbakan’ımızda herkesi büyük bir titizlikle dinledi. Bu çok doğal bir şeydir. Parti içi çok seslilik, istişare budur. Partilerin tüzel kişilik yapıları için çoğulculuğu bu tür ortamlarda sağlarsınız. Dokunulmazlıkla alakalı bildiğim kadarıyla grupların karar alma yetkisi yok. Dolayısıyla orada ağırlıklı görüş hangi yöndeyse azınlıkta kalanlar ona uyar orada da çoğulculuk biter parti içi disiplin başlar. Öte yandan BDP’lilerin aslında BDP’li demeyelim o fotoğrafta yer alan BDP’liler yoksa tüm hepsinin dokunulmazlığı kaldırılsın diye bir şey yok. O konunun diğer dokunulmazlık dosyalarından ayrılması lazım bana göre. O görüntü bir takım milletvekilleri sırtında silah öldürmek için yola çıkmış insanlarla teröristlerle hem sarmaş dolaş oluyor hem de gözlerine baktığınız zaman pırıltı onların hareketlerini destekleyen sinerji edinmiş görüntü veriyor. Bu görüntüler keşke kamuoyuna yansıtılmasaydı. Ben bütün bunların basın ortamında yapılıyor olmasının bir proje olduğu kanısındayım. Kurgulanmış bir senaryo bunlar. Terör örgütlerinin çalışmaları çok farklıdır militanlar yetiştirir, onların eline silah verir, hedef gösterir, öldür emri verir, öldürtür. Terör örgütü çok güçlü olduğunu kendisini önlemekle görevli mücadele ettiği saha içinde kamu gücünün kendine yönelik eylem icra edemeyeceği kanaatini ulaştırmak için propaganda yapar. Dolayısıyla bu propagandaya yönelik bir duruştur. Dokunulmazlık dosyalarının çoğunluğu ilgili kişilerin milletvekili seçilmeden önce işledikleri iddia edilen fiillerle ilgilidir. Bunlar ise milletvekili olduktan sonra icra ettikleri bir fiil var. Siz parlamentoya geliyorsunuz o milletin vekilisiniz vatanın bütünlüğü esastır anayasaya yemin ediyorsunuz sonra da o birliği bütünlüğü ortadan kaldırmaya yönelik ki temel hak ve özgürlüklerin en temeli olan bireyin yaşama hakkını ortadan kaldırmaya yönelik eylem icra edenlerle o eylemleri icra etmek üzere silahlanıp dolaşanlarla sarılıyorsunuz. Peki Türkiye toplumu böyle bir fotoğrafı böyle bir duruşu hazmetsin mi? Sonuçta Meclis karar verecek buna kaldırılır yargılanırlar. Dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra milletvekilleri devam eder. Bunlarla ilgili kavuşturma veya soruşturma sonucunda savcı iddianame de düzenleyebilir, takipsizlik kararı da verebilir. İddianame düzenlenirse mahkum edilebileceği gibi beraatlarına da karar verilebilir. Dolayısıyla serin kanlı bir biçimde bu işi izlemek lazım. Aksi taktirde bu görüntüyü verenler ve daha sonra o görüntüyle ilgili değerlendirme yapanlar var. Keşke o görüntülerde yer alan milletvekilleri daha sonraki değerlendirmelerinde o görüntünün hiç doğru olmadığını belirterek kamuoyundan özür anlamına gelecek sözcükler kullansaydılar. O da yoksa Türkiye kamuoyu bu konuyu gündem yapıp değerlendirmesi gerekiyor.

Dokunulmazlıklarının kaldırılması durumunda Meclis’e gelmeme gibi bir seçenek ortaya koyabileceklerini dile getirdiler. Böyle bir durumda sizce ne olur?

Şu anda Meclis'e gelmiş mi oluyorlar? Meclis’e gelip toplantılara gelmiş olmalarına rağmen bir taraftan da arazide gidip bizim vatandaşımızın can güvenliğini ortadan kaldırmak üzere silahlı kişilerle kucaklaşıyorsa bunu nasıl izah edeceğiz. Bizim temennimiz öyle bir pozisyona inşallah girmezler onlar da ders alırlar. Bu bizim özlediğimiz bir şey değil. “Ne güzel oldu gırtlaklarına basalım şimdi” görüşünde değiliz. Mevzuat var olduğu sürece onun uygulanmasıdır. Uygulamıyorsanız, orada hukuksal güvenlik yok demektir. Hukuksal güvenlik demek herkesin işlediği filler alakalı hangi yaptırımla karşılaşacağını biliyor olması ve o konuda da hiçbir şüphenin var olmaması. Yeri geldiğinde bu olay kamu, devlet, hükümet hazmetti uygulamadı bir başka olay vuku bulduğunda uygular mı uygulamaz mı?

Bundan sonraki terörle mücadele de Türkiye nasıl bir yol izleyecek ya da izlemeli? İmralı ile görüşmeler devam edecek mi? Yeni açılımlar olacak mı?

Onu o konuda görevli arkadaşlarımız ifade ettiler. Terörle mücadeleyi de ayrı tutmak lazım. Terörle mücadele onu silahtan arındırıncaya kadar devam etmesi gerekiyor. Adam eline silahı almış size yöneltmişse vatandaşa yöneltmişse sizin bununla bir şey konuşmanızın bir değeri olabilir mi? Silahlar bırakıldıktan sonra her şey oturulur konuşulur. Ama hiçbir devlet silah gölgesine görüşme yapmaz.

Bağdat’la gerginlik nereye doğru gidiyor?

Amacımız bunun sürdürülmemesi, kısa zamanda telafi edilmesi yönünde. Irak Merkezi Yönetimi dünyayı daha geniş perspektifle değerlendirmeleri gerekiyor. Türkiye'nin konumunu, önemini, bölgedeki etkinliğini, gücünü, iyi takdir etmeleri gerekiyor. Bu tür fiili durumlarla Türkiye'yi karşı karşıya bırakmadan, diyalog ortamı oluşturarak, varsa sorunlara çözüm aramaları gerekir diye düşünüyorum. O nedenle dünkü eylemi çok anlamsız ve tahrik edici buluyorum, inşallah tekrarlamazlar. Bakan arkadaşımız da gayet güzel ifade etti gelsinler burada yemek yiyelim ya da orada çorba içelim konuşalım dediler.

Sayfa Yükleniyor...