McQueen'in bilinmeyen 10 gerçeği

Steve McQueen hakkındaki 10 bilinmeyen gerçek

Haberler 04.05.2010 - 13:45

  • 1

    Hayatın Uçlarında Yaşamak

    Steve McQueen'i en iyi tanıyan yakınlarından biri olan Michael Munn, "Steve McQueen: Living On The Edge" (Steve McQueen: Hayatın Uçlarında Yaşamak) adlı kitabında aktörün bilinmeyen yönlerini yazdı. Ancak yazılanlar arasında McQueen hayranlarını üzecek açıklamalar da bulunuyor ve aktör hayatta olmadığından bunlara yanıt veremiyor.
  • 2

    Çocukken hırsızlık yaptı

    Indianapolis'de hayat kadını annesiyle birlikte zor koşullarda yaşarken, evlerden yiyecek ve para çalıyordu. Arabaların çantalarını çalıp satıyordu. Sonra küçük dolandırıcılıklar yapan bir çetenin üyesi oldu.
  • 3

    Seks karşılığında pasta

    McQueen 13 yaşındayken çete arkadaşları onu 15 yaşındaki Matilda'nın yanına götürdü. Munn'un yazdıklarına göre aktör yaşadıklarını şöyle anlattı: "Ona para vermezdin, ödemeleri pasta ile yapardın. Gittikçe kilo alıyordu dolayısıyla göğüsleri de büyüyordu. Aramızda para topladık ve büyük bir dondurmalı pasta aldık. O da hepimizle ilişkiye gireceğini söyledi. Matilda'yla ilk ben beraber oldum. Eski bir depodaydık. Hiç soyunmadı... Daha sonra ona çok kek götürdüm."
  • 4

    Berduşlar kampında

    13 yaşında evden kaçtı ve berduşlarla yaşamaya başladı... "Birbilerini kolluyorlardı. Beni iyi karşıladılar, yiyecek ve su verdiler. Bana polislerin gelip onları içeri tıkdığını, çıktıklarında da hep kampa geri döndüklerini söylediler. Bazen eğlencesine bazen de vasıta olarak yük trenleriyle gezerler, bir yerde çok kalmazlardı. Birçoğu evini veya işini kaybetmişti ve bu şekilde yaşamaya alışmışlardı. Ben de berduş olabilirdim ama benim hayallerim vardı." Humphrey Bogart veya James Cagney gibi olma hayalleri kuran sanatçı, "Ben de onlarla biraz yaşadım ve yoluma devam ettim" diyor.
  • 5

    Hücre cezası yedi

    Sorunlu gençlerin eğitildiği Chino'da bulunan California Junior Boys Republic tesislerinde kaldığı 14 ay müddetinde beş kere kaçmaya teşebbüs etti ve her seferinde de hücre cezası yedi... "Karanlıkta yalnızdım ve korkuyordum. Gece sabaha kadar uyuyamaz, öyle uzanır kalırdım. Yerde eski bir döşek vardı, yatak filan yoktu. Diğer çocukların seslerini duyuyordum. Bazıları alçak sesle konuşuyor, bazıları ağlıyordu. Bazıları bana 'sen niye burdasın' diye fısıldardı ama benimle konuştuklarından emin olmadığım için cevap vermezdim. Sadece uzanır ve aldığım lahana kokusunu koklardım. Bu anılarımı 'The Great Escape' filmindeki soğutucunun içinde kaldığım sahnelerde kullandım."
  • 6

    Silahsız bir soyguncuydu

    Chino'dan ayrıldıktan sonra bir benzin istasyonuna 'silahlı' soygun teşebbüsünde bulundu ancak aslında silahı yoktu. "Depoyu doldurdum, kasada elimi ceketimin cebine soktum, sanki bir tabancam varmış gibi davrandım. Kasiyere bütün parayı vermesini söyledim. Ağzındaki sigarayı tükürdü ve pompalısına uzandı. Hayatımda o kadar hızlı koşmamıştım. Kapıyı çarpıp çıktığımda silahın sesini duydum. Arabaya atladım ve uzaklaştım." (McQueen ve Natalie Wood 1963 yapımı 'Love With The Proper Stranger'da) setinde...)
  • 7

    Gerçek bir kahramandı

    Donanma ordusundayken ergen bir kızı tecavüzden kurtardı. "Kızı taciz eden çocukları gördüm. Üç kişilerdi. Arka sokakta kızı sürüklemeye başladılar. Üzerimde küçük bir tabanca vardı, silah taşımamız yasaktı ama bazen ben yanıma alırdım. Onları takip ettim. Biri üzerine çıktı. O anda parladım, tabancamı çıkararak kızı rahat bırakmalarını söyledim. Beni tabancayla gördükleri anda dehşete düştüler ve canlarına kıymamam için ağlamaya başladılar. Korkaklar gerçekten ağladı! Onları oracıkta vurmak istedim. Vurabilirdim de ama koşmalarını ve hiç durmamalarını söyledim. Kız hâlâ yerdeydi ve ağlıyordu. Silahımı bıraktım, ona zarar vermeyeceğimi anlaması için ellerimi havaya kaldırdım. ona, 'Ağlama artık tamam mı, gittiler bak. İyi misin?' gibi şeyler söyledim. Ağlayan bir kıza ne yapabileceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. 14-15 yaşlarındaydı. Evine götürdüm. Bana, 'Eğer bir ağabeyim olsaydı sana benzemesini çok isterdim' dedi, ben de espri yaparak 'Bana benzemesini hiç istemezsin, biraz vahşiyimdir' diye karşılık verdim. 'Senin gibi bir ağabeyle kendimi güvende hissederdim' dedi."
  • 8

    Çete şoförü

    Askerden ayrıldıktan sonra 3 kişilik bir soygun çetesinin şoförlüğünü yaptı. Bir dükkanı soyup kaçarken çete elemanlarından biri dükkancı tarafından vurulmuştu. "Atardamara isabet aldığı için kan fışkırıyordu. Adam annesini çağırarak ağlıyordu. Paniklemiştim. 'Onu doktora götürmeliyiz' diyordum. Diğer elemandan 'Sadece sür' talimatını aldım. 'Öleceğim Tanrım, n'olur ölmeme izin verme' diye bağıran arkadaşımızdan bir süre sonra ses çıkmamaya başladı. Ben ise sürmeye devam ettim. Bu düşündüğüm ve kafamda şekillendirdiğim şey değildi." Çete dağıldıktan sonra McQueen de çeteciliğe noktayı koydu.(McQueen ve Ali MacGraw 1972 yapımı 'The Getaway' filminde)
  • 9

    Kadın satıcılığına da bulaştı

    Lindy isimli bir hayat kadınının patronu hapse girdikten sonra onun yerine geçti. McQueen yasal olmayan yollardan silah satışı da yaptı. "Silahlar ve Lindy: Kolay para kazandığımı düşünüyordum. Üstelik vergisiz. Yani demek istediğim, insanların bunu niye yaptığını görüyor musunuz? Ancak sonu hiç iyi bitmez." Kadın işini başka bir patrondan tehditler alınca bıraktı. Silah işini bırakmasına da gangster bir arkadaşının sözleri neden oldu: "Sen bu işe hiç uygun değilsin. Film yıldızı olmak istiyorsun. Öyleyse git ve ol. Filmlerde bizim gibileri oyna. Mükemmel iş çıkarırsın."(McQueen 1972 yapımı 'Junior Bonner' filminde)
  • 10

    Yul Brynner'la barıştı

    'The Magnificent Seven' filmini çektikleri sırada Yul Brynner'den nefret ediyordu. Bu kan davası basına bile yansımıştı. Ancak 20 yıl sonra, Brynner kanser yüzünden ölüm döşeğindeyken onu aradı ve, "Yul sana teşekkür etmek istiyorum" dedi... "Ben ne yaptım ki" karşılığını alınca, "The Magnificent Seven'de seninle oynamama izin verdin, bana tekmeyi basabilirdin" dedi. Brynner ise "Ben kralım, sen asi prens... Bir o kadar da tehlikeli!"
  • 11

    Ölümünü tahmin etti

    Yaşlanmayacağına hatta tahmin edilenden daha erken öleceğine ikna olmuştu. "50 yaşımda ölmüş olurum" diyordu. Çok sık yaptığı bir tahmindi bu, ancak ailesinin de aynı yaşlarda öldüğü gerçeğiyle bir alakası yoktu. McQueen 1980'de 50 yaşındayken kanserden hayatını kaybetti.(1979'da, ölümünden çok kısa süre önce)
Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır

NTV’de canlı olarak yayınlanan tüm programlar ile ilgili bilgiler, program bölümleri ve programlarla ilgili haberler NTV Ekranı’nda. Günlük NTV yayın akışı ve program saatlerini de NTV Ekranı kategorisinden saat bazında görebilirsiniz. %100 Futbol ile son dakika spor haberlerini, Gündem Masası ile gündem haberleri ile ilgili değerlendirmeleri NTV Ekranı’nda.

Mobil Uygulamalarımız