Amerika’nın önemli gazetelerinden New York Times, kültür-sanat ekinde geçtiğimiz hafta sonu 'Dünyadaki Pencereler' adlı bir yazı dizisi başlattı. Bu özel çalışmanın ilk konuğu ise Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk oldu.
İstanbul’daki evinden görünen Boğaz manzarasını gazete için kaleme alan Pamuk’un yazısı 'Turkish Delight' altbaşlığı ile yayımlandı.
Ünlü İtalyan ressam Matteo Pericoli de Orhan Pamuk’un anlattıklarından yola çıkarak ünlü yazarın evini ve İstanbul’u resmetti. Pamuk evinin manzarası ile ilgili olarak şunları söyledi:
MUHTEŞEM BİR MANZARA KARŞISINDA...
“Yazdığım zamanların çoğu bir sonraki cümleyi düşünerek geçiyor. Kafam meşgul olduğunda gözlerim sayfadan ve kalemden uzaklaşıyor. 15 yıldır İstanbul’umu bu pencereden görünen manzarayla izliyorum. Sol tarafta Asya, ortada Boğaz ve Marmara Denizi, 58 yıldır gittiğim adalar. Sağda ise dört yüzyıl boyunca Osmanlı hanedanına evsahipliği yapan eski kent. Gelen konuklarım sık sık ‘böyle muhteşem bir manzara karşısında dikkatin dağılmıyor mu’ diye soruyor, onlara ‘hayır’ diyorum. Ama biliyorum ki, bir yanım devamlı bu eşsiz manzarayla meşgul; ağaçlarla, martılarla... İşte o zaman anlıyorum ki hayat her zaman ilginç ve sürekli yazmak için bir mücadele var: Bir yazarı yazmaya iten, bir okuyucuyu okumaya sürükleyen...”
İstanbul’daki evinden görünen Boğaz manzarasını gazete için kaleme alan Pamuk’un yazısı 'Turkish Delight' altbaşlığı ile yayımlandı.
Ünlü İtalyan ressam Matteo Pericoli de Orhan Pamuk’un anlattıklarından yola çıkarak ünlü yazarın evini ve İstanbul’u resmetti. Pamuk evinin manzarası ile ilgili olarak şunları söyledi:
MUHTEŞEM BİR MANZARA KARŞISINDA...
“Yazdığım zamanların çoğu bir sonraki cümleyi düşünerek geçiyor. Kafam meşgul olduğunda gözlerim sayfadan ve kalemden uzaklaşıyor. 15 yıldır İstanbul’umu bu pencereden görünen manzarayla izliyorum. Sol tarafta Asya, ortada Boğaz ve Marmara Denizi, 58 yıldır gittiğim adalar. Sağda ise dört yüzyıl boyunca Osmanlı hanedanına evsahipliği yapan eski kent. Gelen konuklarım sık sık ‘böyle muhteşem bir manzara karşısında dikkatin dağılmıyor mu’ diye soruyor, onlara ‘hayır’ diyorum. Ama biliyorum ki, bir yanım devamlı bu eşsiz manzarayla meşgul; ağaçlarla, martılarla... İşte o zaman anlıyorum ki hayat her zaman ilginç ve sürekli yazmak için bir mücadele var: Bir yazarı yazmaya iten, bir okuyucuyu okumaya sürükleyen...”