Odatv davasında tahliye olan 4 gazeteciden ikisinin özelliği, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'la aynı koğuşta kalıyor olmaları.
Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliyelerinin gölgesinde Silivri'den ayrılan Coşkun Musluk ve Muhammet Sait Çakır, Akşam gazetesine açıklamalarda bulundular.
Coşkun Musluk, Mustafa Balbay'la, Muhammet Sait Çakır da Tuncay Özkan'la geçen 10 günü anlattı.
"BİR TARAFIM BALBAY'LA KALDI"
Coşkun Musluk: Biz çıktık ama ruhumuz cezaevinde kaldı. Tahliye kararlarına şaşırdım. Bir tarafım Balbay'la kaldı.
Balbay çok güçlü ve hayata olumlu bakan bir insan. Ama cezaevi koşullarında tek başına olmak çok zor bir durum. Tecritte olan bir insan gördüğünde kendisini konuşmaya aç hissediyor. Balbay'ın koğuşuna ilk gittiğimde çok sevindi.
Mustafa Balbay tahliyeme çok sevindi. Kendisiyle benzer yönlerimiz olduğu için kısa sürede dostluğumuzu ilerlettik. İlk buluştuğumuzda 3 saat boyunca cezaevi koşullarından, akrabalarımıza ve davanın geleceğine kadar her şeyi konuştuk. Balbay, her gün 1 saat koşuyor. Yemek, temizlik gibi olağan işlerden sonra okuyor, yazıyor.
Bizim tecritteki Balbay ve Özkan'ın yanına gitmemizi cezalandırma olarak görmedim. Oraya konulduğumda 'herhalde 1 yıl daha buruda kalırım. 5-6 ay daha Balbay'ın yalnızlığını giderebilirsem eğer mutlu olurum' diye düşündüm. Tahliye olmasaydım bir kişi daha talep edecektik. Hatta Balbay koğuşa gitmek için talepte bulunacaktı.
Ben tahliye olunca kendi yanına birini isteyecek. Tahliye olmama çok sevindi. İçeride en çok Ankara'yı ve dost sohbetlerini ve evinin çevresinde yürümeyi özlemiş. Bir kırgınlığı yok ama adalet duygusu zedelenmiş.
"MEZARDA YALNIZLIĞI PAYLAŞIYORDUK"
Muhammet Sait Çakır: Sadece konuştuk. Orayı bir mezarlık gibi düşünün, biz canlı canlı mezarda yalnızlığı paylaşıyorduk.
Tahliye kararını öğrendiğimizde şaşırdık. Bana kahve yaptı. Ben ağladım, o güldü, öyle ayrıldık.
İlk günden itibaren 3 gün aralıksız sohbet ettik. O kadar konuşmaya susamıştı ki kızından, çalışmalarından iş dünyasından bahsetti. Tecrit koğuşu 4 kapı, 4 kilit tanımına uygun bir yer.
Özkan ve Balbay tek başlarına böyle bir yerde yaşıyorlar. Benim gitmemle birlikte kapılardaki kilitler açıldı. 4 odalı bir yerdi.
Biz bir odayı ortak alan olarak kullanıyorduk. 4 yıldır tutuklu ama halen bunun gerçekliğine inanmak istemiyor. Kötü bir kabus olduğuna ve uyanınca biteceğine inanıyor. Ama 'yılgınlık yok, direnç var' diyor. Bu süreçten güçlenerek çıkacağını düşünüyor. Bol bol yazıyor. İki kitabı çıkacak.
CHP'den milletvekili adayı yapılmamasını bir tercih olarak görüyordu. Ben tecrit koğuşuna gidince önce gerildim. Ama Tuncay beyle konuşunca bu gerginliğim geçti. Bir demir ve beton var. Siz demir ve betondan daha güçlü olmak zorundasınız.
Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliyelerinin gölgesinde Silivri'den ayrılan Coşkun Musluk ve Muhammet Sait Çakır, Akşam gazetesine açıklamalarda bulundular.
Coşkun Musluk, Mustafa Balbay'la, Muhammet Sait Çakır da Tuncay Özkan'la geçen 10 günü anlattı.
"BİR TARAFIM BALBAY'LA KALDI"
Coşkun Musluk: Biz çıktık ama ruhumuz cezaevinde kaldı. Tahliye kararlarına şaşırdım. Bir tarafım Balbay'la kaldı.
Balbay çok güçlü ve hayata olumlu bakan bir insan. Ama cezaevi koşullarında tek başına olmak çok zor bir durum. Tecritte olan bir insan gördüğünde kendisini konuşmaya aç hissediyor. Balbay'ın koğuşuna ilk gittiğimde çok sevindi.
Mustafa Balbay tahliyeme çok sevindi. Kendisiyle benzer yönlerimiz olduğu için kısa sürede dostluğumuzu ilerlettik. İlk buluştuğumuzda 3 saat boyunca cezaevi koşullarından, akrabalarımıza ve davanın geleceğine kadar her şeyi konuştuk. Balbay, her gün 1 saat koşuyor. Yemek, temizlik gibi olağan işlerden sonra okuyor, yazıyor.
Bizim tecritteki Balbay ve Özkan'ın yanına gitmemizi cezalandırma olarak görmedim. Oraya konulduğumda 'herhalde 1 yıl daha buruda kalırım. 5-6 ay daha Balbay'ın yalnızlığını giderebilirsem eğer mutlu olurum' diye düşündüm. Tahliye olmasaydım bir kişi daha talep edecektik. Hatta Balbay koğuşa gitmek için talepte bulunacaktı.
Ben tahliye olunca kendi yanına birini isteyecek. Tahliye olmama çok sevindi. İçeride en çok Ankara'yı ve dost sohbetlerini ve evinin çevresinde yürümeyi özlemiş. Bir kırgınlığı yok ama adalet duygusu zedelenmiş.
"MEZARDA YALNIZLIĞI PAYLAŞIYORDUK"
Muhammet Sait Çakır: Sadece konuştuk. Orayı bir mezarlık gibi düşünün, biz canlı canlı mezarda yalnızlığı paylaşıyorduk.
Tahliye kararını öğrendiğimizde şaşırdık. Bana kahve yaptı. Ben ağladım, o güldü, öyle ayrıldık.
İlk günden itibaren 3 gün aralıksız sohbet ettik. O kadar konuşmaya susamıştı ki kızından, çalışmalarından iş dünyasından bahsetti. Tecrit koğuşu 4 kapı, 4 kilit tanımına uygun bir yer.
Özkan ve Balbay tek başlarına böyle bir yerde yaşıyorlar. Benim gitmemle birlikte kapılardaki kilitler açıldı. 4 odalı bir yerdi.
Biz bir odayı ortak alan olarak kullanıyorduk. 4 yıldır tutuklu ama halen bunun gerçekliğine inanmak istemiyor. Kötü bir kabus olduğuna ve uyanınca biteceğine inanıyor. Ama 'yılgınlık yok, direnç var' diyor. Bu süreçten güçlenerek çıkacağını düşünüyor. Bol bol yazıyor. İki kitabı çıkacak.
CHP'den milletvekili adayı yapılmamasını bir tercih olarak görüyordu. Ben tecrit koğuşuna gidince önce gerildim. Ama Tuncay beyle konuşunca bu gerginliğim geçti. Bir demir ve beton var. Siz demir ve betondan daha güçlü olmak zorundasınız.