ABD’de yayın yapan The Washington Post gazetesinin bugünkü başyazısında, “Türkiye'nin, otoriterlikten çıkmakta olan Arap ülkeleri için model olarak gösterildiği bir zamanda, Müslüman dünyasının öncü demokrasisi olma iddiasının tehlikede olduğu" görüşü dile getirildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, konuyla ilgili olarak, "Olup bitenleri takip ettiğimde intibam şu ki; kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye'nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir" şeklindeki sözlerine işaret edilen yazıda, "Cumhurbaşkanı'nın kamuoyu önünde kaygısını dile getirmesi, Türkiye'nin, yurt içi ve yurt dışındaki eleştiricilerin tarif ettiği otoriter rejim haline gelmekten hala uzak olduğunu gösteriyor. Ancak yine de yanlış yöne ilerlediği açık" ifadesi kullanıldı.
"Son tutuklamaların, liberal demokratik değerlere saldırının iyi bir örneği olduğu" iddia edilen yazıda, "bazı generallerin, hakimlerin ve kesimlerin AK Parti'yi demokratik olmayan yollarla iktidardan indirmeyi umduğunun şüphe götürmediği, ancak Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların da 'boylarını aştığına' dair bolca işaretin olduğu" öne sürüldü.
Yazıda şu görüşlere yer verildi:
"Savcıların sunduğu kanıtların çoğu inandırıcı değil, hatta uydurma. Gazeteciler davadaki zayıflıklara işaret ettikleri ya da çalışma arkadaşlarının tutuklanmasını protesto ettikleri zaman, soruşturmacılar bunu, onların da sözde (AK Parti'yi devirme) planına katıldıklarının kanıtı olarak görüyor. Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşması iyi bir şey. Ama gerçek güç, medya baskınından rahatsız olmuş gibi görünmeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan."
Yazıda, "Erdoğan'ın, gazetecilerin gözaltına alınmasını sorgulayan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone'yi 'Türkiye'yi tanımayan acemi büyükelçi' diye eleştirdiğine" dikkat çekilerek, "bunun yanlış bir niteleme olduğu ve Ricciardone'ye haklı olarak destek çıkan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, geçen hafta 'Obama yönetiminin Türkiye'deki gidişata dair kaygılarını' yinelediği" belirtildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, konuyla ilgili olarak, "Olup bitenleri takip ettiğimde intibam şu ki; kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye'nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir" şeklindeki sözlerine işaret edilen yazıda, "Cumhurbaşkanı'nın kamuoyu önünde kaygısını dile getirmesi, Türkiye'nin, yurt içi ve yurt dışındaki eleştiricilerin tarif ettiği otoriter rejim haline gelmekten hala uzak olduğunu gösteriyor. Ancak yine de yanlış yöne ilerlediği açık" ifadesi kullanıldı.
"Son tutuklamaların, liberal demokratik değerlere saldırının iyi bir örneği olduğu" iddia edilen yazıda, "bazı generallerin, hakimlerin ve kesimlerin AK Parti'yi demokratik olmayan yollarla iktidardan indirmeyi umduğunun şüphe götürmediği, ancak Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların da 'boylarını aştığına' dair bolca işaretin olduğu" öne sürüldü.
Yazıda şu görüşlere yer verildi:
"Savcıların sunduğu kanıtların çoğu inandırıcı değil, hatta uydurma. Gazeteciler davadaki zayıflıklara işaret ettikleri ya da çalışma arkadaşlarının tutuklanmasını protesto ettikleri zaman, soruşturmacılar bunu, onların da sözde (AK Parti'yi devirme) planına katıldıklarının kanıtı olarak görüyor. Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşması iyi bir şey. Ama gerçek güç, medya baskınından rahatsız olmuş gibi görünmeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan."
Yazıda, "Erdoğan'ın, gazetecilerin gözaltına alınmasını sorgulayan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone'yi 'Türkiye'yi tanımayan acemi büyükelçi' diye eleştirdiğine" dikkat çekilerek, "bunun yanlış bir niteleme olduğu ve Ricciardone'ye haklı olarak destek çıkan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, geçen hafta 'Obama yönetiminin Türkiye'deki gidişata dair kaygılarını' yinelediği" belirtildi.