Bulgaristan'dan geç gelen özür

Mete Çubukçu ile Pasaport Bulgaristan dosyasını açıyor. 80’li yılların en büyük asimilasyon kampanyasına imza atan Bulgaristan tarihiyle yeniden yüzleşiyor.

Bulgaristan'dan geç gelen özür

Soya dönüş adı altında dil, din ve temel özgürlükleri kısıtlayan Jivkov yönetiminin zorla isim değiştirmeden, aydınların tutuklanmasına, esir kamplarındaki kötü koşullardan sınır dışı etmeye kadar Bulgaristan Türklerine uyguladığı mezalimi şimdi başka bir Bulgar hükümeti telafi etmeye çalışıyor.

Bulgar Parlamentosu'nda kabul edilen özür deklerasyonu halkların birleşmesine öncülük etmenin yolunu açarken taraflar tarih kitaplarını yeniden ve birlikte yazmak için çalışmalara başlıyor. Komünist dönemde yürütülen bu asimilasyon sürecinin ardından açılan arşiv kayıtları ise yeni tartışmaları başlatacak gibi görünüyor.

ARŞİV KAYITLARI TARTIŞMA YARATACAK
Bulgar Parlamentosu’nun özür deklerasyonu geç gelen af dileme mi yoksa Avrupa Birliği’nin bir dayatması mı?

Deklerasyon önerisini neden Türk partilerinin yerine Ivan Kostov verdi?

Bulgaristan Türk’ünün siyasetteki sesi olan Hak ve Özgürlükler Hareketi bir parçalanmanın eşiğinde mi?

Açılan arşivlerde adı geçen Türk kökenli siyasetçiler ortaya atıaln “ajanlık” iddialarına nasıl cevap verecek?

500 yıllık geçmişe sahip Türk- Bulgar ilişkilerinde nasıl bir döneme geçiliyor?

PASAPORT BULGARİSTAN DOSYASINI AÇIYOR
Mete Çubukçu ile Pasaport Bulgaristan dosyasını açıyor. Deklerasyon önerisini veren eski başbabakan ve DSB Partisi lideri Ivan Kostov’dan Bulgar ve Türk parlamenterlere, eski siyasetçilerden görgü tanıklarına, Bulgaristan Radyosu’ndan 1986 yılında Türkiye’ye kaçışıyla sürece damgasını vuran ve dünyanın dikkatini Bulgaristan’ın üzerine çeken milli halterci Naim Süleymanoğlu’na kadar tüm taraflar o dönemi ve tüm gerçekleri gözler önüne seriyor.

Sayfa Yükleniyor...