Protestolar ülkesi Almanya

Stuttgart'ta demiryolları projesini protesto eden halka emniyet görevlileri şiddet kullandı ve bu bir gerçeğin altını çizdi: Almanya'da siyasetçiler hep proje hazırlıyor, halk hep protesto ediyor.

Protestolar ülkesi Almanya

Alman Demir Yolları'nın Stuttgart ile Ulm kentleri arasında hızlı tren hattı kurmasını kapsayan, "Stuttgart 21" adlı projeye karşı düzenlenen protestolarda yüzlerce gösterici yaralandı.

Konu Almanya'nın gündemine oturdu. Federal Meclis'in hazırladığı rapora göre, eyalet çapında bir halk oylaması düzenlenmesi bile mümkün. Baden-Württemberg Eyaleti, demiryolları ile yaptığı anlaşmaya dayanarak projeyi gerçekleştirmekle yükümlü ama, bölgede barışın riske girmesi ve vatandaşın devlete karşı güveninin sarsılması söz konusu olunca akan sular duruyor.

Baden-Württemberg eyaleti proje sahipleriyle, projeye karşı çıkanlar arasında uzlaşma sağlaması için Hıristiyan Demokrat Parti'nin eski Genel Sekreteri Heiner Geißler'i görevlendirdi. Geißler, önümüzdeki hafta başlayacak pazarlıklar sürerken inşaatın durdurulmasını istedi.

Maliyetinin 10 Milyar Euro‘yu bulacağı tahmin edilen "Stuttgart 21" projesini savunanlar ulaşımın kolaylaşacağı, hızlanacağı, merkez garının kapasitesinin artacağının yanısıra onbin kişiye de iş imkanı sağlanacağını öne sürüyorlar.

Karşı çıkanlar içinse bu mega projenin zaman ve para kaybından başka bir şey olmadığını, yüzlerce ağacın kesilecegi, dolayısıyla şehrin betonlaşacağı, inşaatla oluşacak karmaşayla birlikte, çıkacak toz pislik ve gürültüyle çevrenin kirleneceğini savunuyorlar.

"Stuttgart 21" aslında Almanya'da protestoları süren onlarca projenin sembolü oldu. Almanlar kurdukları vatandaş inisiyatifleriyle ülke çapında santral, köprü, havaalanı inşaatlarını hangi aşamada olursa olsun protesto ediyorlar. Bazı politikacılar, Alman halkının geliştirdiği bu yeni protesto kültürünün Almanya'nın geleceğini felç edeceğinden endişe ederken, bazıları Almanya‘da nihayet gerçek bir demokrasinin işlediği görüşünde. Konuyu Federal Meclis'e taşıyan muhafazakar Başbakan Angela Merkel de bunlardan biri.

Aslında endişe edenler pek yersiz değil, çünkü protesto edilen projelerin pekçoğu milyar Euro'luk. Protestocular da adeta birbiriyle yarışır gibi. Örneğin;

Fehrmarn Köprüsü: Almanya‘yı Danimarka‘ya bağlayacak 19 kilometrelik köprüyü turizme sekte vuracağı için istemeyen 15.000 kişilik Fehrmarn‘lılar projeyi durduramasa bile erteletmeyi başarmış görünüyor. 5 milyarlık köprü projesi, 17 yıldır hayata geçirilemedi. Danimarka ve Almanya inşaat sözleşmesini ancak geçen yıl imzalayabildi.

Gorleben: 17 adet nükleer santrali bulunan ve geçtiğimiz günlerde daha önceki hükümetin aldığı kararın tersine bu santrallerin çalışma süresini uzatan Almanya'nın hala nükleer atıkları saklayabileceği bir deposu yok. 1977 yılından bu yana geçici olarak Gorleben kullanılıyor. On yıl önce başlatılan ama yoğun protestolar nedeniyle ara verilen Gorleben'in kalıcı nükleer atık deposu olmasıyla ilgili araştırmalara yeniden devam edilme kararı alındı. Ancak araştırmalar sonunda uygun bulunsa bile, Gorleben’in 2030’dan önce faaliyete geçmesi beklenmiyor. Aşağı Saksonya’nın Wendland bölgesinde bulunan Gorleben’in ve diğer nükleer atık depolarının kapatılması için, geçtiğimiz aylarda onbinlerce kişi Berlin sokaklarında yürümüştü.

Alman hükümetinin yeniden araştırmalara başlama kararının ardından da, benzeri protestoların artması ve Gorleben‘in kalıcı nükleer atık deposu olma planının yılan hikayesine dönüşmesi bekleniyor.

Datteln Kömür Santrali: Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde 64 hektarlık arazi üzerine inşa edilecek ve 1100 megawatt'lık elektrik üretecek santralin yapımı için enerji firması E.on bir milyon Euro‘ya yakın yatırım yaptı. Çevrecilerin kömür santrallerine karşı mücadelesinin sembolü haline getirdikleri Datteln santralinin inşaatının bir kısmı protestolar yüzünden durduruldu. E.on Münster Yüksek Eyalet Mahkemesi'nin iptal ettiği inşaat iznini yeniden almak için uğraşıyor. İzin alamazsa yıkılan yerlerin tekrar inşa edilmesi için bir milyon Euro daha harcamak zorunda kalacak.

Münih Yaz ve Kış Olimpiyatları: Münih 2018 yılında kış ve yaz olimpiyatlarının yapılacağı ilk şehir olmak istiyor. Tabii Münih ve çevre halkı izin verirse. Pek çok çiftçi protestolar için traktörlerini hazırladı bile. Münih Eyaleti Yeşiller Partisi Örgütü de projeye tamamen karşı çıkıyor, yerel politikacılar ise halk oylaması istiyor.

Berlin, Münih ve Frankfurt havaalanları: Protestolar Frankfurt Havaalanı'nın genişletilmesini engellemeye yetmedi ancak, mahkeme ile alınan karara gece uçuşlarının yasaklanacağı maddesi eklendi. Münih Havaalanı'nın genişletilmesi tartışmaları ve protestolar hala devam ediyor. Uluslararası Berlin Havaalanı‘nın 2012 yılında açılması planlandı ama uçuş rotaları ve sıklığına yönelik tartışmalar protestolar yüzünden uzuyor. Havaalanı inşaatlarından mağdur olan halk, hem artan gürültü kirliliği ve havaalanı yakınlarındaki gayrımenkullerinin değerinin düşmesi nedeniyle sokağa çıkıyor. Sadece havaalanı inşaatlarını engellemek için yüzlerce halk inisiyatifi kuruldu.

Projeler ve bunlar yüzünden düzenlenen protestolar listesini uzatmak mümkün. Protestoların, projelerin gerçekleşmesini engellemese bile, pekala bloke edebileceği ve geciktirebileceği tecrübeyle sabit. Bu doğal olarak Almanya'da hem ekonominin hem de siyasetin işini zorlaştırıyor. Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hans-Peter Keitel, "Protesto etmenin rizikosu yok tabii" diyerek çoktan hükümeti eleştirmeye başladı bile. Keitel, bundan böyle her mega proje için protesto ihtimalini de hesaba katmak gerektiğini vurguluyor. Pek çok Alman bilimadamı ve sosyolog ise Alman halkının bu yeni tartışma kültüründen memnun. Çünkü bu sadece demokrasi düzeyini yükseltmiyor, halkı yakından ilgilendiren mega projelerin her aşamasında denetimi ve yeni alternatiflerin göz önünde tutulmasını da sağlıyor. Darısı nükleer santraller, üçüncü bir Boğaz Köprüsü ve hatta İstanbul‘da yeni bir Boğaz'ı planlayan Türkiye‘nin başına.

Sayfa Yükleniyor...