TÜSİAD'dan Gül'e mektup

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, internet düzenlemesine ilişkin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hitaben yazdığı mektupta, ''İdarenin yargı organı yerine karar vermesine yol açacak bu düzenleme, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini zedeleyecektir" ifadelerine yer verdi.

TÜSİAD'dan Gül'e mektup

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından yapılan açıklamada, Muharrem Yılmaz'ın 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınlar Aracılığıyla İşlenen Suçlara İlişkin Kanun'da yapılan değişiklikler ile ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir mektup ilettiği bildirildi.

Muharrem Yılmaz imzası ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hitaben yazılan mektupta, TÜSİAD'ın bilgi toplumu olmanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde ve inovasyonda yetkinleşmenin ekonomik büyüme ve toplumsal gelişme için önemli olduğuna inandığı belirtildi.

İletişimin temel taşı olan internetin etkin kullanımının, bilgi toplumuna dönüşümde önemli araçlardan biri olduğuna işaret edilen mektupta, Yılmaz şunları kaydetti:

"Bu kapsamda, dijital ekonominin sunduğu fırsatlardan yararlanılabilmesi, uluslararası iyi uygulamaları göz önünde tutan, sağlıklı bir hukuki altyapıyı gerektirmektedir. 2007 tarihli, 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınlar Aracılığıyla İşlenen Suçlara İlişkin Kanun'un yedi yıllık uygulamasında, maalesef bireylerin temel hak ve özgürlüklerini sınırlandıran sonuçlar doğduğu, ayrıca kanunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğü başlıklı 10. maddesine aykırı bulunduğu bilinmektedir.

Uygulamadaki sorunlar ve AİHM kararı dikkate alınarak söz konusu kanunda gerekli düzeltmelerin yapılması umulurken, TBMM gündemine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı içerisinde gelen 5651 Sayılı Kanun değişiklikleri sivil toplum örgütlerini ve kamuoyunu ciddi şekilde kaygılandırmıştır. TBMM'deki çalışmalarda maalesef sivil toplum örgütlerinin, bilişim hukuku uzmanlarının ve kamuoyunda konuyla ilgili görüş belirten uzmanların görüşleri dikkate alınmamış; halihazırda yüksek düzeyde olan internete erişim engellemelerini daha da artıracak nitelikte düzenlemeler Genel Kurul'da kabul edilmiştir."

'HUKUK DEVLETİ VE KUVVETLER AYRILIĞI İLKELERİNİ ZEDELEYECEKTİR'     
Mektupta, internette erişimin engellenmesi kararlarının "orantılılık ilkesi"ne uygun olarak verilmesi ve ancak çok elzem hallerde erişimin ölçülü şekilde engellenmesinin büyük önem taşıdığı vurgulandı.

Son düzenlemede AİHM'nin, 5651 Sayılı Kanun'un 8. maddesiyle ilgili kararın dikkate alınmadığı belirtilen mektupta, şunlar kaydedildi:

"Uygulamada pek çok erişime engelleme kararı verilmesine yol açan bu maddede olumlu yönde bir değişiklik yapılmamıştır. 'Özel hayatın gizliliği nedeniyle içeriğe erişimin engellenmesi' başlıklı yeni bir düzenleme getirilerek, başvuru üzerine 'özel hayatın gizliliği' sınırını ve gizliliğin ihlal edilip edilmediğini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) belirlemesi öngörülmüştür. Ayrıca, 'özel hayatın gizliliğinin ihlali' veya 'başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması' sebeplerine bağlı olarak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, doğrudan TİB Başkanının emri üzerine erişim engellemesi Başkanlık tarafından yapılacaktır.

İdarenin yargı organı yerine karar vermesine yol açacak bu düzenleme, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini zedeleyecektir. Başkanın kararlarına karşı itiraz yolunun açık olduğuna dair hüküm ise bu sakıncaları ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Zira içerik ve yer sağlayıcılar için herhangi bir bildirim ve savunma hakkı düzenlemesi öngörülmemiş olup, hukuka aykırı bir erişime engelleme kararının hiçbir bildirim yapılmaksızın önce uygulanması ve ancak kişilerin hakları ihlal edildikten sonra, ihlal edildiğini tespit edebilirlerse, bu karara karşı itiraz mekanizması getirilmesi söz konusudur."

Mektupta, internetteki hak ihlali teşkil eden bir içeriğin yayından çıkarılması için önce içerik ve yer sağlayıcılara başvurma şartı aranırken, son düzenlemede alternatif bir yol olarak, içerik ve yer sağlayıcılara bildirim yapmadan, doğrudan mahkemeye başvuru hakkı getirildiğine işaret edildi.

Bu düzenlemenin, içerik ve yer sağlayıcılar bakımından savunma hakkının ihlali niteliğinde olduğu savunulan mektupta, şu görüşlere yer verildi:

"Ayrıca, aynı mahiyetteki yayınların başka İnternet sitelerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Erişim Sağlayıcılar Birliği'ne müracaat edilmesi halinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır denilerek, 'aynı mahiyette' olma niteliğinin değerlendirmesi Birliğe bırakılmış ve o içeriklere dair mahkeme kararı dahi bulunmaksızın içeriklerin erişime engellenmesi düzenlenmiştir. 5651 Sayılı Kanun'da yapılan bu değişiklikle getirilen erişime engelleme yöntemlerinin uygulaması, kişisel verilerin gizliliği ve engellemenin ölçülü olması gereklerinin karşılanması bakımından sakıncalı
sonuçlara yol açacaktır. Düzenleme pek çok hükmüyle içerik, yer ve erişim sağlayıcılara ağır ve sınırları yer yer belirsiz sorumluluklar yüklemekte, bazı durumlarda teknik olarak uygulanması mümkün olmayan taleplerin yerine getirilmesini kendilerinden beklemekte ve yükümlülükler yerine getirilmediğinde de ağır yaptırımlar öngörmektedir."

Söz konusu Kanun'da öngörülen değişikliklerin, temel hak ve özgürlükler ile her geçen gün büyüyen internet ekonomisini olumsuz etkileme riskinin büyük olduğunu gösterdiği savunulan mektupta, "İnternet'te ifade ve haber alma özgürlüğü, fikri haklar, kişisel gizlilik gibi konularda yasal zeminin hassasiyetle ele alınması girişimciler, piyasa aktörleri ve bireyler açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, söz konusu kanunun, AİHM'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu diğer uluslararası antlaşmaların tanımladığı ifade özgürlüğü de dahil temel insan hakları kriterlerini içeren bir yapıyla değiştirilmesi gerektiğine kuvvetle inanıyoruz. Söz konusu kanunun 5651 Sayılı Kanun'da değişiklik yapan maddelerini, yukarıdaki mülahazalar çerçevesinde değerlendirmelerinize arz ediyoruz" denildi.

Sayfa Yükleniyor...