Ahmed Arif’in 26. ölüm yıldönümü

'Hasretinden Prangalar Eskittim', 'Sevdan Beni' gibi unutulmaz şiirleri yazan Türk edebiyatının usta şairlerinden Ahmed Arif, 26 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. İşte Ahmed Arif'e dair bilinmesi gerekenler...

Ahmed Arif’in 26. ölüm yıldönümü

Bugün, Türkçeyi en iyi kullanan şairlerden Ahmed Arif’in ölüm yıldönümü. 21 Nisan 1927’de doğan ve 2 Haziran 1991’de 64 yaşındayken hayatını kaybeden Ahmet Arif, ezilen insandan yana olan ve ezilenlerin kardeşliğine vurgu yapan şiirleriyle tanındı.

Şiirlerinin toplandığı tek kitabı ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ ilk kez 1968'de yayımlandı ve Türkiye'de en çok basılan kitaplar listesine girdi.

Diyarbakır Lisesi'nden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde okuyan Ahmet Arif, 1940-1955 yılları arasında değişik dergilerde yayımladığı şiirlerinde kullandığı kendine has lirizmi ve hayal gücüyle Türk edebiyatındaki yerini aldı.

Ahmed Arif’in en iyi bilinen şiirlerinden biri ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ şiiri oldu.

 

   Seni, anlatabilmek seni.
   İyi çocuklara, kahramanlara.
   Seni anlatabilmek seni,
   Namussuza, halden bilmeze,
   Kahpe yalana.

   Ard- arda kaç zemheri,
   Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
   Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...           
   Bir ben uyumadım,
   Kaç leylim bahar,
   Hasretinden prangalar eskittim.
   Saçlarına kan gülleri takayım,
   Bir o yana 
   Bir bu yana...

   Seni bağırabilsem seni,
   Dipsiz kuyulara,
   Akan yıldıza,
   Bir kibrit çöpüne varana,
   Okyanusun en ıssız dalgasına
   Düşmüş bir kibrit çöpüne.

   Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
   Yitirmiş öpücükleri,
   Payı yok, apansız inen akşamlardan,
   Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
   Seni anlatabilsem seni...
   Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
   Üşüyorum, kapama gözlerini...

Ahmed Arif’in 26. ölüm yıldönümü - 1

Ahmed Arif’in ‘Sevdan Beni’ şiirini Cem Karaca besteledi.

   Terketmedi sevdan beni,

   Aç kaldım, susuz kaldım,

   Hayın, karanlıktı gece,

   Can garip, can suskun,

   Can paramparça...

   Ve ellerim, kelepçede,

   Tütünsüz uykusuz kaldım,

   Terketmedi sevdan beni...    

 

Uy Havar

   Yangınlar,

   Kahpe fakları,

   Korku çığları

   Ve irin selleri, aç yırtıcılar,

   Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.

   Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!   

   Pusatsız, duldasız, üryan

   Bir cana bir de başa

   Seher vakti leylim - leylim

   Cellat nişangahlar aynasındasın.

   Oy sevmişem ben seni...

 

   Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!

   He canım...

   Çiçekdağı kıtlık, kıran,

   Gül açmaz, çağla dökmez.

   Vurur alnım şakına

   Vurur çakmaktaşı kayalarıyla

   Küfrünü, Medetsiz, Munzur.

   Şahmurat Suyu kan akar

   Ve ben şairim.

 

   Namus işçisiyim yani

   Yürek işçisi.

   Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,         

   Ne salkım bir bakış

   Resmin çekeyim,

   Ne kınsız bir rüzgar

   Mısra dökeyim.

   Oy sevmişem ben seni...

 

   Ve sen daha demincek,

   Yıllar da geçse demincek,

   Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,

   Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,

   Yaran derine gitmiş,

   Fitil tutmaz, bilirim.

   Ama hesap dağlarladır,

   Umut, dağlarla.

 

   Düşün, uzay çağında bir ayağımız,

   Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri

   Düşün, olasılık, atom fiziği

   Ve bizi biz eden amansız sevda,

   Atıp bir kıyıya iki zamanı

   Yarının çocukları, gülleri için,

   Koymuş postasını,

   Görmüş restini.

   He canım,

   Sen getir üstünü.

 

   Uy havar!

   Muhammed, İsa aşkına,

   Yattığın ranza aşkına,

   Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!     

   Benim de boş yanım hançer yalımı

   Ve zulamda kan - ter içinde asi,

   He desem, koparacak dizginlerini

   Yediveren gül kardeşi bir arzu

   Oy sevmişem ben seni...

Sayfa Yükleniyor...