Outcast’i tırnak, Damien’i cips yiyerek seyretmek!

Robert Kirkman imzalı Outcast’in başrolünü Patrick Fugit, Philip Glenister ve Wrenn Schmidt paylaşıyor. Leigh Janiak, Loni Peristere, Julius Ramsay ve Adam Wingard yönetmen koltuğunu paylaşan isimler. Kült korku filmi serisi Omen’in dizi uyarlaması Damien ise ikinci sezonun onayını alamadı.

Outcast’i tırnak, Damien’i cips yiyerek seyretmek!
Outcast’i tırnak, Damien’i cips yiyerek seyretmek! - 1 Ceren Ala

The Walking Dead’i bilen bilir. Korkunç bir salgın, insanları yürüyen ölülere dönüştürür. Yerleşik düzene geçiş, gruplar arası savaşlar derken insan mı daha korkunç, zombi mi? sorusu kulaklarla yankılanır. Dizi 6. Sezonun finaliyle milyonlara ter döktürdü. Dizinin yaratıcılarından usta çizgi romancı Robert Kirkman boş durmadı. “Fear The Walking Dead”i izleyici ile buluşturdu. Çizgi romancı olmanın nimetlerinden faydalanan Kirkman “Ben çizdim, ben dizerim” diyerek ikinci büyük işi olan “Outcast”i de dizi haline getirmeye karar verdi. Outcast’in ilk bölümü 20 Mayıs Cuma akşamı Facebook üzerinden tam 61 ülkede eş zamanlı olarak yayınlandı. İlk kez bir televizyon dizisi Avrupa ve Afrika ülkelerinde aynı anda yayın yapmış oldu. 

ÇIKMAYAN “ŞEYTAN”DAN UMUT KESİLMEZ 

Geleneksel olsa da eksimeyen “Şeytan” olgusu bu dizinin de tam merkezinde bulunuyor. Denklemin bileşenleri de görevlerini layıkıyla yerine getiriyor. Issız ve mutlaka sır saklayan bir kasaba, korkunç bir geçmişi olan tuhaf bir genç, bir rahip ve şeytan tarafından ele geçirilen ruhlar. Dizi konusu itibariyle “Yine mi?” dedirtebilir. Ancak gözden kaçırılmaması gereken neyi işlediğin değil, nasıl işlediğindir. 

Dizinin ilk bölümü ruhuna şeytan giren bahtsız bir çocuğun duvarda gördüğü böceği ezerek yediği sahne ile açıldı. Çocuk bir süre sonra böcekle yetinmeyip parmağını da yiyince nasıl bir korku macerası olacağına dair ip uçları da belirginleşmiş oldu. Dizinin baş karakteri Kyle Barnes’in korkunç çocukluğunun yer aldığı flashbacklar tüyler ürpertici bir etki yaratmayı başardı. Annesi şeytan tarafından esir alınan Kyle’nin korkunç muamelelerle geçen derbeder çocukluk dönemi, sevdiği kadının da şeytanın uğrak yeri haline gelmesi ve bunun sonucunda kızını kaybetmesi “halimize şükretmeliyiz” gibi bir kanıya varmamı sağladı. 

AYRILMAZ İKİLİ: ŞEYTAN VE RAHİP 

Rahip de olsa insan insandır. Dolayısıyla Outcast’te çizilen rahip karakteri ilahi bir figürden ziyade günahıyla sevabıyla sıradan bir insan olarak karşımıza çıkıyor. Böcek ve parmak yiyici çocuğa musallat olan şeytan yüzünden ortak bir ayine imza atan Rahip Reverend ve Kyle, maceranın devamında da bu ortaklığı sürdüreceklerinin mesajını veriyor. Şeytan çıkarma seansı ise tam bir klasik. O sahnelerde günümüzün efektlerinden faydalanılsa da; mekan ve diyaloglar retro ruha hizmet ediyor. 

ŞİMDİ BİŞEY OLACAK! 

Dizinin konusu dışında gerilimi artıran unsuru ise uzak doğu korku efektinde olduğu gibi, hiçbirşey olmamasına rağmen “şimdi bişey olacak” sancısını yaratması. Gerilimin hakkını veren sahnelerse bence bu yolla sağlanıyor. Şeytanın yıllar boyunca Kyle’la bitmeyen hesaplaşması ve Kyle’nin ilk bölümün sonunda “Seni yenicem Şeytan” vari cümlesi, ziyadesiyle gerilen bünyelere ilk başta “ne konuştu be” dedirtse de şoku atlattıktan sonra gülünesi bir tirad haline geliyor. Herşeye rağmen benim gibi gerilim severler için zevkle izlenesi bir yapım Outcast. Bu arada dizi 10 bölümlük birinci sezon başlamadan ikinci sezonun onayını da aldı. 

“DAMIEN” EFSANESİ KISA SÜRDÜ 

Bir dönem The Walking Dead’de Kirkman’a yol arkadaşlığı yapan Glen Mazzara bir korku klasiği olan “The Omen”i diziye uyarladı. 1976’da başlayan serüvende tam 5 Omen filmi vizyona girdi. Böyle bir klasiğin tutmama ihtimali pek yoktu. “Omen”de evlatlık alınan Damien’in serpildikçe ne sinsi bir çocuk olduğu ortaya çıkar. Onun çevresinde intiharlar ve tuhaf olaylar gerçekleşir. Çünkü çocuk şeytan tarafından ele geçirilmiştir. Hatta bazı gruplara göre o şeytanın ta kendisidir. İşte dizide, birçok felakete yol açan ve açmaya devam eden Damien’in gençlik dönemi işlendi. Bradley James, Damien rolünde tabi ki çok yakışıklıydı. Barbara Hershey, Ann Rutledge karakteriyle muazzamdı. Ancak bu faktörler diziyi kurtarmaya yetmedi. İlk bölümünden itibaren sürekli bir hareketin olduğu dizide anlatılansa hep aynıydı. “Sen şeytansın, şeytanlığını bil, gel bizim liderimiz ol, dünya yansın!” Bu ironik ve kronik cümleler etrafında 10 bölüm gidebilen dizi sonunda pes etti. Sadece aksiyona yönelerek, Hollywoodyen tavrından asla taviz vermeyen dizi sonunda tabi ki patladı. Damien’e engel olmaya çalışan herkesin ölmesi, savaş ve kıtlıkların o güzel surat yüzünden çıkmış olması gibi detaylar beyazperdede heyecanla izlense de haftalık platformda kabak tadı verdi. Onuncu ve sonuncu bölümde şeytan ve taraftarları mutlu sona erdi. Bir mezarlıkta, Ann’in başını çektiği grubun tekmili birden, hatta onu yakalamaya yeminli dedektif bile Damien’e selam durdu. On bölüm boyunca şeytan olmayı reddeden genç adam sonunda pes etti. Ya da liderlik tatlı geldi bilemiyorum. 

İkinci sezonun onayını alamayan diziye dair mutlaka bir söz edilmesi gerekiyorsa şunu söyleyebilirim: Birileri şeytana tapıyor. Onun temsil ettiği güce, paraya, savaşa, hırsa tamah ediyor. İyinin ve kötünün savaşı insan var oldukça sürecek. Zaten senaryo yazarı için de, oyuncu için de, yapımcı için de “Kötü” geniş bir mecradır. Dolayısıyla “Şeytan”ın ve “Melek”in başrolde olduğu diziler çekilecek ve biz izleyeceğiz. Kötülüğün sadece diziler ve filmlerde izlediğimiz bir karakter olarak kalması, ruhlarımızı meleklerin ele geçirmesi dileğiyle... 

Sayfa Yükleniyor...