Yerli otomobilin CEO'su belli oldu (Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobilin CEO'sunun belli olduğunu açıkladı. Erdoğan, "Biz 2021’de elektrikli ve akıllı sürüşü olan bu otomobili üreteceğiz. Ben 5 tane babayiğit dedim çıktılar ve bir konsorsiyum oluşturdular. Başına da Mehmet Gürcan Karakaş diye bir arkadaşımızı Bosch’tan transfer ettik. Bu arkadaşımızla beraber inşallah bu süreci başlatacağız" dedi.

Yerli otomobilin CEO'su belli oldu (Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV ve Star TV ekranlarında yayınlanan 'Seçime Doğru programında Star Haber Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik'in sorularını yanıtladı.

Nazlı Çelik: Daha önümüzde bir buçuk yılda varken seçime gidiyoruz. Erken seçim kararına karşı olduğunuzu da biliyoruz. Erken seçime neden gidiyoruz?

Recep Tayyip Erdoğan: Öncelikle bizi izleyen tüm halkıma milletime en kalbi duygularımla selam ve sevgilerimi sunuyorum. 24 Haziran seçimlerinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Tabi bu bizden kaynaklanan bir durum değil. 18 ay gibi bir süreç söz konusuydu. Fakat ana muhalefet sürekli bir erken seçim talebi içinde oldu. Daha sonra şu anda Cumhur İttifakı’nı oluşturduğumuz sayın Bahçeli’nin de böyle bir talebi zuhur edince biz arkadaşlarımızla bir değerlendirme yaptık. Fakat grup toplantısını yaptığım günün erkesinde de benim sayın Bahçeli ile bir randevum vardı. Bu açıklama da yapılınca ben hemen gerek sayın başbakan gerek icradan arkadaşlarımla kısa bir görüşme yaptık. Bu görüşme ile birlikte de ben grup konuşmamda buna değinmemle birlikte biz bu adımı artık atalım dedik. Arkadaşlarla görüşmeyi ayıp daha sonra bu adımı atma kararı verdik. Bir defa sürekli ’yi bir erken seçim karmaşası ve dedikodusu içinde tutmamın piyasalarda meydana getirdiği olumsuzluklar söz konusu. Aslında bizim ekonomik olarak ’nin durumunda bir sıkıntımız söz konusu değil. Ama tabi bu uluslararası piyasalara pek olumlu bir yansıma yapmıyordu. Onlar yine burada bir puslu havayı sevdiler. Biz 2019’da zaten bakanlık sistemine geçiyoruz. 16 Nisan’da bunun ilk adımını zaten attık. Ama asıl büyük adım 2019’da olacaktı. Baktık bunlar baya hevesliler baya kararlılar böyle bir Cumhur İttifakı da oluşunca bu adımı atalım dedik. Arkadaşlarımın da bu konudaki kararlılığı ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin kararlılığı BBP’nin biz sürece katılıyoruz demesiyle bu adımı atmış olduk.

Nazlı Çelik: Elbette siz anketler yaptırıyorsunuz. Partinizin ve elinizdeki anketlerde son veriler nasıl acaba?

Recep Tayyip Erdoğan: Rakam vermeyeyim ama meydanların dilini biraz iyi bilirim. Çünkü hayatım hep bu meydanlarda geçti. Bu ülkenin 81 vilayetini sürekli tarayan bilen bir insanım. Ve bu ta siyasette gençlik teşkilatlarından itibaren bilen bir insanım. Partimizi zaten kurduğumuz andan itibaren de özellikle durmaksızın çalıştık. Şu anda da kamuoyu araştırmalarına baktığımızda da bir defa herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. 1. turda biteceği çok açık ve net görünüyor. Şahsım üzerinde hakkımın ciddi bir ittifakı var. Parlamentonun oluşumunda da diğer partilerle mukayese edilemeyecek şekilde bir fark söz konusu. Bugün Adıyaman’daki mitingte devasaydı. Adıyaman 5 milletvekili çıkarıyor. Bundan öncede 5 milletvekilinin 4’ünü biz almıştık. Bu bütünleşme yollarda çok çok iyi. Sadece meydanın dili değil siz meydana giderken yollarda halkın ilgisi alakası ne? Buna baktığımız zamanda çok çok iyi bir durum görüyoruz. Yarın Konya ve Aksaray’a gideceğim. Oralarda da yine büyük bir katılımın, ilginin, alakanın olacağını görüyorum. Aksaray’ın 3’tü 4’e çıktı şimdi milletvekili sayısı. Aynı şekilde Konya’da da bir artış var. Temenni ediyorum ki bu ilgi, alaka ve artışlar bizim milletvekili sayımıza olumlu yansıması halinde güçlü bir parlamentoyu da oluşturacağız. Eğer Cumhurbaşkanının arkasında güçlü bir Meclis olursa Cumhurbaşkanının şu andaki hükümet sisteminde çok daha süratle çok daha hızlı karar alma süreci doğacaktır.

Nazlı Çelik: Güçlü Meclis çoğunluğu için kafanızdaki bir oy oranı nedir?

Recep Tayyip Erdoğan: Burada oy oranından öte sandalye sayısı önemlidir. Bazı yerlerde oy oranı yüksek olmayabilir ama sandalye sayısı yüksek olur. Burada şunu hedefliyoruz demem doğru olmaz ama kesinlikle 300’ün üzerinde...

Nazlı Çelik: Sadece AK Parti olarak mı ittifak olarak mı?

Recep Tayyip Erdoğan: İttifak olarak konuşmak durumundayım bir sadakatimiz var. Ve bu sadakatimizi bundan sonraki süreçte de devam ettirmemiz çok çok önemli. Ben bu sadakate çok değer veriyorum ve koruyacağımıza da inanıyorum.

Nazlı Çelik: 2002 yılından itibaren partinizin oy oranların hep yükselen bir grafik görüyoruz. Fakat bu kez çıtayı hayli yükseğe koydunuz 50+1 dediniz. Dönüp baktığınızda keşke bu kadar yüksek düşünmeseydik diyor musunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Eğer parlamenter demokrasiyi dünyanızda tutsaydınız bu dediğiniz olabilirdi. Belki bir dönem daha böyle bir durum söz konusu olacak ama ben inanıyorum ki bu 50+1 konusu bundan sonraki süreçlerde birçok siyasi partiyi de bundan sonraki süreçlerde bir kenara koyacaktır. Şimdi bir Amerika’yı düşünün sadece cumhuriyetçiler ve demokratlar konuşulur. Artık halkın ilgisi alakası belli olmuştur. Yerleşik bir siyasi anlayış ve yapı orada oturmuştur. Aksi halde koalisyonların egemen olduğu ülkelerde bu o ülkelerine ekonomisini her şeyini alt üst ediyor. Bakınız en son İtalya’da öyle bir noktaya gelmişti ki kalktılar indirdiler. Yüzde 40 gibi bir orana düşürdüler. Fakat yüzde 40’la bile bu sorunu çözemedi. Seçimlerden çıktı ama hala hükümet kuramadılar. Bugün kurdular. Temenni ederiz ki kalıcı olsun. Çünkü İtalya birde istikrar sağlayamıyor. Biz 16 yıldır söyledik bizim siyasi anlayışımızda bir güven var iki istikrar var. Bizim siyaset anlayışımız güven ve istikrarın üzerine dayalıdır. Güven ve istikrarın olmadığı bir ülkede siz başarı bekleyemezsiniz.

Nazlı Çelik: Sizin Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğiniz ve partinizin Meclis'te çoğunluğu alamayacağınız senaryosu da dillendiriliyor. Bu senaryoya ne diyorsunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Ben milletime bir defa ciddi manada inanıyorum. İhtimaller üzerinde bir defa siyaset yapmam. Ve milletime olan inancımı meydanlarda görüyorum. Milletim yürü dediği için de zaten yürüdük yürüyoruz. Hemen hemen Türkiye’nin geneline bütün illere kongreler için gittim. Hem salonlarda hem salon dışında adeta bir miting gibi bir toplantı bir konuşma yaptım. Oralarda yaptığım toplantılarda da nabzı yokladım. Oralarda halımın bize olan ilgi ve alakası bambaşkaydı. Şimdi kampanyaya başladık ve bugün 6. ilimizi yaptık maşallah gene meydanların dili yalan söylemez. Bu parlamentoya yansıyacağı gibi ben buradan milletimden bir şeyi özellikle rica ediyorum, ülkemin geleceği için güçlü bir Meclis güçlü bir hükümet istiyorsak bizi özellikle Cumhurbaşkanlığında zayıf bırakmamamız gerekir. Çünkü Cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi yok sadece kararname çıkartma yetkisi var. Orada da oy verilmesi lazım ki güçlü bir meclis güçlü bir başkan bu işi süratle yürütelim ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne de ülkemizi çıkaralım.

Nazlı Çelik: Emeklilere ikramiye yine 3 bin 600 ek gösterge gibi bu arada polisler vesaire hepsi memnun ancak binlerce mesaj geldiği için uzman jandarmalarda sizden bir müjde bekliyor bu konuda onu da iletmiş olayım. Bunlar seçim ekonomisine giriyor mu efendim?

Recep Tayyip Erdoğan: Biz bu tür adımları atarken bir defa hesabını yapmadan hiçbir şeyin sözünü vermem. Biliyorsunuz muhalefetin bundan önceki seçimlerde de halini gördük. Hiçbir yerde esamesi yok, bekara karı boşamak kolaydır, bakıyorsun bol kesenden dağıtıyorlar. Sen daha dur bakalım bir yetkin yok neye göre veriyorsun. Ben bir vereyim de diyor önümde bulduğum kasa neyse rahatlıkla boşaltırım. Çünkü bunların hayatı hep böyle geçmiş. Geçmişinde en basitinden ana muhalefetin başındaki zat SSK’nın başında olduğu zamanda hastanelerimizin durumu ortadaydı. Şimdi bizim hastanelerimizde böyle bir anlayış var mı? Bizim hastanelerimiz şu anda hepsi pırıl pırıl ve bunun ötesinde biz sağlıkta ciddi bir reform yaptık. Sağlıkta attığımızda bu adımla özellikle şehir hastanelerinde dünya ile yarışır hale geldik. 5 tanesinin açılışını yaptık. Bu 5 hastanemizin özellikle iftihar duyuyorum. Çünkü bunlardan biri Mersin birisi Adana birisi Yozgat birisi Isparta ve en son Kayseri’ye açtık. Şimdi önümüzde Ankara Bilkent var, bu aralar onun açılışını da yapacağız. Arkasından Elazığ ve Eskişehir var.

Nazlı Çelik: Muhalefet 16 yıldır işbaşındalar diyor niye şimdiye kadar yaptılar diyor. Bu emeklilik vesaire 3 bin 600 ek gösterge isteseler de bir KHK ile yapsalar bizde destek verirdik diyor.

Recep Tayyip Erdoğan: Biz 16 yıldır asla boş durmadık ve devraldığımız andan itibaren verilen ücretlerin biz çok çok üstünde ücretler verdik. Mesela 45 lira öğrencilere burs veriliyordu biz şu anda 500 liraya yakın bir rakama ulaştırdık. Öğretmenlerin, doktorların, hemşirelerin aldığı ücretler belliydi. Bu ücretler ciddi manada arttırdık. Bunlar Türkiye’yi takip etmiyorlar. Ne neydi nereye geldi bunlardan haberi yok bunların. Bizde öğretmen sayısı neydi şu anda ne? 300 bine yakın biz yeni öğretmen aldık. Bunların ücretleri de ne yazık ki bin liranın altındayken 3 bin liraya yakın hale geldi. Bu 16 yıllık süre içinde Türkiye sınıf atladı.

Nazlı Çelik: Siz çıraklık, kalfalık ve ustalık olarak üçe ayırmıştınız ve yeni dönemde de büyük ustalık olarak adlandırıyorsunuz. Birincil önceliğiniz ne olacak?

Recep Tayyip Erdoğan: Bizim tabi Türkiye ile ilgili yola çıktığımızda biz Türkiye’yi dört sütun üzerinde yükselteceğiz demiştik. Birisi eğitim, birisi sağlık birisi adalettir, birisi emniyettir. Bu sütun üzerinde ulaşım önemli, enerji önemli, tarım önemli, dış politika savunma sanayi önemli. Bütün bunlarla beraber dünyadaki bütün bu gelişmelere rağmen uzay bizim için önemli. Bize kendi yerli milli otomobilimizi üretmemiz lazım. CEO’su da belli oldu. Biz bunların hepsini aştık fakat şu anda ana muhalefetin adayı şahsımla alakalı 20 yıl geriden geliyor diyor. Bizim şu anda nasıl bir otomobil yaptığımızdan haberi yok. Bakın bizim şu anda planladığımız otomobil bu.

Nazlı Çelik: “Kendisi yerli otonun kaportasındalar biz beyni ile ilgileniyor” demişti sayın Muharrem İnce.

Recep Tayyip Erdoğan: Bunu söyleyen adam önce geçmişine bir baksın. Bunlar geçmişte Nuri Demirağ’ları gömen yok eden insanlar. Türkiye’ye ilk uçağı kazandıran insandı ve onun uçak fabrikasını bu Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti gaz ocağı fabrikasına çeviren zihniyettir. Bu daha çırak geçmişte neler olmuş haberi yok. Açsında biraz okusun bakalım Nuri Demirağ’ın bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti tarafından nasıl yok edildiğini. Beyniyle uğraşabilmesi için önce kendisinde bir defa o havsalanın olması lazım. O yok. Geldikleri yerden biz zaten hepsinin en olduğunu biliyoruz. Geçmişte ne yaptıkları ortada dolayısıyla ne yapacakları da ortada. Ama şu anda AK Parti zihniyeti bu adımı atarken şu anda onlar bunu bırakın diyor. Biz 2021’de elektrikli ve akıllı sürüşü olan bu otomobili üreteceğiz. Ben 5 tane babayiğit dedim çıktılar ve bir konsorsiyum oluşturdular. Başına da Mehmet Gürcan Karakaş diye bir arkadaşımızı Bosch’tan transfer ettik. Bu arkadaşımızla beraber inşallah bu süreci başlatacağız. Sayın İnce bunları konuşurken biz yol alıyoruz. Biz icraatçıyız lafçı değiliz.

Yerli otomobilin CEO'su belli oldu (Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de) - 1

Nazlı Çelik: Başbakan Binali Yıldırım ne yapacak diye soruluyor.

Recep Tayyip Erdoğan: Bunların hepsini 24 Haziran sonrası belirleyecek. Nasıl bir Meclis oluşacak onu bir defa görmemiz lazım. Ben her akşam buralardan gittikten sonra sahura kadar onlarla çalışıyorum. Burada ben sadece bir basit ipucu vereyim. Kaç bakan olacak? Bizde bir de ofisler olacak. Bu ofisler kaç ofis olacak? Bu ofislerin işleri ne olacak? Bir de kurullar olacak ve bu kurullar kaç tane olacak? Ve bu kurullar nere ile bağlantılı çalışacak? Bunların icra görevi olacak mı olmayacak mı?

Nazlı Çelik: Ofislerden kastınız nedir?

Recep Tayyip Erdoğan: Birilerine malzeme vermeyelim. Bu ofisler direk Cumhurbaşkanlığı makamına bağlı çalışacaklar. Bu ofisler Cumhurbaşkanlığı makamının yükünü ciddi manada azaltacaklar. Ben bunların inşallah son hafta şematik olarak kamuoyuna açıklayacağım.

Nazlı Çelik: Bu ofisler başkan yardımcıları ve bakanlar kurulundan bağımsız olarak çalışacaklar.

Recep Tayyip Erdoğan: Tamamen dışarıdan, tamamen sivil illa özel sektör filan değil deneyiminin olması bizim için önemli. Teori ile pratiği iyi buluşturan, neticeye koşan, kalkıp bizi bürokraside engellemeyen yani bürokratik bir oligarşiyi biz orada görmeyeceğiz. Kurullar çok daha üretken olacak. Bunlarla biz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini çok daha pratik çalıştıralım, çok daha hızlı neticeye ulaşabilelim. Dünyadaki bütün sistemleri bu konuda gözden geçirdik. Bunlardan bu çalışmaları yaparak adımlarımızı attık. Bütün bu çalışmalarla birlikte mevcut yapıyı adeta bir kenara koyan diyebileceğim bir çalışma yaptılar. Buradan hiç esinlendiklerimiz yok mu? Buradan 7-8 tane bakanlık mesela durumunu koruyacak ama bunun dışındakiler ya birleştirilecek ya onlarda bir değişime gidilecek.

Nazlı Çelik: Peki ofisler bakanların üzerinde mi olacak?

Recep Tayyip Erdoğan: Hayır hayır. Bakanlar gene durumunu gücünü koruyacak ama ofisler Cumhurbaşkanının yükünü alacak. Kurullar bakanlıklara feedback sağlayacak. Bakanlarda o kurulları rasgele değil saygın olarak karşılayacak.

Nazlı Çelik: Başkan yardımcıları yine kalacak tek veya iki kişi.

Recep Tayyip Erdoğan: Mevcuda ihtiyaca göre o sayıları değerlendireceğiz.

Nazlı Çelik: Peki seçime bir hafta kala kamuoyuna yeni kabineyi açıklamayı düşünür müsünüz?

Recep Tayyip Erdoğan: Yok öyle bir şey olmaz. Bir hafta kala yapacağız iş bizim şu anda yaptığımız çalışmayla birlikte bizim hükümet yapımızı yeni yapıyı ben açıklayacağım. Ama burada kimler rol alacak onların üzerinde duracak halimiz yok. Milletimiz Cumhuriyeti bundan sonra nasıl yönetilecek, AK Parti nasıl yönetecek bunu görmüş olacak. Ve oyunu da verirken buna göre verecek. Bu sistem ne Amerika’nın bire bir taklididir ne Avrupa ülkelerinin bire bir taklididir. Bu bize has olacak. Ona göre de uygulamasını yapacağız. Siz başkan olarak istediğiniz zaman oradaki birçok şeyyi rahatlıkla değiştirme şansına sahipsiniz. Bu da sistemin elastikiyetini getiriyor. Sisteminin elastikiyetini getirmesi sebebiyle de tıkanma burada olmayacak.

Nazlı Çelik: Milletvekili aday listeniz çok konuşuldu. Özellikle bakanların listede geniş biçimde yer bulması tartışıldı. Milletvekilliğinden istifa ettirilip bakanlar kurulunda yer alacak isimler olabilir mi?

Recep Tayyip Erdoğan: Olmaması için bir sebep yok. Bütün mesele aritmetik. Eğer Meclis'teki sayı sıkıntılıysa oradan alamazsınız. Eğer sıkıntı vermeyecek durumdaysa o zaman istifade edilebilir. Ama mümkün olduğunca daha çok dışarıdan yer alanların üzerinde durmayı planlıyoruz ki parlamentoya çok fazla yük olmayalım. Ama sıkıntı verecek durum yoksa parlamentodan deneyimi olan bazı arkadaşlarımızı değerlendirebiliriz o zaman.

Nazlı Çelik: Naci Ağbal, Ömer Çelik, Mehmet Şimşek listede yoklar kendi istekleriyle mi aday olmadılar?

Recep Tayyip Erdoğan: Tamamen kendi tasarrufları.

Nazlı Çelik: Muharrem İnce ile belki de seçim sürecinin en çok tartışılan polemiklerinden biri. AK Parti kurulmadan önce Pensilvanya’ya gittiğiniz yönünde. Görüştüğünüzü söylediniz ama belediye başkanlığı döneminde görüştüğünüzü söylediniz 2-3 kere. Bunun içeriği neydi açıklayabilir misiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Bunlar bizzat o zaman belediye başkanı olmam hasebiyle de onlarında kendilerine has ihtiyaç talepleri vesaire filan bunlara yönelik şeyler. Benim yani Gülen’le başbakanlığım döneminde zaten Cumhurbaşkanlığı döneminde hiç söz konusu değil veya partimiz, kurarken böyle bir adım atmam söz konusu değil. Tamamen yalan. Bir insan dürüst olacak. Kılıçdaroğlu dürüst değil ama bu da dürüst değil. Ben dava üstüne dava açıyorum bunlara ve kazanıyorum davaları. Bu gidişle buna da çok dava açacağız öyleye benziyor. Kılıçdaroğlu’na çok açtığımız dava var devam ediyor davalar. Ben diyorum ki dürüstsen ben kiminle gittim ne zaman gittim bunu açıkla.

Nazlı Çelik: Zarar gelmesin diye Cumhurbaşkanı olduğum zaman açıklayacağım diyor.

Recep Tayyip Erdoğan: Ben böyle bir şeyi istemiyorum o buradan siyasi rant elde etmek istiyor. Yalan söylüyorsun. Eğer bunu ispat etmezsen namertsin dedim. Özür dileyeceksin. Tuttu en sonunda yazdığı kitabında Nasuhi ile alakalı. “Benimki somut bir ifade değil soyut bir ifadedir dolayısıyla bunun tutarlılığı yoktur” dedi Nasuhi. Ne yapacaksın şimdi.

Nazlı Çelik: Siz o zaman belediye başkanlığı döneminde görüştünüz sonrasında...

Recep Tayyip Erdoğan: Bir de zannediyorum onların bir yemek davetleri sayın Demirel’in yanılmıyorsam merhum Ecevit’in de katıldıkları böyle bir şeylerine de katılmıştım. Bunun dışında görüşmem partimi kurarken oradan icazet almam filan asla. Biz siyaset ilgili icazeti kimden alacağımızı çok iyi biliriz. Bu icazeti verecek tek yetkili millettir. Onun için cezaevinden çıktıktan sonra 40 bin denekle kamuoyu araştırması yaptık. Bu kamuoyu araştırmasından ’nin yeni bir siyasi partiye ihtiyacı var mı? Varsa nasıl bir siyasi parti? Amblemi ne olmalı? Hangi ilkeler üzerine kurulmalı? Kimleri bir partinin kurucuları arasında görmek istiyorsunuz? Bunları kapsayan bir kamuoyu araştırması yaptık ve sonunda AK Parti’yi kurduk. Bunun kararını milletim verdi. Milletimin verdiği kararladır ki 16 ayda biz yüzde 34.3 oy oranıyla parlamentonun yüzde 63’ünü alarak parlamentoda bulunduk.

Nazlı Çelik: İnce’nin bir diğer iddiası da Gülen’in usulüne uygun istenmediği yönünde. Öğrenebildiniz mi acaba kimmiş kendisini arayan Amerikalı?

Recep Tayyip Erdoğan: İddia sahibi ben değilim ki İnce. Yine soruyorum dürüstse, namusluysa bunu nereye vermesi lazım, adalet bakanlığına versin. En sonunda söyledi filan. İki milletvekili ile iki avukatını göndereceğini söyledi tamam göndersin kabul edin dedim. Sende görevlendir dedim adalet bakanlığımıza birkaç arkadaşımızı incelesinler. Geldiler veya gelecekler. Ben böyle yaparım siyaseti alıp ön kesmem. Biz 85 koliyi Amerika’nın Adalet Bakanlığı'na teslim ettik. Bunların içinde iddianameler var verilmiş kararlar var tabiki gazete kupürleri de var. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak senin işin gücün parlamentodaki kürsüden gazeteleri sallamaktı.

Nazlı Çelik: İnce ile aslında buluştunuz bir araya geldiniz ilk intibanız neydi kendisiyle ilgili?

Recep Tayyip Erdoğan:
Ben şimdi partide ziyaretimize geldiği zaman böyle bir meydan süreci işleyeceğine ihtimal vermiyordum. Ama baktım şimdi şirazesinden çıktı.

Nazlı Çelik: Üslubu sert mi buluyorsunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Bay Kemal onunla ilgili biliyorsunuz, “ Bizim Cumhurbaşkanı adayımız şöyle yumuşak olacak, böyle kibar olacak” diyordu ama ne kibarlık kaldı ne bir şey kaldı. Fakat hiç önemli değil biz siyasetin bugüne kadar nasıl yapıldığını bilenlerdeniz. Bizde karşımızdakinin anladığı dilden konuşuruz.

Nazlı Çelik: Saadet Partisi sizce neden bu kadar sert bir muhalefet yapıyor? Bu kadar birlikte aynı çok benzer tabanlarda görev yaptınız. Sizin davetinize icabet etmedi karşı ittifakta yer alıyor. Kırgın mısınız en azından?

Recep Tayyip Erdoğan: Hiç girmeyelim Nazlı hanım. Niye kırgın olayım ki onların kilosu belli zaten. Hiç konuşmaya gerek zamanımızı da almasın.

Nazlı Çelik: Sistemin tıkandığı bütün kritik noktalarda Bahçeli özel bir rol oynadı hem size destek verdi hem sistemi açtı. Baktığınızda referandum, erken seçim 15 Temmuz’un ardında baktığınız zaman neredeyse 1 yıldır önemli bir siyasi anlayış ve rol birlikteliğiniz var. Aranızda zamanla sert polemikler yaşansa da. Milliyetçi Hareket Partisi tarafından gelen bu desteğin bu kadar süreceğini bekliyor muydunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Biz tabi bunun daha uzun bir yolculuk olmasını bekliyoruz. Güzel bir süreç şu anda işliyor. 24 Haziran sonrası devamı da bizim temennimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bize bizim Milliyetçi Hareket Partisi’ne ihtiyacımız var. Buradaki dayanışmamızın getirici Türk milletinedir. Eğer basit bir kırılma noktasında bir yanlış olursa burada ülkemiz kaybeder milletimiz kaybeder. Dolayısıyla bizim burada bu ittifakın içinde AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi üç parti varız. Biz tabi olayı bir Cumhur mantığında tekil hale getirdik adını da Cumhur İttifakı koyduk. Bu ittifakı bizim güçlü bir şekilde güçlendirerek götürmemiz lazım.

Nazlı Çelik: Mesela Milliyetçi Hareket Partili bakanları görür müyüz bakanlar kurulunda veya başkan yardımcıları arasında?

Recep Tayyip Erdoğan: Dedik ya Meclis'ten oraya bir gelme olacak mı olmayacak mı onu meclis aritmetiği belirleyecek. Bütün mesela bizim parlamentoyu güçlü kılmamız ve orada iyi bir sayıya ulaşmamız. Orada iyi bir sayıya ulaşmamız halinde oradan AK Partili arkadaşlarımızda Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımızda kabine içinde yer alabilirler.

Nazlı Çelik: Sayın Devlet Bahçeli son haftayı veya son iki haftayı İstanbul ve Ankara’ya ayıracağını söyledi. Sanıyorum sizde son haftada İstanbul’da olacaksınız. Ortak miting için bir tarih belirlediniz mi?

Recep Tayyip Erdoğan: Şu anda arkadaşlarımız görüşüyorlar. Ama Milliyetçi Hareket Partisi ortak miting zannediyorum pek sıcak bakmıyor. Ama sıcak bakarsa memnuniyetle ortak miting yapabiliriz. Ama aksi takdirde İstanbul benim geçmişten bu yana seçim bölgem oldu. Burada belediye başkanlığım var benim için çok çok önemli. Ankara’da ilçe mitingleri yapacağım. Aynı şekilde sayın başbakan Binali beyin İzmir’de ağırlıklı bir çalışması olacak. İstiyoruz ki gidilmedik yer bırakmayalım ortaya çok iyi bir performans koyalım ve bu performansla da seçimi başarılı şekilde neticelendirelim.

Nazlı Çelik: Şimdi Meclis aritmetiği çok önemli dedik ama çözüm süreci, hendek operasyonları bazı belediyelere HDP’li belediyelere kayyum atanması pek çok olay yaşandı. Bölgedeki muhafazakar Kürt seçmenin AK Parti’ye olan bağlılığı sadakati ne durumda?

Recep Tayyip Erdoğan: Hiçbir endişem yok bir sıkıntı yok. Ben Türk kardeşlerimin temsilcisi olduğum kadar Kürt kardeşlerimin de temsilcisiyim. Onların haklarını bugüne kadar ben HDP’nin savunmadığı kadar savundum. HDP’nin bölgeye ve Kürt vatandaşlarıma verdiği bir şey var mı? Ret, inkar tüm bu asimilasyonları ortadan biz kaldırdık. Onlar bunları ne yazık ki savunur durumdaydılar. Şimdi yeni bir adım atıyoruz. Bölgenin fiziki noktada geldiği durumu herhalde Kürt kardeşlerim görüyor. Bütün oraları bunlar yakıp yıkmadı mı? O çukurları bunlar yapmadı mı? Şimdi içeride olan kişi tutmuş Cumhurbaşkanlığına aday oluyor. Hangi yüzle aday oluyorsun? Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı kalkıyor onu gidiyor ziyaret ediyor. Diyarbakır’da benim 53 Kürt kardeşimin ölümüne neden olan kişiyi mi ziyaret etmeye gidiyorsun? Orada Yasin Börü gibi yavrumuzu şehit eden kişiyi mi ziyaret etmeye gidiyorsun? Böyle bir anlayış olur mu? Şu andaki Cumhurbaşkanı adaylarının bizim dışımızda hepsinin söylediği tek bir söz var, “Cezaevinden çıkmalı ve faaliyetini sürdürmeli”. Bunların yerlilik, millilik, adalet anlayışı bu. Demokrasi bu değil. Bu ülkeyi yakıp yıkacak, ondan sonra çık faaliyetini de istediğin gibi sürdür diyeceksin. Ben bu noktada adaletin bir an önce tecellisiyle adaletin bunlara gereken dersi vereceğine de inanıyorum. Ben şahsen Diyarbakır’daki 53 vatandaşımın ölümü olayını hala hazmedemiyorum. Ben bunu benim Kürt kardeşlerimin de hazmetmediğine kesinlikle inanıyorum. İnanıyorum ki bu seçimlerde oyunu adil şekilde demokratik bir şekilde hak ve özgürlüklere saygısı olan Kürt kardeşlerimde bunlara sandıkta HDP’ye gereken dersi verecektir.

Nazlı Çelik: Terör örgütleriyle mücadelede her zaman elbette polisimizin askerimizin her zaman yanındayız. Sık sık bölgeye gidiyorum bir gözlemimi de paylaşmak istiyorum. Terörle mücadelede İHA ve SİHA’ların üstün bir başarısı var gerçekten. Artık tamamen yerli ve milli diyebilir miyiz?

Recep Tayyip Erdoğan: Yüzde yüz diyemeyiz ama yüzde 20’den yüzde 65’e çıktık. Tabi bizim hedefimiz burada savunma sanayiinde ihtiyacımız olan her silah ve mühimmatı üretir hale gelmek. İnsansız savaş jetimiz yıl sonu veya önümüzdeki yılbaşı gibi. Bunun yanında silahlı insansız hava aracı SİHA dünyada ilk 6 ülkeden biriyiz. Ve milli akıllı bombalar üretir hale geldik. Bu da bizim için çok çok önemli vermiyorlar bize. Stratejik ortaklarımız filan hikaye vermiyorlar bize. Hep oyaladılar hep aldattılar. YPG’ye 5 bin TIR silah gönderdiler mühimmat gönderdiler. Ben bunu sayın Trump’a söyledim, “Nasıl olur” dedi. Aldı sağır bir odaya götürdü generallerini çağırdı. “Ben ekonomiyi bu kadar düzeltmeye çalışıyorum peki bu ne” dedi. O zaman bin 250 TIR gelmişti. “Biz bunların hepsinin seri numaralarını alıyoruz savaş bittikten sonra toplayacağız” dediler. Kendilerine, “Irak harekatında da aynı şeyi bana Bush söyledi” dedim. Ama daha sonra Amerika’nın bütün bu silah ve mühimmatı Kuzey Irak’ta kaldı. Hatta bunların bir kısmını da biz aldık. PKK’nın elinden kaldı o silahlar biz onlardan aldık.

Nazlı Çelik: F35’leri alabilecek miyiz?

Recep Tayyip Erdoğan: Biz paramızı ödüyoruz. Şu anda testler yapılıyor pilotlarımız orada. Sözleşmemize sadığız. Uluslararası bir hukuk var. Hukukun gereği neyse bizde o hukuk mekanizmasını tabiki çalıştırırız. Ama yani şimdi Amerika vermedi diye başka yerden daha gelişmişini daha farklısını elde edemeyiz diye bir şey yok. Artık dünya değişti alternatifler çok. Amerika’nın stratejik ortağımız olarak bize başka kapıyı çal dememesi lazım. Senato şöyle demiş böyle demiş biiz ilgilendirmez. Ben Amerika başkanıyla görüştüm mü? Görüştüm. Eğer biz stratejik ortaksak Amerika bize burada bir hukuki yanlış yapmamalı. Mesela şimdi FETO meselesinde ne yazık ki Amerika bize verilen sözü yerine getirmiyor. Bu adam yargı ile orada içeride tutulan birisi değil. Yargı kararıyla şu anda tutuklu ama bunu bizden istiyor. Mahkeme süreci devam ediyor. FETO’yu yargı süreci yok bir şey yok vermiyorsunuz. Ama göndermiyorsunuz. O zaman ben diyorum ki, “Acaba Türkiye’deki 15 Temmuz’un arkasında hangi karanlık eller var”. Obama döneminde verilmiş sözler var. Ama Trump döneminde de biz konuyla ilgili yumuşak süreci bunlardan dinledik. Gereğini yapacağı filan ama sözler yerine getirilmedi.

Nazlı Çelik: Bir yanda da Rusya var, Rusya lideri Putin’le bir dostluğunuz var. Siz Putin’le olan dostluğunuzu nasıl anlatırsınız?

Recep Tayyip Erdoğan: Trump’la ilgili de çok umutluydum hala umudumu korumak istiyorum. Fakat yani Putin’le olan süreçte bu FETO’cuların bir uçak krize bize yaşattılar fakat buna rağmen biz çabuk toparladık. Bizim bir de stratejik birbirimize bağımlılığımız var. Yılda 30 milyar metreküp petrol doğalgaz Rusya’dan alıyoruz. Bütün bunların yanında attığımız bu S400’ler olayı çok önemli bir adım. S400’ler adımını da atarken Rusya’nın yaklaşımı çok önemli. Kredide bize hiç bir ülkenin yapmadığı kolaylığı onlar yaptı sağ olsun. Bir diğer adım bunların bize teslimatında farklılık ortaya koydular. Bir başka adım ortak üretime geçebiliriz dediler. Böyle bir yaklaşımı gösteren ülkeye karşı bizim yaklaşımımızda olumlu istikamette farklı olacaktır. Bizde şu anda istenilen anda istenildiği şekliyle görüşebiliyoruz ve bölgede de inşallah hele hele 24 Haziran’dan sonra Rusya-Türkiye ilişkileri çok daha olumlu istikamette gelişecektir diyorum.

Nazlı Çelik: Askerimizin polisimizin sınır ötesinde terörle mücadelesi devam ediyor. Yeni bir harekat söz konusu mu? Kuzey Irak’ta Türk askerinin konuşlandığınız görüyoruz. Kandil’e veya başka bir yere...

Recep Tayyip Erdoğan: Burada ihtiyaç duyulduğu anda affetmeyiz. Kimseden de icazet almayız. Bu ister kuzey Suriye’de olsun ister Kuzey Irak’ta. Biz onlara da söylüyoruz teröristlerle bizi karşı karşı bırakmayın. Bırakırsanız biz Sincar’a da müdahale ederiz diğer tarafta da müdahale ederiz. Ülkemizin tehdit altında olmasına tahammülümüz yok. Obama döneminde eğer Zeytinlik operasyonları yapabilseydik belki bugün Zeytin Dalı’na ihtiyaç kalmazdı. Ama biz Zeytinlik operasyonları yapamadık Obama bizi oyaladı. Biz akıllı bomba diyorduk ama akıllı bomba filan bize gelmedi. Çok geç kalındı. Onun içinde en sonunda biz Zeytin Dalı’nı kararını verdik ve adımı attık.

Nazlı Çelik: Bir açıklamanız oldu, “Ellerinde olsa Menderes gibi bizi de darağacına çıkaracaklardı” dediniz. Neye istinaden kurdunuz bu cümleyi?

Recep Tayyip Erdoğan: 15 Temmuz’un hedefleri arasında da bu var. Daha önce bizim Mit müsteşarıyla ilgili attıkları bir adım vardı. O adımın arkasında da olay buydu. Eğer alabilseydiler müsteşarımızı arkasından beni alacaklardı. Biz bunların hepsini dinlemelerden şuradan buradan filan hep gördük. O zaman tabi şu anda içeride olan bazıları bunları açık ettiler. 17-25 Aralık süreci bunların adımı. Şu anda bunları hep kaçak.

Nazlı Çelik: emniyet içinde askeri içinde FETÖ temizliği ne ölçüde tamamlandı?

Recep Tayyip Erdoğan: Yani ciddi oranda bir temizlik oldu. Bitti mi derseniz hayır bitmedi. Biz bütün hassasiyetimizle bunların üzerine gidiyoruz. Her gün duyuyorsunuz şu ilde şu kadar imam şu kadar filan operasyonlar devam ediyor. Bunlar adeta metastaz yapmış yani her yere sızmışlar. İçeriye girenlerinde süre içinde hep itirafları var. Bizi, şu yönlendirdi, şu istikamet verdi. Bazıları kendi akrabaları içinde kardeşleri içinde bu tür şeyler çıkıyor.

Nazlı Çelik: 3. Havalimanı çok konuşuluyor. Öncelikle Türkiye ne kazanacak? Yakında açılıyor ve aklınızda bir isim var mı?

Recep Tayyip Erdoğan: Sen bir isim verir misin?

Nazlı Çelik: Yok estağfurullah belki kamuoyu halk bir anket düzenleyebilirsiniz...

Recep Tayyip Erdoğan: Olabilir. Sabırlı olmakta fayda var. Bir mesafe alalım.

Nazlı Çelik: Atatürk Havalimanı şeklinde tutulabilir.

Recep Tayyip Erdoğan: Zaten Atatürk Havalimanı İstanbul’da vardı birçok yerde de zaten var. Olmayanı buraya vermek çok daha isabetli olur. Yeni yeni bazı isimlerle temayüz etmekte de fayda var. Bu noktada sabırlı olmakta da fayda var diye düşünüyorum. Biz her işimizi istişare ile yaparız. Millete danışılabilir veya bizim üst düzey bir istişare kurulu oluştururuz orada bu işin istişaresini yaparız. İlla her şeyde millete gitmek her konuda doğru olmayabilir. Bu parti rasgele siyasi parti değil üst düzey istişare kurulları var.

Nazlı Çelik: Köprüler ve Avrasya Tüneli için dolar üzerinden verilen devlet garantisi çok eleştiriliyor. Geçsen de geçmesen de vatandaş köprü parasını ödüyor eleştirisi yapılıyor. Sizce haklılık payı var mı?

Recep Tayyip Erdoğan: Bence bu işin bir defa eleştiriyi kim yapıyorsa bu işlerden anlamıyor. Bütün bunların hesabını biz dört dörtlük yaptık. Dolardı TL’ydi bizim bir sıkıntımız yok. Şu anda bizim attığımız bu adımlarda buralardan geçen araçların akaryakıt yakışına eğer elektrikle çalışıyorsa onların hepsine varana kadar hepsinin hesabı yapıldı. Buna göre de adımlar atıldı atılıyor. Bunu konuşanların hiçbiri bioti nedir, kamu özel ortaklığı nedir bilmiyor. Bilmediği halde konuşuyorlar. Hiç haberleri yok. “3. Köprüyü Erdoğan yaptı 4.’de İnce yapar” diyor. Senin dikili ağacın var mı bugüne kadar bir yerde neyi yapıyorsun? Zannediyor ki milli bütçeden yapılıyor. Tam aksine bu dediğin sistemlerle yaptık. Bu kamu özel ortaklığı ile yaptığımız yatırımlarda da dünyada Türkiye örnektir. Yap-işlet-devretle yaptıklarımızda Türkiye dünyada örnektir. Ama bunlar bunu bilmiyor. İkide bir konuştukları şey bütçede para yok. Şu hastaneleri biz bütçeden mi yaptık? Bakın şu anda 30 büyükşehrin tamamında bunları yapacağız. Milli bütçeden yapmaya kalksaydık başaramazdık zaten. Ama bütün bunları kaynakları çeşitlendirerek yaptık. Kaynak çeşitlendirmesi nedir bunlar bilmez. Ama biz bu işi başardık. 25 havalimanı biz bir o kadar daha ilave ettik. Çoğunu kamu özel ortaklığı ile yaptık milli bütçeden yapmadık. Onlara belli bir süre veriyoruz 10 sene 15 sene belki 20 sene ihaleyle bağlantılı o. O kadar süre o işletiyor sonra tekrar devlete teslim ediyor. Şimdi yeni birçok hamlede “Kanal İstanbul’u yaptırmam” diyor. Şimdi sen Kanal İstanbul gibi bir projeyi iptal edeceğim diyorsan bu ülkede senin hizmet aşkın diye bir şey yok. Böyle bir derdinde yok. Ama bizim bu ülkede böyle bir derdimiz var. Biz bu Kanal İstanbul’u istesen de istemesen de yapacağız. 45 kilometre olan bu Kanal İstanbul’da her iki tarafında da gayet güzel iki şehir kuracağız. Bu aynı zamanda İstanbul’un yoğunluğunu buralara çekme olayıdır. Bambaşka bir kanal oluyor ve dünyadaki mevcut Süveyş, Panama inşallah onları da geçecek bu. 10 milyar euronun üzerinde bir yatırım gerektirecek ama bizden çıkmayacak. Bu ihaleyi kim alırsa ondan kalacak ve bu ihaleyi alan bunu belli bir süre işletecek. Belki 10 sene olacak 15 sene olacak. Oradan elde ettiği gelirle de Kanal İstanbul kendi kendini finanse etmiş olacak.

Nazlı Çelik: Millet Bahçeleri’nin tamamlanması için bir zaman öngörüyor musunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Onlara başlıyoruz. Mesela İstanbul Millet Bahçesi’nin özelliği, 29 Ekim’de biz yeni havalimanımızı açıyoruz. İnşallah ben 29 Ekim’den önce oraya ineceğim ve orada bir televizyon programı yapacağım. Fakat burada önemli olan şey bu Millet Bahçeleri’nde Atatürk Havalimanı’nı alanı yaklaşık 13 bin dönüm ve dünyanın 1 numarası olacak. 29 Ekim biz öğür tarafı açıyoruz yılda 90 milyon yolcunun gidip gelebileceği bir havalimanı oluyor ve 2023’te bu sayı 150 milyona çıkıyor. Biz buna karşıyız diyorlar. Sabiha Gökçen niye yapıldı diyor Kılıçdaroğlu. Ben yapmadım bizden öncekiler yaptı ama kötü mü oldu? Onlar işletemedi biz geldik işlettik. Yetmedi yeni terminal binaları yaptık, şimdi yeni bir pist yapıyoruz. Bunlar anlamazlar. Bunlar yeni bir şey yapalım ülke ayağa kalsın niyetleri yok. Şimdi Sabiha Gökçen Anadolu yakasında öbür tarafta da 3. Havalimanımız ve bunlarla beraber biz dünyaya cevap vereceğiz. 2023’te 1 numaralı havalimanı bizim 3. Havalimanı olacak. Şimdi de ilk 3’ün içinde olacak. Biz sadece Millet Bahçeleri’yle kalkıp İstanbul’a bu işi yapmayacağız. Atatürk Havalimanı, Başakşehir, Maslak, Pendik, Bakırköy, Ankara’da mevcut Atatürk Kültür Merkezi alanını dönüştüreceğiz, İzmir’de aynı şekilde, Eskişehir yeni stat yaptık eski stadın yerini dönüştürüyoruz. Bursa’da yine eski stadı şimdi Millet Bahçesi’ne dönüştürüyoruz. Trabzon’da Hüseyin Avni Aker’i aynı şekilde.

Nazlı Çelik: Avrupa Birliği ile ilgili ciddi bir gerginlik süreci yaşadık özellikle referandum zamanında. Bundan sonra ilişkiler hangi noktada?

Recep Tayyip Erdoğan: Şu anda biz Avrupa Birliği’ne karşı üzerimize düşen görevlerin hepsini harfiyen yerine getiriyoruz. Fakat Avrupa Birliği kendine düşen görevleri yerine getirmiyor. Şu ana kadar 15 fasıl noktasında eskiden aç kapa vardı. Şimdi maalesef sadece aç ama kapa yok. Şimdi bizim tabi bunlar nereye kadar sürer bilemem. Ama biz iyi niyetle bu işi götüreceğiz ve adımlarımızı atacağız. Başbakanlığım döneminde Schröder Almanya şansölyesi olduğu dönemde, Chirac Fransa’nın başında olduğu dönemlerde liderler zirvesine bizleri hep davet ederlerdi. Fakat Sarkozy ve Merkel göreve geldikten sonra bunlar bizleri davet etmez oldular. Tabi bu aslında tıkanıklığın ilk adımlarıydı. Niye böyle bir şeyi başlattılar anlamak mümkün değil. Sarkozy diye birisi kaldı mı? Yok gitti. Merkel’in bu noktada Macron’la toparlaması lazım. Türkiye’ye karşı bir iyi niyetleri varsa bunu çözmeleri lazım. Aksi takdirde biz çözüm noktası arayacağız. Bu çözüm illa Avrupa Birliği’nde olur diye bir şey yok.

Nazlı Çelik: Nasıl bir çözüm?

Recep Tayyip Erdoğan: Onu daha sonra açıklayalım. Biz Avrupa Birliği noktasında ne dediysek yaptık. Avrupa birçok ülkesiyle oralarda bir seçim kampanyası sürecinde PKK’ya müsaade ediyorlar, HDP’ye müsaade ediyorlar, diğerlerinin ismini anmayayım hepsine müsaade ediyorlar ama AK Parti’ye AK Parti’nin bakanlarına oralarda faaliyet göstermesi müsaadesi vermiyorlar. Şimdi aynı şeyi gene yapıyorlar. PKK’ya gösteri yapması müsaadesi veriyorsun, HDP’ye veriyorsun Türkiye’den kaçmış olan teröristlere müsaade ediyorsun ama AK Parti’ye müsaade etmiyorsun.

Nazlı Çelik: Bedelli askerlik için bir düşünceniz veya böyle bir niyet var mı?

Recep Tayyip Erdoğan: Seçim sonrası bunları genelkurmay milli savunma oturacağız konuşacağız. Gerçekten böyle bir şeyin olması uygundur diyorlarsa hiç tereddüdümüz olma önünü açarız.

Nazlı Çelik: Koyu bir Fenerbahçe taraftarısınız. Malum bu hafta sonu çok kritik bir seçim var. Buradan bir mesajınız olacak mı başkan adaylarını ve taraftara?

Recep Tayyip Erdoğan: Beni şimdi köşeye mi yatırmak istiyorsun. Şimdi en ideali alışılmış olan şey hayırlı olsun demektir. Gönlüm bu noktada ideal bir yönetimin işbaşına gelmesidir. Burada tecrübe her zaman çok çok önemli. Temenni ederim ki inşallah bu kongre ile birlikte Fenerbahçe yeni bir sürece çok daha diri çok daha güçlü ama tecrübenin de hakim olduğu bir yapıyla devam eder.

Nazlı Çelik: Mitingler, devlet işleri ve geride kalan 16 yıl, öncelikle yorgun musunuz?

Recep Tayyip Erdoğan: Değilim dersem inanacak mısın?

Nazlı Çelik: Gerçekten yorgun değil misiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Değilim tabi yorgun olsam bırakırım zaten bu işi. Neşet Ertaş’ın bir sözü var, “Aşkınan koşan yorulmaz”. Biz aşkla koşuyoruz.

Nazlı Çelik: bunun yarattığı bir stres var bunu nasıl atıyorsunuz? Müzik mi dinler siyaset dışı Recep Tayyip Erdoğan spor mu yapar?

Recep Tayyip Erdoğan: Şu seçim süreci içinde pek yapamadım ama seçim süreci dışında haftada 3 gün sporum var. Daha çok kış mevsiminde aletli ama yaz mevsimine girince açık sahada arkadaşlarımla birlikte futbol, basketbol beraberce yapıyorum. O ayrıca bir bize enerji ve dinçlik veriyor. İyide bir ekibim var bu noktada.

Nazlı Çelik: Torunlara vesaireye vakit kalıyor mu?

Recep Tayyip Erdoğan: Kalmaz olur mu onlar ayrı bir dinamizmimiz bizim.

Nazlı Çelik: Eskiden cüzdanlara eşlerin, torunların, çocukların fotoğrafları saklanırdı artık akıllı telefonlar o misyonu yükleniyor ama sizin var mı yanınızda mesela Emine hanımın resmi var mıdır veya torunların?

Recep Tayyip Erdoğan: Var torunlarında var. Ayrıca ofisimde çalışma masamın üstünde 6 torunumun da resimleri var orada. Tabiki telefonumda da eşimdi, annemdi, torunlarım, kızlarım hepsinin fotoğraflar dosyasına girdiğimde fotoğrafları var. Buradan ekranları başında bizi izleyen tüm milletime en kalbi duygularla selamlarımı sevgilerimi yolluyorum ve bizi izlemeye devam etsinler. Ama 24 Haziran'dan sonrada bize durmak yok yola devam derlerse memnun olurum.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Recep Tayyip Erdoğan
  • NTV

Sayfa Yükleniyor...