Peru’da halk mı kazanacak Boluarte mi?

Yolsuzluk suçlamasıyla evi basılan atanmış Devlet Başkanı Dina Boluarte'ye karşı Peruluların öfkesi büyüyor. Sendikalar, avukatlar, feministler dahil toplumun birçok kesimi, hükümete karşı protestolara devam etmekte kararlı. İstifa çağrılarına kulak tıkayan Boluarte'nin atacağı adımlar merak konusu.

Güney Amerika ülkesi , geçtiğimiz hafta yolsuzluk baskınıyla dünya basınının gündemine oturdu.

Atanmış devlet başkanı Dina Boluarte’nin evi, lüks Rolex saatlerini mal varlığı olarak beyan etmediği için polis tarafından basıldı. Üstelik koçbaşıyla kilidi kırılarak.

Boularte, Rolex’leri kendi parasıyla aldığını iddia etti.

Bu baskından üç hafta kadar önce ülkenin başbakanı Alberto Otarola’nın hakkında, kamu ihalelerinde yolsuzluk yaptığı suçlamasıyla savcılık soruşturma başlatmış, başbakan bu iddiaların ardından istifa etmişti.

Devlet başkanına yönelik yasa dışı zenginleşme soruşturmasının ardından ise istifa dalgası hızlandı ve 6 bakan daha görevi bıraktı. Boluarte hızlıca yerlerine yenilerini atadı.

CASTİLLO SONRASI KRİZ DERİNLEŞTİ

Güney Amerika siyasetinin hiç dinmeyen çalkantısı, ’da 2020’den bu yana kendini çok daha fazla hissettiriyor.

Son yıllarda siyasi krizlerle boğuşan Peru’da, 2020 yılında beş gün içinde üç devlet başkanı değişmiş, 2021’de solcu Pedro Castillo göreve gelmişti. Liderlik koltuğuna oturmasının ardından hakkında birçok kez yolsuzluk iddiaları ortaya atılan Castillo, bunların sağ muhalefetin kendisini devirmek için yaptığı girişimler olduğunu söylemişti.

Peru'nun kuzey yaylalarındaki Cajamarca'dan gelen kırsal kesimden bir öğretmen olan Castillo, iş dünyası ve medya tarafından hedefe alınarak, sosyal ve ırksal önyargılarla damgalandı. Ancak arkasında büyük bir halk desteği vardı. Çünkü Perulular kendilerinden birini iktidara getirmişlerdi.

Doğal olarak Castillo'ya yönelik sağ ve elit kesimin baskısı toplumda bir öfke dalgası yarattı.
Castillo ise, hükümetine yönelik baskıların artmasının ardından Kongre’yi feshederek “özel acil durum hükümeti” kuracağını duyurdu ve olağanüstü hal ilan etti. Bu kararın arından Kongre tarafından “darbe girişimi” suçlamasıyla görevden alındı. Daha sonra cezaevine konulan Castillo’nun yerine ise yardımcısı Dina Boluarte getirildi.

ABD’NİN ROLÜ VAR MI?

Castillo’nun serbest bırakılmasını ve Boluarte’nin istifasını isteyen Peru halkı ise talebiyle sokaklara döküldü. Her geçen gün şiddetlenen eylemlerde polis müdahalesi sonucu en az 70 kişi hayatını kaybetti.

Protestoların hedefindeki Boularte, göreve geldiği ilk günden bu güne, halk tarafından benimsenmedi ve istifa çağrılarına kulak tıkadı.

Öte yandan Boluarte hükümetinin, Peru'nun maden varlıklarını ABD’ye açmak için harekete geçmesi, arkasında Washington’un desteği olduğu yorumlarına yol açtı.
Castillo’nun devrilmesinin ardından ABD’li yetkililerin, Peru’nun madencilik ve enerji bakanlarıyla bir araya gelmesi dikkat çekmişti.

TOPLUMUN TÜM KESİMLERİ PROTESTOYA DEVAM EDECEK

Sendikalar ve toplumsal muhalefet, nisan ayında yeni gösterileri için çağrı yapıyor. Hepsinin temelinde yine Boluarte’nin istifasına yönelik talepler var.

Perulu feministler de 5 Nisan'da çağrısı yapılan eylemi işaret ederek, “kültür ve sanatla birlikte direniş eyleminde birleşerek diktatörlüğe karşı sesimizi yükseltiyoruz. Unutmayalım ki hafıza olmadan adalet olmaz, adalet olmadan demokrasi olmaz” söylemiyle protestoya katılacaklarını duyurdu.

Avukatlar da bir diğer istifa çağrıcısı grup. Peru Baroları Ulusal Dekanlar Kurulu Başkanı Tobías Molina Vallejo, ülke basınına yaptığı açıklamada, "Boluarte’nin yönetimini onaylamadığını çünkü darbe benzeri bir şekilde başkanlığı üstlenmek için durumdan faydalandığını söyledi. Vallejo, Boluarte’nin göreve geldiği dönemdeki eylemleri işaret ederek, “70'ten fazla ölüm var ve bunlar soruşturulmuyor" dedi.

Öte yandan Perulu gazeteciler de hükümete tepkili. Peru Ulusal Gazeteciler Birliği, devlet başkanının, evinin baskınının ardından yaptığı açıklamada, gazetecilik faaliyetlerine yönelik damgalayıcı ifadeler kullanmasını kınadı.

Toplumda kabul görmeyen Boluarte’nin iktidarda daha ne kadar süre kalacağı belirsizliğini koruyor.

Erken seçime gidileceğine dair de herhangi bir işaret yok.

İçişleri bakanı dahil olmak üzere, istifalar sonrası yenilenen kabinenin, toplumsal eylemlere vereceği karşılık ise merak konusu.

YAZARA AİT DİĞER MAKALELER