Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Yüksel Selek, tabiatın, ''hakları için başkaldırdığını'' belirterek, ''Bize düşen görev, onun haklarını tıpkı insan hakları gibi dokunulmaz, devredilmez, var olmaktan kaynaklanan haklar olarak güvence altına alarak, anayasalara yazdırmaktır'' dedi.
Selek, Cezayir Restoran'ın konferans salonunda gerçekleştirilen ''Ekolojik Anayasa Konferansı''nın açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın ekolojik bir kriz yaşadığını söyledi.
Doğayla uyum içinde yaşamanın yollarını bulmak gerektiğini vurgulayan Selek, ''Gelecek kuşaklara sorumluluğumuz gereği, benden sonra tufan zihniyetiyle devam edemeyiz'' değerlendirmesinde bulundu.
Ekolojik krizi, ''yaşamın sürdürülebilirliği adına, doğanın küresel başkaldırısı'' şeklinde tanımlayan Selek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Doğayı analitik yöntemlerle parçalara ayırarak, insanın dışında bir varlıkmış gibi nesneleştirip kullanmanın bedelini acı acı ödüyoruz. Şimdi artık geri dönülmez noktaya doğru bir gidiş, nasıl durdurulabilir, ona verdiğimiz zarar nasıl telafi edilebilir arayışı içindeyiz. Geç de olsa insanın, 'doğa, yeryüzü' adını verdiği bütünlüklü sistemin ve onun yaşam döngülerinin bir parçası olduğunu fark etmiş bulunuyoruz. Bu nedenle doğaya ve onun eko sistemlerine verilen zararın aynı zamanda insana da verilmiş olduğunu, doğanın kendisine verilen zararı, insana er geç ödeteceğine tanık olmaya başladık.''
Bazı devletlerin, çevre sorunlarının ve kirliliğinin küresel bir yaklaşımla çözülebileceğini anlamadığını savunan Selek, şunları kaydetti: ''Çernobil'den, Fukişima'dan ders almıyor, öğrenmiyorlar. Ancak bu böyle gitmeyecek. Tabiat ana, iradesini ortaya koyuyor, hakları için başkaldırıyor. Bize düşen görev, onu bir hak öznesi olarak tanıyıp, haklarını tıpkı insan hakları gibi dokunulmaz, devredilmez, var olmaktan kaynaklanan haklar olarak güvence altına alarak, anayasalara yazdırmaktır. Yeryüzünde yaşamın sürdürülebilir olmasından daha kutsal bir şey olamaz. Doğa kutsaldır.''Selek, konferans sonuç bildirgesinin, yeni anayasa yapım sürecinde göz önünde tutulması için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.Konferans bildirgesinde, ekolojik toplumun genel değerlerini ve ilkelerini, doğanın bir hak öznesi olarak tarifini ve doğanın haklarının nasıl tanımlanması gerektiğini içeren giriş bölümü oluşturularak, anayasada yer alması önerilen maddelerin ana hatları kaleme alınacak.
Selek, Cezayir Restoran'ın konferans salonunda gerçekleştirilen ''Ekolojik Anayasa Konferansı''nın açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın ekolojik bir kriz yaşadığını söyledi.
Doğayla uyum içinde yaşamanın yollarını bulmak gerektiğini vurgulayan Selek, ''Gelecek kuşaklara sorumluluğumuz gereği, benden sonra tufan zihniyetiyle devam edemeyiz'' değerlendirmesinde bulundu.
Ekolojik krizi, ''yaşamın sürdürülebilirliği adına, doğanın küresel başkaldırısı'' şeklinde tanımlayan Selek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Doğayı analitik yöntemlerle parçalara ayırarak, insanın dışında bir varlıkmış gibi nesneleştirip kullanmanın bedelini acı acı ödüyoruz. Şimdi artık geri dönülmez noktaya doğru bir gidiş, nasıl durdurulabilir, ona verdiğimiz zarar nasıl telafi edilebilir arayışı içindeyiz. Geç de olsa insanın, 'doğa, yeryüzü' adını verdiği bütünlüklü sistemin ve onun yaşam döngülerinin bir parçası olduğunu fark etmiş bulunuyoruz. Bu nedenle doğaya ve onun eko sistemlerine verilen zararın aynı zamanda insana da verilmiş olduğunu, doğanın kendisine verilen zararı, insana er geç ödeteceğine tanık olmaya başladık.''
Bazı devletlerin, çevre sorunlarının ve kirliliğinin küresel bir yaklaşımla çözülebileceğini anlamadığını savunan Selek, şunları kaydetti: ''Çernobil'den, Fukişima'dan ders almıyor, öğrenmiyorlar. Ancak bu böyle gitmeyecek. Tabiat ana, iradesini ortaya koyuyor, hakları için başkaldırıyor. Bize düşen görev, onu bir hak öznesi olarak tanıyıp, haklarını tıpkı insan hakları gibi dokunulmaz, devredilmez, var olmaktan kaynaklanan haklar olarak güvence altına alarak, anayasalara yazdırmaktır. Yeryüzünde yaşamın sürdürülebilir olmasından daha kutsal bir şey olamaz. Doğa kutsaldır.''Selek, konferans sonuç bildirgesinin, yeni anayasa yapım sürecinde göz önünde tutulması için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.Konferans bildirgesinde, ekolojik toplumun genel değerlerini ve ilkelerini, doğanın bir hak öznesi olarak tarifini ve doğanın haklarının nasıl tanımlanması gerektiğini içeren giriş bölümü oluşturularak, anayasada yer alması önerilen maddelerin ana hatları kaleme alınacak.