Daniel M. Kliman ve Joshua W. Walker'ın ortak imzasıyla yayınlanan yorumda, "Washington'da ve Avrupa başkentlerinde Türkiye'nin, uluslararası düzen için değil ona karşı çalışan bir yükselen teokrasi ve zaten "kaybedilmiş" bir ülke olduğu sonucuna varmak cazip görünecektir. Bu ciddi bir hata olur" denildi.
Yüzyıl önce Avrupa'daki tartışmanın, Osmanlı İmparatorluğu'nun düşüşünden nasıl yararlanılacağı üzerine olduğunu hatırlatan yorumda, günümüzde "Türk sorunu"nun tersine döndüğü belirtildi: "Batı yükselen bir Türkiye'yle nasıl geçinmeli?".
Türkiye'yi Hindistan, Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika gibi ülkelerle beraber "yükselen demokrasiler" kategorisine dahil eden yazıda, bu ülkelerin yükselişinin 21. yüzyılın önemli bir gelişmesi olduğu dile getirildi. "Yükselen demokrasiler Batı'ya 2. Dünya Savaşı'nın ertesinde kurulan uluslararası düzeni sürdürme fırsatı sunuyor" görüşünü savunan yorumda, Avrupa ve Japonya'da ekonomik sorunlarla ABD'de mali sıkıntılara sahne olan bir dönemde söz konusu düzenin devamı için yükselen demokrasilere ihtiyaç olduğu belirtildi.
Kliman ve Walker'ın analizinde Batı ile Türkiye arasında bir süredir devam eden gerginliğin endişe uyandırması gerektiği ve bu durumun Türkiye'yle diğer yükselen demokrasiler arasında bir farklılık teşkil ettiği vurgulandı. Yazıda; Batı'nın Ortadoğu'daki müttefiklerinin Mısır ve Suudi Arabistan gibi otoriter devletler ve "demokratik ama her yönden kuşatılmış" İsrail olduğu, İran'ın ise hem otoriter hem de ABD'ye karşıt olduğu hatırlatılarak; "başka hiçbir devlet istikrar ve demokratik değerlerin taşıyıcısı olan Türkiye'yi ikame edemez" görüşü ifade edildi.
Bu görüşe örnek olarak da Türkiye'nin hem Irak'ın geleceğini olumlu yönde etkileyebilme potansiyelinin bulunması, hem de Batı ile İran arasında iyi bir aracı olması dile getirildi. Türkiye'nin ayrıca serbest ve adil seçimlerin yapıldığı Müslüman çoğunluklu bir ülke olarak bölgede demokrasinin feneri işlevi görebileceği savunuldu.
Türkiye'yi öcü gibi göstermenin ülke içindeki, Türkiye'nin asla Batı'nın parçası olamayacağını savunan ve Türk dış politikasını daha uç bir yöne çekmek isteyen güçlerin işine yarayacağını öne süren yazıda İngiliz Başbakanı David Cameron'un son Ankara ziyaretinin AB ile Türkiye arasındaki, 2005'ten beri gevşemiş bulunan ilişkileri derinleştirme sürecini başlatması gerektiği belirtildi. Yazı, ABD'ye yönelik şu önerilerle noktalandı:
Amerikan ve Türk iş dünyası liderleri arasında bir CEO forumunun tesis edilmesi, iki ülkenin yasama meclisi üyeleri arasında ilişkilerin güçlendirilmesi, Amerikalı yetkililerin Türk hükümetinde işe sokulması ve Türkiye'den Fulbright bursuyla ABD'ye geleceklerin sayısının iki katına çıkarılması.
- Etiketler :
- Haberler
