3 akbilliden birinin otomobili var

Konfor, bir otomobile kurularak gitmek değil, ne kadar süreceğini tahmin edebildiğin bir seyahati gerçekleştirmek. Bu yüzden toplu taşıma araçlarını tercih edenler artıyor.

3 akbilliden birinin otomobili var

Toplu taşıma sistemi karayoluna bağımlı olmaktan çıkıp raylı sisteme kavuşunca, yolcu profili de değişti. Son dönemde trafikten dem vuran sohbetlerin sonu sıklıkla, “Otomobili bıraktım, metroyla, metrobüsle gidiyorum. Dünya varmış” cümlesiyle bitiyor.

Kapısında şoförlü otomobili bekleyenler bile, özellikle Taksim- 4.Levent hattında otomobil kullanmıyor, İstanbul'un iki yakası arasını Metrobüs ile geçmeyi tercih ediyor. Habertürk'te yer alan habere göre yöneticiler ya da patronların toplu taşıma sistemiyle tanışmasını aslında önce Türkiye'deki yabancı CEO'lar başlattı. Yıllardır pek çok röportajda duyarız yabancılardan, “Bir şehri tanımanın en iyi yolu, otobüse, metroya binmektir” derler. Şimdi Türk yöneticiler de bu rahatlığı keşfetti, hatta yeni yolculuk biçimlerini bir tür CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi) olarak bile kullanmaya başladı.

‘FANUSTA YAŞAMAYALIM’
Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane, yıllardır kendi otomobilini kendisi kullanır, belki de bu yüzden trafik çilesini iyi bilir. Nane, yine yıllardır cebinde Akbil'ini de taşır. Metrobüse de biner, metroya da biner, halk otobüsüne de biner. Şimdi diyor ki, “Bizim perakendeci olarak bir fanusta yaşamamamız lazım. En kötü şey bu olur. Tüketici kitlemiz kimse, çoğunluğu görmemiz lazım. Şoförle gitmek arabayla gitmek çok kolay. Onun getirdiği pratiklik var. Ama arka koltukta kimseyi görmüyorsun ki...”

Arzum'un patronu Murat Kolbaşı'nın da Akbil kullanıcısı olduğunu öğrendim. Kolbaşı, Akbil'i vapurda, metroda herkesin elindeki poşete bakacak ve hatta 'müdahale' edecek kadar aktif kullanıyormuş. “Ofisim Flatofis'te, evim Beylerbeyi'nde. 30 dakikada evdeyim” diyor. Bir gün metrobüste bir tüketicinin elinde rakip markanın ürününü görünce “Arzum'un da var, niçin o markayı tercih etmediniz” dediğinde, “Arzum iyi de son dönemde biraz fiyatları yükseltti evladım” cevabını almış.

Şimdi Eminönü-Üsküdar hattındaki vapura binip, Eminönü'nde alışveriş yapanların poşetlerine bakıyor, “Benim hanım da bu çay makinesinden istiyor, memnun musunuz” diye nabız yokluyormuş. Hem hızlı gideceksin, hem müşteriyi gözleyeceksin. Çifte fayda.

BEYAZ YAKALILAR DA RAHATA ALIŞTI
İETT'nin istatistikleri de toplu taşıma araçlarını artık beyaz yakalıların daha çok kullandığını ortaya koyuyor. 2010 yılında 820 bin kişiyle yapılan araştırmada raylı sistemi kullananların yüzde 32'sinin kendilerine ait otomobilleri olduğu ortaya çıkmış. Bu otomobiller artık sadece tatil günleri kullanılıyormuş. Eğitim düzeylerine bakıldığında da üniversite mezunlarının oranı yüzde 19.2, lisansüstü yapanların oranı da1.2.

KONFOR ARTIK DAHA HIZLI ULAŞABİLMEKTE
Ulaşımda raylı sistemi tercih edenlerin yüzde 2.6'sı A, 14.8'i ise B SES (sosyoekonomik statü) grubuna ait. Bu da toplu taşımayı tercih etmemeyi bir statü göstergesi olarak görme fikrinin yavaş yavaş kaybolduğunu, raylı sistem yaygınlaştığında kimsenin otomobil kullanmakta o kadar da ısrarcı olmayacağını ortaya koyuyor. Konfor artık, bir yerden bir yere ne kadar sürede ulaşacağını hesaplayabilmek demek.

Sayfa Yükleniyor...