Etkili konuşmanın 10 yolu

Kalabalık önünde konuşmak, insanların en büyük korkuları arasında yer alıyor. Yalnızlıktan, ölümden sonra ön sıralarda yer alan bu korkuyla başa çıkabilenleri dinlediğim bir konferansa katıldım bu hafta sonu. Daha doğrusu büyük çoğunluğunun başa çıkabildiği diyelim… Dünyanın en başarılı sunumlarının yapıldığı TED Konferansı’nın, İstanbul’da düzenlenen TEDXReset konferansının başlığı Kritik Kavşaklar olunca tahmin edersiniz ki pek çok konuşmacının hayatındaki kritik kavşakta kesişti yolumuz. Hangimizin hayatında kritik kavşaklar yok ki?

Etkili konuşmanın 10 yolu

TEDXReset boyunca her konuşmacının ana temasını, bende iz bırakan cümlesini Twitter hesabımda paylaştım . Bana en çok gelen soru ise bu konferansları bilen arkadaşlardan oldu, sahiden onsekiz dakika kuralına uyuluyor mu diyen çok kişiye cevabım: Gayret edildi ama ne yazık ki zorlayıcıydı. TED Konferansları’nın alameti farikası ilham veren konuşmalar, ancak Al Gore veya Bill Clinton, Bill Gates ya da Sergey Brin, kim olursanız olun, burada konuşmak için sadece onsekiz dakikanız var. Neden?

Çünkü onsekizinci dakika etkili sunum ve konuşmada kritik kavşaklardan biri. İlk kez 1970’li yıllarda Amerikan Deniz Kuvvetleri öğretmenleri ve öğrencileri üzerinde yapılan araştırmayla gündeme gelen ‘’onsekiz dakika duvarı’’ kavramı dinleyicinin onsekizinci dakikadan sonra dikkatinin dağıldığı, etkin soru soramadığını söylüyor. Ancak konuşmacı olarak bu onsekiz dakika duvarını aşmanız gereken anlar, konular olduğunda ne yapacaksınız? İşte ilham veren konuşmaların özünde de bu duvarın inşa edilmeden yıkılması becerisi yatıyor. Anlatılan bir hikaye, araya giren bir video, bir soru cevap seansı bu duvar oluşmadan dinleyiciyi sizinle tutuyor.

Konferansa geri dönecek olursak, dedim ya keyifle dinlediklerim yanında sıkıldıklarım da oldu doğrusu.

Süreyi aşan sunumlar yanında bir başka dikkat dağıtan unsur da doğal olmakla özensiz konuşmak arasındaki ince ayarın kaçırıldığı sunumların olmasıydı. Samimiyetle hazırlıksız olmak bir çelişki. Müthiş başarılara imza atmış bir profesyonelin bu onsekiz dakika kuralına uymaması neden, kendisi bu yaptığı konuşmayı dinlerken ilham alır mıydı, kendini benim yani dinleyicinin yerine koymuş mu, tam altın vuruşu yapmış ve harika dedirtmişken, neden konuşmayı uzatmayı seçti, bu sorular zihnimde, kavşakta ters yöne dönüp kaybolduğumu farkettiğim bir sunumda bu satırları not alır buldum kendimi. Çarptığım neydi, bir onsekiz dakika duvarı mı, konuşmacının ego duvarı mı, emin değilim. Belki ikisi de ama çarpmanın etkisiyle bir süre kaybolmuştum, bu net.

Öte yandan umuyorum yakın zamanda internet ve YouTube’a konuşmalar yüklenir ve dinleme fırsatı bulursunuz. Benim çok beğendiklerim arasında Leonard Mlodinow bilinçaltı davranışları nasıl belirliyor konusunu interaktif bir sunumla harika özetledi, Levent Erden kritik kavşaklarda aslında seçiyor muyuz yetiniyor muyuz sorusunu irdeledi… Agah Uğur kaybetme korkumuz kazanma hevesimizi yeniyor, oysa yanlış karar vermek bir hak, yanlış bir karar yok dedi. Selin Girit doğru ne yanlış ne, soruları kim soracak derken dokunaklı bir anlatımla bizi düşündürürken, Can Yücel Metin güldürerek düşündürdü… Bir asansördeki kedi metaforu var ki, bayılacaksınız, ben burda anlatmıyorum, kendisinden dinleyin, anlatımı müthiş.

Kısaca en başarılı konuşmacılar kendi kritik kavşağını anlatırken bildiğimiz o basit sihirli formülü uyguladı: Kendisi oldu ama dinleyicisini merkeze koyarak, kendini değil. Organizasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkürler dedikten sonra ben de üzerime düşeni yapıyorum. TED’in tüm konuşmacılarından beklentilerini özetleyen bir liste var, adına 10 Emir deniyor. Daha önce de basında paylaşıldı ama tam yeri gelmişken bir kez daha göz atmaya değer.

Madde 5, 6 ve 9 en kritik noktalar diyorum ve ilham veren konuşmalara imza atmak isterseniz, formül sizin, buyrun:

1. Büyük Hayaller Kurun. Hayatınızdaki en iyi konuşmayı yapmaya çalışın. İzleyicilerin hatırlayacakları bir şey yapın. Dünyayı değiştirecek bir fikir paylaşın.

2. Gerçek benliğinizi ortaya koyun. Hayallerinizi paylaşın, rüyalarınız ve aynı zamanda korkularınızı. Başarılar kadar başarısızlıklardan da bahsedin.

3. Karmaşık olanı yalınlaştırın. Zekanızla şaşırtmaya çalışmayın. Soyut kavramlarla konuşmayın. Açıklayın. Örnekler verin. Öyküler anlatın. Spesifik olun.

4. İnsanların duygularıyla iletişim kurun. Onları güldürün! Ağlatın!

5. Egonuzu şişirmeyin. Böbürlenmeyin. İnsanları kaçırmanın en garantili yoludur.

6. Sahnede satış yapmayın. Şirketinizden veya organizasyonunuzdan söz etmeyin. Ürün veya hizmetlerinizi pazarlamayı veya maddi destek istemeyin.

7.Diğer konuşmacılar hakkında yorum yapmakta, eleştirmekte veya övmekte özgürsünüz. Farklı görüşler enerji verir. Heyecanlı bir destek etkilidir.

8.Mümkünse, konuşmanızı notlarınızdan okumayın. Notlarınız olması sorun değil. Eğer dağılmak ve okumak arasında bir tercih yapmanız gerekiyorsa, okuyun.

9.Konuşmanızı zamanında bitirin. Bunun aksi, sizden sonra gelenlerin zamanından çalmak olacaktır.

10.Prova yapın. Zamanlama, açıklık ve etki için güvendiğiniz bir arkadaşınızın önünde prova yapın.

SUNA KABADAYI KİMDİR?
1997'de Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Politika bölümünden mezun olan Suna Kabadayı; 2004'de Conselle Institute of Image Management, İmaj Yönetimi eğitim programı ve 2005'de Science and Art of Color'da Kişisel Renk Analizi programına katıldı ve aynı yıl kendi firması Sekizincirenk'i kurarak imaj danışmanlığı yapmaya başladı. 2012 yılında New York Üniversitesi Yönetici Koçluğu programına katılan Kabadayı, çalışmalarını imaj danışmanlığı ve imaj koçluğu olarak tekrar yapılandırdı.

2006'da Uluslararası İmaj Danışmanları Derneği (AICI, Association of Image Consultants International) sertifikalı üyesi olan Kabadayı, 2011'den bu yana derneğin Türkiye Global Elçilik görevini de sürdürmektedir.

Sayfa Yükleniyor...