İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, BDDK'nın aldığı son önlemlerin, sektörün üzerine ilave yükler getirdiğini belirterek, hesaplamalarına göre kredi faizlerinde türlerine ve vadelerine göre yıllık bazda 1 ile 3 puana yakın artış olabileceğini, ayrıca düzenlemelerin şube ağı genişletme ve istihdam politikalarını da etkileyeceğini söyledi.
Limak ve Bilgin Gruplarının, aralarında İş Bankası'nın da bulunduğu 4 banka ile kredi anlaşmasının imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bali, "Aslına bakılırsa yoğun rekabet ve büyüme iştahı yüzünden bir süredir ilave yükümlülüklerdeki artışları kredi maliyetlerine yansıtamıyorduk. Artık bu dönemin sonuna geldiğimizi düşünüyorum. Bu dönemde hatta bir miktar da arbitraj manasına gelecek, gerçek bir kredi talebine dayanmadığını düşünebileceğimiz işlemlerin sürdürülemeyeceği görünüyor. Bu yönüyle yoğun rekabet konusu olan belli müşteri segmentlerinde bu tür asimetrik fiyatlamaların sonuna gelindiğini düşünüyoruz" dedi.
Söz konusu yeni koşulların bankacılık siteminin gerek operasyonel verimlilik gerek işletme giderleri anlamında ilave bir konsantrasyona sahip olması gerektirdiğine dikkat çeken Bali, bunun şube ağı genişletme politikalarını ve istihdamı da zorunlu olarak etkileyeceğine dikkat çekti.
"Bu politikalarla şubeleşme ve istihdama aynı dozda aynı fizibilitede yaklaşamayabilirsiniz" diyen Bali, sektörde gerek aktif getirisine, gerek işletme giderlerine gerekse operasyonel verimliliğe daha fazla konsantre olunacak bir döneme girildiğini ifade etti.
Düzenlemelerin, kârlılığı desteklemeyen işlemlerin bir anlamda elimine edilmesi ve sektörün belli noktalarda kâr sağlayan fizibilitesi olan işlerle yönelmesi sonucunu getireceğini belirten Bali, şunları söyledi: "Biz aslında banka olarak bu tür gerçek satın alma gücüne dayanmayan tüketim alışkanlarını teşvik eder bir anlayışta olmadık. Bilinçli olarak bireysel bankacılığın belli alanlarında rekabete aynı dozda katılmadığımız alanlar var. Biz kredinin belli bir satın alma gücüne ve geri ödeme gücüne dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Satın alma gücü olmayana, satın alma gücü bahşeden mucizevi bir ürün değil kredi. Bizim şu anda rekabette aynı dozda katılmadığımız alanlarda oluyor bu düzenlemelerin çoğu. O yüzden bizi çok fazla etkilemiyor."
Bali, kredilerde bir ayrışmaya gidilmesi, ihracatın döviz kazandırıcı faaliyetlerinin finansmanını, cari açığı kapatıcı yönde etki yapan her türlü krediyi ayrıştırmak gerektiğini söyledi.
Bali, "Otorite bize 'siz hedefe varmak istiyorsanız bu hızla gidecekseniz, ilave yakıt almanız lazım; ya da hızınızı düşürün' diyor. Burada tek önemli konu şu: , 'acaba tedbirler bu tür risklerin doğmasını önlemek üzere önceden alınması amacının yanı sıra, görece iyi performans gösteren bir alanda imkan dahilinde olduğu için mi sadece finans sektörüne yönelmiştir? Burada biraz tereddütlerimiz var tabi" diye konuştu.
Ekonomi yönetiminin sektöre yönelik aldığı kararların sektörde bir konsolidasyon başlatıp başlatmayacağına yönelik bir soruyu da değerlendiren Bali, büyük bankaların karşı karşıya kaldığı durum göz önüne alındığında, ölçeği yeterli olmayan kuruluşların mutlaka fizibilitelerini yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini belirtti.
Limak ve Bilgin Gruplarının, aralarında İş Bankası'nın da bulunduğu 4 banka ile kredi anlaşmasının imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bali, "Aslına bakılırsa yoğun rekabet ve büyüme iştahı yüzünden bir süredir ilave yükümlülüklerdeki artışları kredi maliyetlerine yansıtamıyorduk. Artık bu dönemin sonuna geldiğimizi düşünüyorum. Bu dönemde hatta bir miktar da arbitraj manasına gelecek, gerçek bir kredi talebine dayanmadığını düşünebileceğimiz işlemlerin sürdürülemeyeceği görünüyor. Bu yönüyle yoğun rekabet konusu olan belli müşteri segmentlerinde bu tür asimetrik fiyatlamaların sonuna gelindiğini düşünüyoruz" dedi.
Söz konusu yeni koşulların bankacılık siteminin gerek operasyonel verimlilik gerek işletme giderleri anlamında ilave bir konsantrasyona sahip olması gerektirdiğine dikkat çeken Bali, bunun şube ağı genişletme politikalarını ve istihdamı da zorunlu olarak etkileyeceğine dikkat çekti.
"Bu politikalarla şubeleşme ve istihdama aynı dozda aynı fizibilitede yaklaşamayabilirsiniz" diyen Bali, sektörde gerek aktif getirisine, gerek işletme giderlerine gerekse operasyonel verimliliğe daha fazla konsantre olunacak bir döneme girildiğini ifade etti.
Düzenlemelerin, kârlılığı desteklemeyen işlemlerin bir anlamda elimine edilmesi ve sektörün belli noktalarda kâr sağlayan fizibilitesi olan işlerle yönelmesi sonucunu getireceğini belirten Bali, şunları söyledi: "Biz aslında banka olarak bu tür gerçek satın alma gücüne dayanmayan tüketim alışkanlarını teşvik eder bir anlayışta olmadık. Bilinçli olarak bireysel bankacılığın belli alanlarında rekabete aynı dozda katılmadığımız alanlar var. Biz kredinin belli bir satın alma gücüne ve geri ödeme gücüne dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Satın alma gücü olmayana, satın alma gücü bahşeden mucizevi bir ürün değil kredi. Bizim şu anda rekabette aynı dozda katılmadığımız alanlarda oluyor bu düzenlemelerin çoğu. O yüzden bizi çok fazla etkilemiyor."
Bali, kredilerde bir ayrışmaya gidilmesi, ihracatın döviz kazandırıcı faaliyetlerinin finansmanını, cari açığı kapatıcı yönde etki yapan her türlü krediyi ayrıştırmak gerektiğini söyledi.
Bali, "Otorite bize 'siz hedefe varmak istiyorsanız bu hızla gidecekseniz, ilave yakıt almanız lazım; ya da hızınızı düşürün' diyor. Burada tek önemli konu şu: , 'acaba tedbirler bu tür risklerin doğmasını önlemek üzere önceden alınması amacının yanı sıra, görece iyi performans gösteren bir alanda imkan dahilinde olduğu için mi sadece finans sektörüne yönelmiştir? Burada biraz tereddütlerimiz var tabi" diye konuştu.
Ekonomi yönetiminin sektöre yönelik aldığı kararların sektörde bir konsolidasyon başlatıp başlatmayacağına yönelik bir soruyu da değerlendiren Bali, büyük bankaların karşı karşıya kaldığı durum göz önüne alındığında, ölçeği yeterli olmayan kuruluşların mutlaka fizibilitelerini yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini belirtti.