Tuz; felç, beyin damarı tıkanıklığı, kalp yetmezliği ve kalp krizi gibi birçok hastalığın tetikleyicisi. Yani besinlerde gereğinden fazla tuz kullanmanın sağlık açısından zararları bir hayli fazla.
Yüksek miktarda tuz tüketiminin vücutta ödeme yol açtığını ve kardiyovasküler sistem üzerinde olumsuz etkiye neden olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, “Tuz, damarlardaki basıncı artırarak, damarların büzülmesine yol açıyor. Aşırı miktarda kullanımı hipertansiyona neden olurken, felç, beyin damarı tıkanıklığı, kalp yetmezliği ve kalp krizi için de risk yaratıyor. Kan basıncını yükseltip, böbreklere zarar verirken, içeriğindeki sodyumun da doğrudan böbreklere olumsuz etkisi bulunuyor. Osteoporoza neden olabildiği gibi, mide kanserine de eğilim yaratan tuz, astım krizlerini de uyarıyor. Günlük tuz tüketimi 5 grama düşürüldüğünde felç riski yüzde 23, kalp krizi riski de yüzde 17 oranında azaltılabiliyor” diyor.
Dünya Sağlık Örgütü, ve Avrupa’daki önemli sağlık dernekleri ideal tuz tüketim miktarının günde 5 gram olması gerektiğini belirtiyor. Ortalama tuz tüketim miktarının 18 gram olduğu ülkemizde ideal orandan üç kat fazla tuz kullanılıyor. Bu 18 gramın yüzde 15’i sofrada yemeklerle beraber, yüzde 85’i ise farkında bile olmadığımız yiyeceklerle alınıyor.
DİL BİR AYDA TUZSUZLUĞA ALIŞIYOR
Sofra tuzunun kullanılmamasını, yemeklerin de tuzsuz hazırlanması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ertan Ökmen şöyle devam ediyor: “Özellikle farkında olmadan tuz aldığımız peynir, ekmek, füme etler, zeytin, salam, salamura balıklar ve hazır gıdaları da tüketirken dikkatli olmalıyız. Yiyecekler fazla tuzlu hazırlanıyor. Oysa dilin üstünde yer alan bazı tomurcuklar bir süre sonra tuzsuz yemeğe alışarak, yiyeceklerin gerçek tadını alıyorlar. Araştırmalar, tuzu azaltan insanların dillerindeki tomurcukların daha da duyarlı olunca gerçek lezzeti alabildiğini, bünyenin de yaklaşık bir ayda tuzsuz yemeye alışılabildiğini gösteriyor.”
Yüksek miktarda tuz tüketiminin vücutta ödeme yol açtığını ve kardiyovasküler sistem üzerinde olumsuz etkiye neden olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, “Tuz, damarlardaki basıncı artırarak, damarların büzülmesine yol açıyor. Aşırı miktarda kullanımı hipertansiyona neden olurken, felç, beyin damarı tıkanıklığı, kalp yetmezliği ve kalp krizi için de risk yaratıyor. Kan basıncını yükseltip, böbreklere zarar verirken, içeriğindeki sodyumun da doğrudan böbreklere olumsuz etkisi bulunuyor. Osteoporoza neden olabildiği gibi, mide kanserine de eğilim yaratan tuz, astım krizlerini de uyarıyor. Günlük tuz tüketimi 5 grama düşürüldüğünde felç riski yüzde 23, kalp krizi riski de yüzde 17 oranında azaltılabiliyor” diyor.
Dünya Sağlık Örgütü, ve Avrupa’daki önemli sağlık dernekleri ideal tuz tüketim miktarının günde 5 gram olması gerektiğini belirtiyor. Ortalama tuz tüketim miktarının 18 gram olduğu ülkemizde ideal orandan üç kat fazla tuz kullanılıyor. Bu 18 gramın yüzde 15’i sofrada yemeklerle beraber, yüzde 85’i ise farkında bile olmadığımız yiyeceklerle alınıyor.
DİL BİR AYDA TUZSUZLUĞA ALIŞIYOR
Sofra tuzunun kullanılmamasını, yemeklerin de tuzsuz hazırlanması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ertan Ökmen şöyle devam ediyor: “Özellikle farkında olmadan tuz aldığımız peynir, ekmek, füme etler, zeytin, salam, salamura balıklar ve hazır gıdaları da tüketirken dikkatli olmalıyız. Yiyecekler fazla tuzlu hazırlanıyor. Oysa dilin üstünde yer alan bazı tomurcuklar bir süre sonra tuzsuz yemeğe alışarak, yiyeceklerin gerçek tadını alıyorlar. Araştırmalar, tuzu azaltan insanların dillerindeki tomurcukların daha da duyarlı olunca gerçek lezzeti alabildiğini, bünyenin de yaklaşık bir ayda tuzsuz yemeye alışılabildiğini gösteriyor.”