CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 27 Nisan 2007'de Genelkurmayın internet sitesinde ''doğrudan hükümeti hedef alan bildiri'' yayımladığını söyledi.
Bu girişimle ''Türkiye'nin gündeminin sarsıldığını'' anlatan Kart, ardından hükümetin 1 Mayıs 2007 tarihinde erken seçim kararı aldığını anımsattı. Bu gelişmelerden sonra aynı yılın 4 Mayıs günü Başbakan Erdoğan ile Büyükanıt'ın, Dolmabahçe'de görüşme yaptığını ifade eden Kart, görüşmenin içeriği hakkında kamuoyunun bilgilendirilmediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın, konuyla ilgili yaptığı bir değerlendirmede, ''Büyükanıt açıklarsa ben de konuşurum'' dediğini anlatan Kart, şöyle devam etti: ''Süreç tarafımızca takip edilmiş, soru önergeleriyle de yasama gündemine taşınmıştır. Gelişmeler, bu görüşme sonrasında tarafların anayasal düzeni ihlal ve iğfal etmek pahasına kişisel çıkar ilişkileri içinde bir mutabakata vardıklarını göstermektedir. Başbakan, darbe girişimiyle pazarlık yapmış, kişisel ve siyasi çıkar işbirliğine girmiştir. Muhtırayı kaleme alan, bu muhtıranın arkasında olduğunu tekrarlayan Büyükanıt hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır.
Türkiye siyaseti, 4 Mayıs 2007'den sonra Anayasa ihlali pahasına varılan bu mutabakat çerçevesinde şekillenmiştir. Türkiye, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan'ın siyasi ve kişisel çıkar ilişkileri etrafında postmodern ve kompleks sivil-askeri bir darbeye maruz kalmıştır.''
Kart, ''Başbakan Erdoğan, Büyükanıt ve dönemin Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında kamu davası açılması gerektiğini'' savunarak, Cumhuriyet savcılarını göreve davet ettiğini söyledi. Kart, ''bu basın toplantısının da bir suç duyurusu niteliği taşıdığını'' ifade etti.
Bu girişimle ''Türkiye'nin gündeminin sarsıldığını'' anlatan Kart, ardından hükümetin 1 Mayıs 2007 tarihinde erken seçim kararı aldığını anımsattı. Bu gelişmelerden sonra aynı yılın 4 Mayıs günü Başbakan Erdoğan ile Büyükanıt'ın, Dolmabahçe'de görüşme yaptığını ifade eden Kart, görüşmenin içeriği hakkında kamuoyunun bilgilendirilmediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın, konuyla ilgili yaptığı bir değerlendirmede, ''Büyükanıt açıklarsa ben de konuşurum'' dediğini anlatan Kart, şöyle devam etti: ''Süreç tarafımızca takip edilmiş, soru önergeleriyle de yasama gündemine taşınmıştır. Gelişmeler, bu görüşme sonrasında tarafların anayasal düzeni ihlal ve iğfal etmek pahasına kişisel çıkar ilişkileri içinde bir mutabakata vardıklarını göstermektedir. Başbakan, darbe girişimiyle pazarlık yapmış, kişisel ve siyasi çıkar işbirliğine girmiştir. Muhtırayı kaleme alan, bu muhtıranın arkasında olduğunu tekrarlayan Büyükanıt hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır.
Türkiye siyaseti, 4 Mayıs 2007'den sonra Anayasa ihlali pahasına varılan bu mutabakat çerçevesinde şekillenmiştir. Türkiye, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan'ın siyasi ve kişisel çıkar ilişkileri etrafında postmodern ve kompleks sivil-askeri bir darbeye maruz kalmıştır.''
Kart, ''Başbakan Erdoğan, Büyükanıt ve dönemin Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında kamu davası açılması gerektiğini'' savunarak, Cumhuriyet savcılarını göreve davet ettiğini söyledi. Kart, ''bu basın toplantısının da bir suç duyurusu niteliği taşıdığını'' ifade etti.