Senin Rab’bine öbürü Allah demiş; sen Jesus demişsin, o İsa demiş çok muydu? Neden diğerine gâvur derdi ki insan bu sebepten? İşte sırf bu farklılıktan insan öldürmeye kadar uzanan bu mesafe çıkmakla bitecek bir merdiven değildi ona göre. Gündüz, gece gibi bir fark da yoktu oysa aralarında, amma ve lakin birleştirmek için yollanan dinler insanları birleştireceğine bölüyordu. Bugün ona Muhammed’in dininden ve Türk olduğu için nefretle bakan gözler yarın İsa’ya inanıyorum deyince, “İşte doğru yolu buldu” diyerek takdir edecek, ona şefkatle mi bakacaktı?
Fikri karısını ve kızını geride bırakıp Victoria adlı o gemiye bindiğinde, bu yolculuğun hayatını tamamen değiştireceğini bilmiyordu. Fırtınada gemisi batacak, bir Müslüman ve Türk olarak çıktığı Yunan topraklarında hayatta kalmak için din değiştirecek ve hatta –bir kez daha- evlenip 2 çocuklu yeni bir aile kuracaktı. Ancak içinde hiç bitmeyen yurt özlemi, karısı, kızı ve annesi uğruna Rodos’ta kurduğu bu ikinci hayata bir sabah gizlice veda edecek ve Türkiye’ye dönecekti.
Peki döndüğü Kıbrıs onu nasıl karşılayacaktı? Savaş zamanı ortadan kaybolan, ölüsü bile bulunamamış bu adamın hikâyesine acaba inanacak mıydı mert Kıbrıs Türk’ü? Fikri kaderin bir oyunu sonucu yıllarını istemediği bir hayatı yaşayarak geçirmiş bir kurban mıydı, yoksa savaştan kaçmak için sığındığı bir yalan mıydı anlattıkları? Kimisi ona inanıyor, hoş geldin diyor, kimisiyse kuşkuyla bakıyordu...
Peki ya karısı?.. Fikri’nin büyük bir aşkla severek evlendiği karısı Ayşe sonunda onu beklemekten vazgeçmiş, tekrar evlenmiş ve biricik kızı Şerife karısının bu yeni kocasına “baba” demeye başlamıştı. Savaş kaçkını sanılarak aşağılandığı yetmezmiş gibi, ailesini de kaybetmişti Fikri.
O zaman neden dönmüştü geriye?
Çağatay Eroğlu, Kıbrıslı adlı romanında 1974 Kıbrıs Harekâtı’nı resmi tarihin dışına çıkarak insani bir açıdan anlatıyor. Hem Yunan hem de Türk halkından yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine, çok daha fazlasının evsiz kalmasına yol açan savaş nasıl bir gerçektir, insan hayatını nasıl etkiler ve savaş bitince her şey eskiye döner mi, düzelir mi sorularına cevap veriyor sanki Kıbrıslı. Yunanistan ve Türkiye’nin hem aralarında hem de kendi içlerinde yaşadıkları siyasal çalkantılar, kör inançlar ve bağnazlıklar, kültürel çelişkiler, saplantılar, iç hesaplaşmalar; kısacası savaşın parçaladığı iki aile anlatılıyor bu romanda bütün çıplaklığıyla.
Savaşın acı yüzünü, silinmeyen izlerini insani ve gerçekçi bir anlatımdan okumak isteyen, 1974 Kıbrıs Harekâtı’nın kayıtlara geçen birtakım rakamlardan çok daha büyük bir yıkım olduğunu bilip hatırlamak ya da öğrenmek isteyen herkesin tek solukta okuyacağı sıcacık bir roman Kıbrıslı.
Fikri karısını ve kızını geride bırakıp Victoria adlı o gemiye bindiğinde, bu yolculuğun hayatını tamamen değiştireceğini bilmiyordu. Fırtınada gemisi batacak, bir Müslüman ve Türk olarak çıktığı Yunan topraklarında hayatta kalmak için din değiştirecek ve hatta –bir kez daha- evlenip 2 çocuklu yeni bir aile kuracaktı. Ancak içinde hiç bitmeyen yurt özlemi, karısı, kızı ve annesi uğruna Rodos’ta kurduğu bu ikinci hayata bir sabah gizlice veda edecek ve Türkiye’ye dönecekti.
Peki döndüğü Kıbrıs onu nasıl karşılayacaktı? Savaş zamanı ortadan kaybolan, ölüsü bile bulunamamış bu adamın hikâyesine acaba inanacak mıydı mert Kıbrıs Türk’ü? Fikri kaderin bir oyunu sonucu yıllarını istemediği bir hayatı yaşayarak geçirmiş bir kurban mıydı, yoksa savaştan kaçmak için sığındığı bir yalan mıydı anlattıkları? Kimisi ona inanıyor, hoş geldin diyor, kimisiyse kuşkuyla bakıyordu...
Peki ya karısı?.. Fikri’nin büyük bir aşkla severek evlendiği karısı Ayşe sonunda onu beklemekten vazgeçmiş, tekrar evlenmiş ve biricik kızı Şerife karısının bu yeni kocasına “baba” demeye başlamıştı. Savaş kaçkını sanılarak aşağılandığı yetmezmiş gibi, ailesini de kaybetmişti Fikri.
O zaman neden dönmüştü geriye?
Çağatay Eroğlu, Kıbrıslı adlı romanında 1974 Kıbrıs Harekâtı’nı resmi tarihin dışına çıkarak insani bir açıdan anlatıyor. Hem Yunan hem de Türk halkından yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine, çok daha fazlasının evsiz kalmasına yol açan savaş nasıl bir gerçektir, insan hayatını nasıl etkiler ve savaş bitince her şey eskiye döner mi, düzelir mi sorularına cevap veriyor sanki Kıbrıslı. Yunanistan ve Türkiye’nin hem aralarında hem de kendi içlerinde yaşadıkları siyasal çalkantılar, kör inançlar ve bağnazlıklar, kültürel çelişkiler, saplantılar, iç hesaplaşmalar; kısacası savaşın parçaladığı iki aile anlatılıyor bu romanda bütün çıplaklığıyla.
Savaşın acı yüzünü, silinmeyen izlerini insani ve gerçekçi bir anlatımdan okumak isteyen, 1974 Kıbrıs Harekâtı’nın kayıtlara geçen birtakım rakamlardan çok daha büyük bir yıkım olduğunu bilip hatırlamak ya da öğrenmek isteyen herkesin tek solukta okuyacağı sıcacık bir roman Kıbrıslı.