“Umut beynin ölmemek için uydurduğu bir oyundur”

İnsan olmak nedir? Çokça tanımı var benim için. Önceleri alışandı, sonra kendisine acıyan oldu, belli bir yaştan sonraysa illa ki kabullenen oluyor insan.

“Umut beynin ölmemek için uydurduğu bir oyundur”

Yalnızlıksa varoluşumuza ters. Kalabalıklar içinde yalnızlık çekmekse çok eski bir konu. Bir yerlere ait olma zorunluluğu, anlaşılma isteği, onaylanma ihtiyacı ve daha bir sürü yapay şey, bizi hem hayatta tutuyor hem de yavaş yavaş öldürüyor. Bunca saçma düşünce -en azından bugün için- durup dururken geçmedi zihnimden. Nedeni Cuma vizyona girecek “Swiss Army Man” idi.

“Umut beynin ölmemek için uydurduğu bir oyundur” - 1

İçinden çıkamayacağım öyle anlar oldu ki! Hatta bazen bile bile, en dibine çarpmak istedim ruhumdaki kör kuyunun. Ama intihar etmek zor iş. Belki de ölme isteğiyle olma isteğimin melek ve şeytan gibi omuzlarımın üzerinden birbirleriyle savaşıyor oluşu beni hayatta tutan. “Swiss Army Man”deki Hank karakterinin hayatına son verme isteği son derece anlaşılabilir. Issız bir adaya düşüp, yalnızlık, açlık ve çaresizlik adındaki 3 şeyi yanına alan bir adamın bir yolunu bulup denize karşı kendisini asmaya çalışmasıysa absürt ve takdir edilesi. O anda, o sonsuz denizde umuda dair nasıl bir pırıltı yakalanabilirdi? Kim Hank’i kurtarabilirdi? Hank, annesini kaybetmiş, babasının her yıl otomatik mesajla doğumgünü tebriği gönderdiği, aşık olduğu kıza bir türlü açılamayan, ötelenen, yok sayılan genç bir adam. Fiziki anlamda ıssız bir adada olması sadece fiziki olarak ölme isteğine neden olabilirdi. Onun ruhu ezelden beri ıssız bir adada yaşıyor ve acilen kurtarılması gerekiyordu.

“Umut beynin ölmemek için uydurduğu bir oyundur” - 2 Daniel Kwan ve Daniel Scheinert adında iki çılgın adamın yönetmen koltuğunu paylaştığı “Swiss Army Man” bu Cuma vizyona giriyor. 2016 Sundance Yönetmen Ödülü’nü alan filmde Paul Dano ve Daniel Radcliffe başrolde.

Kurtar beni! İnançlarımızın da çıkış noktası kurtarılma arzusu değil mi? Onu beklemek, onu hayal etmek, dua etmek... Çok mutlu hissettiğimiz anlarda bile, o mutluluğun tamamlanması için birinin kapıdan giriyor olması gerek. Hank’in durumundaysa Tom Hanks’i kurtaran “fultbol topu” yeterli olmayacaktı ne yazık ki! Tam da intihar anında, Tanrı’nın mucizesi kıyıya vurdu. Lacivert takım elbisesiyle Manny, Hank’in yeni ölü arkadaşı oldu.

“Umut beynin ölmemek için uydurduğu bir oyundur” - 3 Birbirinden absürt sahnelerin art arda geldiği filmde Paul Dano, ıssız bir adada uzun zamandır hayatta kalma mücadelesi vermekten vazgeçip intihar etmeye kalkışan Hank rolünde.

Hikaye Manny’nin devreye girmesiyle öyle absürt bir hal aldı ki! Daniel Radcliffe en iyi performansını ölüyken sergiledi demek alaycı bir yorum gibi gelebilir. Ancak sınırlı hareket yeteneğiyle ve mimikleriyle müthiş bir deneyim izletti bana. Evet. Tanrı demek mucize demekti. Manny bir şekilde hayata döndü. İkilinin modern hayata geri dönme macerası ve Manny’nin geçmişini hatırlama çabaları, uçsuz bucaksız ormanın yeşili eşliğinde keyifli bir seyirlik halini aldı. Hank ve Manny arasında geçen sohbetlerin birinde, Hank’in dış dünyaya dair anlattıklarına Manny’nin verdiği cevabı hala düşünüyorum: Eve niye dönüyoruz ki? Orada hiçbir şey yapmana izin yok gibi.

“Umut beynin ölmemek için uydurduğu bir oyundur” - 4 Harry Potter karakteriyle çocuk yaşta milyonlarca hayran edinen Daniel Radcliffe, bu kez oldukça farklı ve ilginç bir adama, bir ölüye hayat veriyor. Hikaye ilerledikçe bir mucizeyle hayata dönen Manny, olağanüstü yetenekleriyle Hank’e şehre dönmesi için yardım ediyor.

Cinsiyetsiz, tanımsız, koşulsuz bir aşkı izledim ben. Asıl mahkumiyetin uyum sağlama zorunluluğundan doğduğunu, değer yargıları denen şeyin içten içe bizi değersizleştirdiğini, yargılanmaktan korkutuğumuz için konuşamadığımızı... Süprizi kaçırmamak için, hayretlere düştüğüm ve güldüğüm sahnelerin ayrıntılarını vermek istemiyorum. Bazen nereye gidiyor bu hikaye duygusu verdi hatta uzadığını da düşündüm. Ancak bazı görüntüler, müzikler ve diyaloglar, izlediğimiz şeyden çok baktığımız yerin önemli olduğunu hatırlattı bana. Yalnızlığından, kendisine acıyışından ve çirkinliğinden şikayet eden Hank’e, Manny’nin verdiği cevap gibi bakalım, izlediğimiz ve içinde olduğumuz her hayata: Herkes biraz çirkindir, sadece bunu kabullenebilecek birini bulmak gerekir...

SWISS ARMY MAN (ÇAKI GİBİ) FRAGMANI - İZLE

Sayfa Yükleniyor...