Pandemiyle bankacılık hizmetlerinden ödeme biçimlerine dijitale taşınan birçok süreç, sunduğu kolaylıklarla yerleşik hale geldi. Banka hesapları sanal şubelerde açılmaya başlandı, alışverişlerde ödemeler için biyometrik verilerin kullanılması yaygınlaştı.
Gelişmeleri değerlendiren Türkiye merkezli teknoloji şirketi Sodec'in Kurucusu Hasan Cem Dertli, biyometrik yüz tanıma teknolojilerinin endüstrilerdeki dönüştürücü etkisine ilişkin görüşlerini şu ifadelerle paylaştı:
"Temassız ödemelerin, uzaktan tamamlanan işlerin yeni norma dönüştüğü bir dönem yaşıyoruz.
Yapay zeka destekli biyometrik yüz tanıma teknolojileri, bu çağ için en uygun çözümleri sunuyor.
Türkiye merkezli bir teknoloji şirketi olarak, Türk mühendislerin geliştirdiği ürünlerle Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü (NIST) tarafından yürütülen testlerde ilk 10’da yer aldık.
Yapay zeka destekli yüz tanıma alanında Samsung, Canon, Toshiba gibi şirketlerle rekabet ettiğimiz ve onları geride bıraktığımız için gururluyuz. Bu teknolojinin etik gereksinimleri karşılayarak, sektörel ihtiyaçlara en uygun biçimde ölçeklenebilmesi için çalışıyoruz."
"YÜZ TANIMA, ÇEVRE VE SUÇ ÖNLEME ODAKLI BİR TEKNOLOJİ"
Yapay zeka tabanlı biyometrik yüz ve ses tanıma teknolojilerinin doğru amaçlarla kullanıldığında suçları önlemeye, kârlılığı artırmaya, hatta daha yeşil bir gelecek fikrine katkıda bulunduğunu vurgulayan Hasan Cem Dertli, "Sodec olarak ürettiğimiz yüz tanıma sistemlerimiz genellikle uzaktan müşteri edinimi, KYC (Know Your Customer), uzaktan kimlik doğrulama ve ödeme sistemleri için kullanılıyor.
Uzaktan müşteri edinimi sırasında işlemi gerçekleştiren kişinin, kimliği beyan edilen kişiyle aynı kişi olup olmadığı ve işlem sırasında o ortamda gerçekten bulunup bulunmadığı, yapay zeka desteğiyle kontrol ediliyor. Bu sayede hem kişiler hem şirketler korunuyor" dedi.
Hızlı, çalışma saatlerine bağlı kalmayan ve her yerden ulaşılabilir bir kimlik doğrulama ve müşteri ediniminin şubeleşme gereksinimini ve yüz yüze işlem zorunluluğu ortadan kaldırdığını belirten Hasan Cem Dertli, "KYC kapsamında kara para aklama, terör, yolsuzluk, dolandırıcılık gibi suçların önüne geçilebiliyor.
Son olarak kağıt ve basılı sözleşme gerekliliğini ortadan kaldıran ve doğrulama için biyometrik verileri kullanan bu teknoloji, dijitalleşmeyi hızlandırarak çevre dostu olmayan süreçlerin yerini alıyor. Tüm bu yönleriyle yüz tanıma teknolojisinin çevre, kârlılık ve suç önleme odaklı bir teknoloji olduğunu söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
"VERİ SAHİBİNİN RIZASI VE KANUNLAR OLDUKÇA ÖNEMLİ"
Her teknolojide olduğu gibi biyometrik yüz tanıma ve veri yakalama teknolojilerinde de kötüye kullanma gibi risklerin olduğunu hatırlatan Hasan Cem Dertli, "Bu teknolojilerden tam fayda sağlayabilmek ve inovasyonu destekleyebilmek için kullanım biçimlerini belirli standartlar çerçevesinde yürütmek gerekiyor. Örneğin kurum ve kuruluşların, biyometrik verileri yüz tanıma veri tabanına eklemeden önce vatandaşlardan mutlaka rıza alması, yüz tanıma sisteminin sonuçlarını veri sahibinin bilgi ve rızası olmadan paylaşmaması bekleniyor.
Öte yandan bireylerin kimliğiyle ilgili kayıtları barındıran kuruluşların kötüye kullanımların önüne geçmek için proaktif önlemler alması, çalışanlarını etik kullanım yönergelerine uyması konusunda bilgilendirmesi olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Türkiye’de Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK), Avrupa’da Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GPDR) gibi kişilerin gizlilik haklarını koruyan kanunların kapsamlarına tam anlamıyla uyum sağlamak, teknolojinin kötüye kullanımının önüne geçmek konusunda etkin rol oynuyor" ifadelerini paylaştı.
"YURT DIŞINDA SONRAKİ ADIMLARIMIZ AVRUPA VE ASYA OLACAK"
Geliştirdikleri biyometrik yüz tanıma ve işlemlerin sesli bir biçimde onaylaması ve bu onayın doğrulanması amacıyla kullanılan ses tanıma teknolojilerinin Doğu Avrupa ve Azerbaycan’da kullanıldığına dikkat çeken Sodec Kurucusu Hasan Cem Dertli, değerlendirmelerini şirketin planlarına ilişkin bilgilerle sonlandırdı:
"Gelecek planlarımız içinde yüz ve ses tanıma teknolojilerimizi Avrupa ülkelerine ihraç etmek istiyoruz. Diğer yandan Çin başta olmak üzere Asya ülkeleri, bu teknolojilerin yaygınlaşma potansiyeli taşıdığı ülkeler olarak hedeflediğimiz coğrafyalar içinde konumlanıyor."