Atalay, Ankara Tabip Odasında düzenlenen basın toplantısında, Ankara'da 15 Temmuzdan beri aile hekimliği sisteminin uygulandığını, süreci yakından takip ettiklerini söyledi.
Hekimlerin 15 Temmuzda olağan dışı koşullarda göreve başladıklarını anlatan Atalay, ''Bugün mekan, personel, evrak, iletişim gibi birçok konuda, çok sayıda eksiklik ve sıkıntı yaşanmaktadır. Hekimler 40 gündür belirsizliklerin içinde çabalamaktadır'' dedi.
Aile hekimliği uygulamasına geçişte Ankara Sağlık Müdürlüğünce gereken hazırlıkların yapılmadığını iddia eden Atalay, birçok aile sağlığı merkezinde aile hekiminin, yardımcı personeli olmadan yalnız başına çalışmak zorunda bırakıldığını iddia etti.
İl Sağlık Müdürlüğünce yer verilmeyen hekimlerin ceplerinden 15-20 bin lira harcamak zorunda bırakıldığını savunan Atalay, ''Bu, Ankara'da Bakanlığın, sağlık hizmeti sunmak için hekimlere merkezler yaptırması demektir'' diye konuştu.
Aile sağlığı merkezlerinin su aboneliklerinin ASKİ tarafından ticari tipte yapıldığını da belirten Atalay, aile hekimlerinin ticari muhatap olarak görüldüklerini söyledi.
"HEKİMLER TEHDİT EDİLİYOR"
Aile hekimlerinin bölgesindeki cezaevi, kadın sığınma evinde kalanlara da bakmak zorunda bırakıldığını iddia eden Atalay, ''3 bin 500 nüfusa bakan bir hekim, bir de cezaevi doktorluğu nasıl yapar?'' diye sordu.
Sağlık Müdürlüğü çalışanlarının bir bölümünün ''Aile hekimleri çok para aldığı için her şeyi yapmak zorundadır'' görüşünde olduğunu savunan Atalay, ''Şikayete yol açarsanız ceza alırsınız, sözleşmeniz feshedilir'' ifadesiyle hekimlerin tehdit edildiğini öne sürdü.
Birinci basamak sağlık kuruluşlarının özelleştirildiğini, piyasalaştırıldığını iddia eden Atalay, ''Bakanlığın temel ideolojik tercihinden sağlığı herhangi bir alınıp satılan mal olarak görmekten vazgeçmesi gerekir. Türkiye sağlık ortamının temel sorunu bu ticari bakıştır. Sağlık, ticareti yapılacak bir hizmet değildir'' diye konuştu.
Hekimlerin 15 Temmuzda olağan dışı koşullarda göreve başladıklarını anlatan Atalay, ''Bugün mekan, personel, evrak, iletişim gibi birçok konuda, çok sayıda eksiklik ve sıkıntı yaşanmaktadır. Hekimler 40 gündür belirsizliklerin içinde çabalamaktadır'' dedi.
Aile hekimliği uygulamasına geçişte Ankara Sağlık Müdürlüğünce gereken hazırlıkların yapılmadığını iddia eden Atalay, birçok aile sağlığı merkezinde aile hekiminin, yardımcı personeli olmadan yalnız başına çalışmak zorunda bırakıldığını iddia etti.
İl Sağlık Müdürlüğünce yer verilmeyen hekimlerin ceplerinden 15-20 bin lira harcamak zorunda bırakıldığını savunan Atalay, ''Bu, Ankara'da Bakanlığın, sağlık hizmeti sunmak için hekimlere merkezler yaptırması demektir'' diye konuştu.
Aile sağlığı merkezlerinin su aboneliklerinin ASKİ tarafından ticari tipte yapıldığını da belirten Atalay, aile hekimlerinin ticari muhatap olarak görüldüklerini söyledi.
"HEKİMLER TEHDİT EDİLİYOR"
Aile hekimlerinin bölgesindeki cezaevi, kadın sığınma evinde kalanlara da bakmak zorunda bırakıldığını iddia eden Atalay, ''3 bin 500 nüfusa bakan bir hekim, bir de cezaevi doktorluğu nasıl yapar?'' diye sordu.
Sağlık Müdürlüğü çalışanlarının bir bölümünün ''Aile hekimleri çok para aldığı için her şeyi yapmak zorundadır'' görüşünde olduğunu savunan Atalay, ''Şikayete yol açarsanız ceza alırsınız, sözleşmeniz feshedilir'' ifadesiyle hekimlerin tehdit edildiğini öne sürdü.
Birinci basamak sağlık kuruluşlarının özelleştirildiğini, piyasalaştırıldığını iddia eden Atalay, ''Bakanlığın temel ideolojik tercihinden sağlığı herhangi bir alınıp satılan mal olarak görmekten vazgeçmesi gerekir. Türkiye sağlık ortamının temel sorunu bu ticari bakıştır. Sağlık, ticareti yapılacak bir hizmet değildir'' diye konuştu.