Tuna Kiremitçi’nin en beğenilen romanlarından Selanik’te Sonbahar'ın yeni baskısı çıktı. Kısa sürede ikinci baskı yapan ve tartışmalı konusuyla dikkat çeken eser, belki de yazarın müzisyen kimliğinin en çok hissedildiği kitap. Müziğin tüm olay kurgusuna ustaca yedirildiği roman, pop yıldızı Atilla’nın kariyerindeki iniş çıkışlarını onun toplumsal duyarlılığına hassas bir paralellikle işlemiş.
Kitap ne anlatıyor?
Mustafa Kemal Paşa’nın 1919’da uğradığı suikast, Kurtuluş Savaşı’nın başlamasını önlemiştir. İkibinli yılların Osmanlı İmparatorluğu, entrikaları ve baskıcı rejimi ile devam ederken, Şehzade’nin bile hayran olduğu en büyük pop yıldızı Atilla gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Adli muhabir Fikriye, ünlü yıldızı bulmak için kişisel bir soruşturma yürütür. Genç kadının Atilla’nın son defa görüldüğü adaya yapacağı ziyaret, kendisine hem aşka hem de tarihe dair inanılmaz bir maceranın kapısını aralayacaktır.
“Ben pencerenin altında bekler, toplanıp dağılan bulutların cümbüşünü izlerken, başkent İstanbul 2011 yılının mayhoş bir sonbahar gününe uyanıyordu. Denizin ötesinde, sis perdesinin ardından görebildiğim payitahtta milyonlarca fani nefes alıyor, çalışıyor ve birbirlerini mahvetmek için planlar yapıyordu. On beş yıldır kaçtığım ne varsa oradaydı: Hırslar, Bizans yâdigarı entrikalar ve günahın her türü… Hepsini yaşamış, ruhumda tecrübe etmiş, şehrin kişiye sunabileceği zehir kadehlerinden tek tek tatmıştım. Günahların kölesi ve patronu olmuştum; sonuna kadar peşlerinden gitmiş ve beni sevenleri yıkıma sürüklemiştim, tabii en başta da Fikriye’yi.”
Kitap ne anlatıyor?
Mustafa Kemal Paşa’nın 1919’da uğradığı suikast, Kurtuluş Savaşı’nın başlamasını önlemiştir. İkibinli yılların Osmanlı İmparatorluğu, entrikaları ve baskıcı rejimi ile devam ederken, Şehzade’nin bile hayran olduğu en büyük pop yıldızı Atilla gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Adli muhabir Fikriye, ünlü yıldızı bulmak için kişisel bir soruşturma yürütür. Genç kadının Atilla’nın son defa görüldüğü adaya yapacağı ziyaret, kendisine hem aşka hem de tarihe dair inanılmaz bir maceranın kapısını aralayacaktır.
“Ben pencerenin altında bekler, toplanıp dağılan bulutların cümbüşünü izlerken, başkent İstanbul 2011 yılının mayhoş bir sonbahar gününe uyanıyordu. Denizin ötesinde, sis perdesinin ardından görebildiğim payitahtta milyonlarca fani nefes alıyor, çalışıyor ve birbirlerini mahvetmek için planlar yapıyordu. On beş yıldır kaçtığım ne varsa oradaydı: Hırslar, Bizans yâdigarı entrikalar ve günahın her türü… Hepsini yaşamış, ruhumda tecrübe etmiş, şehrin kişiye sunabileceği zehir kadehlerinden tek tek tatmıştım. Günahların kölesi ve patronu olmuştum; sonuna kadar peşlerinden gitmiş ve beni sevenleri yıkıma sürüklemiştim, tabii en başta da Fikriye’yi.”
KİTAP ÜZERİNE YORUMLAR
“Tuna Kiremitçi, bu romanında çeşitli yorumlara imkân veren, masalsı unsurlarla örülü ama eleştirel gerçekçi mesajlar da içeren, biçim ve üslup incelemelerini hak eden bir eser sunmakta.”
- Prof. Gürsel Aytaç, Çağdaş Türk Romanı Üzerine İncelemeler
***
“Selanik’te Sonbahar’da iki anlatıcı, birbirlerinin çevresinde dönen, yaklaşan, uzaklaşan ve iç içe giren anlatılarıyla uzun süren bir dansın figürleriyle hareket ediyorlar.”
- Kaya Genç, Sabitfikir
***
“Roman seviyorsanız okumamanız bir kayıp. Müzik seviyorsanız iki kat kayıp.”
– Gülenay Börekçi, Egoist Okur