Hindistan Dışişleri Bakanlığından yapılan ortak basın açıklamasında, Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar ve Çinli mevkidaşı Wang Yi’nin sınır bölgelerindeki mevcut durumun her iki tarafın da çıkarına olmadığı konusunda mutabık kaldığı belirtildi.
Açıklamada, bakanların, sınır birliklerinin karşılıklı olarak görüşmeyi sürdürmeleri, hızlıca geri çekilmeleri, uygun bir mesafeyi muhafaza etmeleri ve tansiyonu düşürmeleri konusunda anlaştığı bildirildi.
Birliklerin ne zaman geri çekileceğine dair bilginin yer almadığı açıklamada, her iki tarafın Çin ve Hindistan arasındaki sınır ilişkilerine dair var olan anlaşma ve protokollere uyulması, sınır bölgelerinde huzur ve sükunetin korunması ile tansiyonu yükseltecek eylemlerden kaçınılması konusunda mutabık kaldığı aktarıldı.
Açıklamada, bakanların, sınır bölgelerindeki huzur ve sükuneti muhafaza etmek adına yeni "güven artırıcı önlemleri" sonuçlandırmak için her iki tarafın da çalışmalarını hızlandırmaları gerektiği konusunda karar kıldığı vurgulandı.
"YOL AYRIMI" VURGUSU
Bununla birlikte, Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan ayrı bir açıklamada, Dışişleri Bakanı Wang'ın, Hindistan ve Çin ilişkilerinin bir kez daha yol ayrımına geldiğini söylediği belirtildi.
Açıklamada, Wang'ın, "İzinsiz olarak giren tüm personel ve ekipmanın geri taşınması önemli. Tansiyonun yatışması için sınır birlikleri hızlıca geri çekilmeliler" dediği vurgulandı.
Wang’ın Çin'in sınır bölgelerindeki durum konusunda sert tutumunun ana hatlarını çizdiği aktarılan açıklamada, Dışişleri Bakanı'nın ateş açma ve iki tarafın mutabık kaldığı anlaşmaları ihlal eden diğer tehlikeli eylemler gibi provokasyonların bir an önce durdurulmasının zorunlu olduğunu vurguladığı kaydedildi.
Öte yandan, 23 Haziran'da Hindistan ve Çin arasında yapılan askeri düzeydeki görüşmede iki ülke askerlerinin ihtilaflı bölgeden karşılıklı olarak geri çekilmesi konusunda anlaştığı bildirilmişti.
Tartışmalı sınırda her iki ülke 2 aydır birlik ve askeri ekipman sayısını artırmayı sürdürüyor.
HAZİRANDA 20 HİNT ASKERİ ÖLMÜŞTÜ
Hindistan'ın kuzeydoğusundaki Ladakh bölgesinde, 15 Haziran'da 20 Hint askerinin ölümüyle sonuçlanan çatışmaya neden olan ve bölgede tansiyonu yükselten süreç, Çin askerlerinin mayıs başında üç noktadan Ladakh bölgesine girmesi, burada çadır ve askeri karakollar kurmasıyla başlamıştı.
Hindistan Savunma Bakanlığından 31 Ağustos'ta yapılan açıklamada, Çin ordusunun, 29 Ağustos gecesi "statükoyu değiştirmeye yönelik provokatif askeri eylemlerde bulunduğu ve bölgedeki açmazın çözümü yolunda daha önce askeri ve diplomatik angajmanlarda varılan uzlaşıyı ihlal ettiği" belirtilmişti.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Lician, 31 Ağustos'ta konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Çin ordusunun iki ülke arasındaki Fiili Kontrol Hattı'na (LAC) riayet ettiğini bildirerek, "askerlerin kesinlikle sınırı geçmediğini” ifade etmişti.
Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh ve Çinli mevkidaşı Vey Fınghı, 4 Eylül’de Moskova'da Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısı çerçevesinde bir araya gelmişti.
Hindistan Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, toplantıda her iki ülkenin gerilimi daha fazla artıracak veya durumu daha da karmaşıklaştıracak adımlar atmama konusunda anlaştığı kaydedilmişti.
Açıklamada, bakanların, sınır birliklerinin karşılıklı olarak görüşmeyi sürdürmeleri, hızlıca geri çekilmeleri, uygun bir mesafeyi muhafaza etmeleri ve tansiyonu düşürmeleri konusunda anlaştığı bildirildi.
Birliklerin ne zaman geri çekileceğine dair bilginin yer almadığı açıklamada, her iki tarafın Çin ve Hindistan arasındaki sınır ilişkilerine dair var olan anlaşma ve protokollere uyulması, sınır bölgelerinde huzur ve sükunetin korunması ile tansiyonu yükseltecek eylemlerden kaçınılması konusunda mutabık kaldığı aktarıldı.
Açıklamada, bakanların, sınır bölgelerindeki huzur ve sükuneti muhafaza etmek adına yeni "güven artırıcı önlemleri" sonuçlandırmak için her iki tarafın da çalışmalarını hızlandırmaları gerektiği konusunda karar kıldığı vurgulandı.
"YOL AYRIMI" VURGUSU
Bununla birlikte, Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan ayrı bir açıklamada, Dışişleri Bakanı Wang'ın, Hindistan ve Çin ilişkilerinin bir kez daha yol ayrımına geldiğini söylediği belirtildi.
Açıklamada, Wang'ın, "İzinsiz olarak giren tüm personel ve ekipmanın geri taşınması önemli. Tansiyonun yatışması için sınır birlikleri hızlıca geri çekilmeliler" dediği vurgulandı.
Wang’ın Çin'in sınır bölgelerindeki durum konusunda sert tutumunun ana hatlarını çizdiği aktarılan açıklamada, Dışişleri Bakanı'nın ateş açma ve iki tarafın mutabık kaldığı anlaşmaları ihlal eden diğer tehlikeli eylemler gibi provokasyonların bir an önce durdurulmasının zorunlu olduğunu vurguladığı kaydedildi.
Öte yandan, 23 Haziran'da Hindistan ve Çin arasında yapılan askeri düzeydeki görüşmede iki ülke askerlerinin ihtilaflı bölgeden karşılıklı olarak geri çekilmesi konusunda anlaştığı bildirilmişti.
Tartışmalı sınırda her iki ülke 2 aydır birlik ve askeri ekipman sayısını artırmayı sürdürüyor.
HAZİRANDA 20 HİNT ASKERİ ÖLMÜŞTÜ
Hindistan'ın kuzeydoğusundaki Ladakh bölgesinde, 15 Haziran'da 20 Hint askerinin ölümüyle sonuçlanan çatışmaya neden olan ve bölgede tansiyonu yükselten süreç, Çin askerlerinin mayıs başında üç noktadan Ladakh bölgesine girmesi, burada çadır ve askeri karakollar kurmasıyla başlamıştı.
Hindistan Savunma Bakanlığından 31 Ağustos'ta yapılan açıklamada, Çin ordusunun, 29 Ağustos gecesi "statükoyu değiştirmeye yönelik provokatif askeri eylemlerde bulunduğu ve bölgedeki açmazın çözümü yolunda daha önce askeri ve diplomatik angajmanlarda varılan uzlaşıyı ihlal ettiği" belirtilmişti.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Lician, 31 Ağustos'ta konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Çin ordusunun iki ülke arasındaki Fiili Kontrol Hattı'na (LAC) riayet ettiğini bildirerek, "askerlerin kesinlikle sınırı geçmediğini” ifade etmişti.
Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh ve Çinli mevkidaşı Vey Fınghı, 4 Eylül’de Moskova'da Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısı çerçevesinde bir araya gelmişti.
Hindistan Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, toplantıda her iki ülkenin gerilimi daha fazla artıracak veya durumu daha da karmaşıklaştıracak adımlar atmama konusunda anlaştığı kaydedilmişti.