Dünyadaki toprakların yalnızca yüzde 3’üne insan eli değmedi
Bilim insanları tarafından yapılan yeni bir araştırma, dünya topraklarının yalnızca yüzde 3’ünün insan eli değmeden kaldığını ortaya koydu. Tarım alanları açma, inşaat, endüstrileşme ve nüfus artışı gibi insan faaliyetleri nedeniyle biyoçeşitliliğin tehlikede olduğunu belirten araştırmacılar, bu nedenle Avustralya’daki toprakların tamamen bozulduğunu, ekolojik olarak iyi durumdaki habitatların ise yalnızca Amazon ve Kongo tropikal ormanları, doğu Sibirya, kuzey Kanada ormanları ve Sahra çölünün bazı kısımlarında yer aldığını belirtti.
Haberler ntv.com.tr 15.04.2021 - 10:40 Son Güncelleme : 15.04.2021 - 10:49
-
İngiltere’de yapılan yeni bir araştırma dünya topraklarının sadece yüzde 3'ünün tüm orijinal hayvanlarının sağlıklı popülasyonları ve bozulmamış habitatıyla ekolojik olarak bozulmadan kaldığını ortaya koydu. İnsan faaliyetlerinden zarar görmeyen bu vahşi doğa parçalarının, çoğunlukla Amazon ve Kongo tropikal ormanlarının, doğu Sibirya ve kuzey Kanada ormanlarında ve Sahra'nın bazı kısımlarında bulunduğu bildirildi.
-
-
AVUSTRALYA'DA BOZULMAMIŞ TOPRAK KALMADI
Bununla birlikte kediler, tilkiler, tavşanlar, keçiler ve develer gibi istilacı yabancı türlerin Avustralya'daki yerli türler üzerinde büyük bir etkiye sahip olması nedeniyle kıtada hiçbir toprak parçasının sağlam kalmadığı ifade edildi.
-
BAZI TÜRLERİN EKOSİSTEMLERE YENİDEN GETİRİLMESİ İYİLEŞME SAĞLAYABİLİR
Araştırmacılar, filler ve kurtlar gibi az sayıdaki önemli türün bazı hasarlı bölgelere yeniden getirilmesini önererek, bu şekilde dünya topraklarının yüzde 20'sininin iyileşebileceğini aktardı.
-
-
Diğer taraftan, önceki araştırmacılar, büyük ölçüde uydu görüntülerine dayalı olarak vahşi yaşam alanlarını belirlemiş ve dünya yüzeyinin yüzde 20 ila yüzde 40'ının insanlardan çok az etkilendiğini tahmin etmişti.
-
Ancak, yeni çalışmanın arkasındaki bilim insanları, ormanların, savanların ve tundranın yukarıdan net görünebileceğini, fakat karada hayati türlerin eksik olduğunu açıkladı. Örneğin filler, ormanlarda tohum yayar ve önemli açıklıklar yaratır, kurtlar ise geyik popülasyonlarını kontrol edebilir.
-
-
YABAN HAYATI POPÜLASYONU DİBE VURDU
Diğer taraftan, Frontiers in Forests and Global Change adlı dergide yayımlanan çalışma, aslanlardan böceklere kadar pek çok yaban hayatı popülasyonunun temelde tarım ve inşaat için habitatın tahrip olması nedeniyle dibe vurduğunu, dünyanın bir biyolojik çeşitlilik krizinde olduğu gösterdi.
-
Key Biodiversity Areas Secretariat adlı kurumdan çalışmanın baş yazarı Dr. Andrew Plumptre, "Sonuçlar oldukça korkutucu,, çünkü gerçekten işleyen ve tamamen bozulmamış ekosistemlere sahip olduğu düşünülen yerlerin bile ne kadar zarar gördüğünü gösteriyor. Şu anda Birleşmiş Milletler’in ekosistem restorasyonunun on yılı içindeyiz, ancak bozulmuş habitatlara odaklanıyor. Ekolojik olarak bozulmamış ekosistemlere sahip olduğumuz bu alanları da türleri geri getirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
-
-
Bununla birlikte, yapılan çalışma kapsamında Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin Kırmızı Listesi'ndeki 7 bin türden bin 500’üne ait habitat alanlarının haritaları kullanıldı. Verilerin çoğu memeli hayvanlara aitti ancak bazı kuşları, balıkları, bitkileri, sürüngenleri ve amfibileri de içeriyordu. Tespit edilen bozulmamış alanların çoğu, yerli toplulukların yaşadığı bölgelerde tespit edildi.
-
Plumptre, ABD'deki Yellowstone ulusal parkına kurtların başarılı bir şekilde yeniden getirilmesine vurgu yaparak, "İnsan etkisinin hala düşük olduğu bölgelerde kaybedilen türlerin yeniden ekosistemlere tanıtmak, ekolojik olarak bozulmamış alanı yüzde 20'ye kadar artırabilir. Ancak, bu hayvanların hayatta kalmalarına yönelik tehditlerin ele alınması şartıyla mümkün olabilir" dedi.
-
-
KÜRESEL ISINMA TÜM EKOSİSTEMLER İÇİN BÜYÜK BİR TEHDİT
Diğer taraftan, çalışmaya dahil olmayan Almanya'daki Eberswalde Sürdürülebilir Kalkınma Üniversitesi'nden Prof. Dr. Pierre Ibisch, dünyadaki toprakların sadece yüzde 3'ünün bozulmamış olduğunu görmenin yıkıcı olduğunu belirterek, "Bizi geleceğe taşımak için doğaya çok daha fazla alan vermemiz gerekiyor, ancak korkarım bazı alanlara birkaç türün yeniden girmesi bu durumu değiştiremez. Çalışma küresel ısınmayı hesaba katmıyor. İklim değişikliğinin hızlanması, tüm ekosistemlerin işlevselliği için genel bir tehdit haline geliyor” değerlendirmesini yaptı.