Stephen King'in gözdeleri
Ünlü yazar 2011'de kendisini etkileyen film, dizi, kitap ve müzik listesini sıraladı.
Haberler 09.12.2011 - 10:34
-
20. ''Rumour Has It,'' Adele
Yazar 2011'de kendisini etkileyen film, dizi, kitap ve müzik listesini şöyle sıraladı.
"21 albümünde onun muhteşem sesi beni bu şarkıda olduğu kadar diğer hiç bir şarkıda etkilemiyor." -
-
19. The Walking Dead, AMC
Romantik zombilerin olmaması iyi, Atlanta şehir dışı trafiği ile başlayan tüyler ürperten prömiyer daha da iyi. Zombilerden kurtulanların çenesi düşük olmasaydı daha da iyi olurdu. -
18. The Hour, BBC Amerika
Merak uyandıran casus-cinayet hikayesi, bezeli karakterleri ve sıradan olmayan aşk üçgeni ilgi çekici. Beceriksiz ve flörtöz Dominic West (The Wire), kırmızı elbisesiyle kalp ilacı gibi gelen Romola Garai ve tabii ki Ben Whishaw karakterleri hakkıyla canlandırıyor. -
-
17. Final Destination 5
Destination serisi bir yönüyle Road Runner çizgifilimine benziyor. 3 boyutlu olan bu bölümü ise ilkinden beri en iyisi. Korku filmlerinde uzmanlaşan 20 küsür kere cilalanmış oyuncular odunsu görünüyor. İlk 20 dakikadaki göz çıkarmalı, köprü uçurmalı sahneleri es geçmemek olmaz. Ve tabii ki dünya tarihinin en kötü akupunktur sahnesini.. -
16. The White Devil, Justin Evans
Soğuk bir kış akşamında şömine başında okumak için iyi bir İngiliz hayalet öyküsü mü arıyorsunuz? Art niyetli hayaletin musallat olduğu Harrow'un bu hikayesi boşluğu dolduracaktır. Kitap sizi sevecenlikle içine cekecek ancak zamanla yükselen korku öğeleriyle gırtlağınızdan kavrayacak. -
-
15. ''Get that snitch,'' Mikis Michaelides
"Attack the Block" filminin müzik albümündeki şarkının biraz fesat ve komik bir havası var. Beat'leri çok güzel. -
14. The Lincoln Lawyer
Matthew McConaughey'in iyi bir alaycı olacağını tahmin ediyordum, burada avukat Mickey Haller'ın bir adım önünde hep. Sürpriz olan ise John Romano'nun elinden çıkan senaryoydu. Harper tarzı 60 ve 70'lerdeki özel detektif filmlerine güzel bir göndermeydi. -
-
13. The Tree of Life
Bu Terrence Malick filmi ne kadar özgündü değil mi? Bunu Boston'da dolu bir salonda izledim. Film bitti ve 15 dakika kimse yerinden kıpırdamadı. Filmin bir parçası olduğunu sandık. Yine de, yaradılışın tozlu Teksas kasabasındaki mutsuz bir aile üzerinde özetlendiği bu hikaye, duygusal yankılar ve harikulade tahayyüllerle doluydu. -
12. The Accident, Linwood Barclay
Eğer New York sokaklarında satılan çakma çantalardan heyecan duymuyorsanız henüz tansiyon yüklü bu romanı okumamışsınız demektir. Şevkle, ateşle yazıldığı belli ve içinde sevdiğiniz, değer verdiğiniz kişiler var. -
-
11. Revenge, ABC
Bu dizi benim için, izlediğinizi itiraf edemediğiniz, ama yine de keyifle izlediğiniz (Guilty-pleasure) kontenjanından. Dallas'tan beri bu yapılan en klas pembe dizi. 'Deli' gibi zengin olan Hampton'lar, kadife tasarımcı elbisesinin altına adeta çelik yumruk saklayan Emily Thorne'un yüksek dozlu intikamına maruz kalıyor. -
10. Crossers, Philip Caputo
New Yorklu finans gurusu 11 Eylül saldırılarında eşini kaybedince Arizona'ya giderek oraya yerleşir ve hayatını gözden geçirmeye başlar. Buradaysa yolu Meksikalı uyuşturucu kraliçesi Yvonne Menéndez ile kesişir. Sonuç: Cormac McCarthy, Ian McEwan ve John D. MacDonald karışımı bir şey. En net hatırlayacağım şey ise yüksek dozlu kokain dolu paketler ve üzerindeki mühür "Bu bizim davamız, Kuzey Amerikalıların değil." -
-
9. Talk Talk, T.C. Boyle
Dana Halter okulda öğretmen, iyi bir yaşamı var ve engelli. Ancak o bunu bir engel olarak kabul etmiyor. Halter sağırdır. Her şey, kırmızı ışıkta tam duramayınca polis tarafından sağa çekilmesiyle değişmeye başlar. Ceza alacağını beklerken bilekleri kelepçelenir ve tutuklanır. Devamında gelen şey ise zengin içerikli, tansiyonu yükselen, hiç unutmayacağınız ahlaksız kimlik hırsızı karakterin analiz edildiği bir roman. -
8. Ready for Confetti, Robert Earl Keen
Burada acıklı keman yok. Değersiz ve ezik kişiler Keen'in yumuşak karnıdır. Bu albümü onun en iyi yapıtı yapan şey ise müzik janrlarını uçarı, biraz güneşli bir şekilde mikslemesi. "I gotta go" şarkısı buna güzel bir örnek. -
-
7. The Debt
Aynı adlı İsrail sinemasından uyarlanan bu çarpıcı dramada, basının işlediği hikayeler ile bu hikayelerin kahramanlarının sakladığı gerçek hikayeler arasındaki fark işleniyor. Rachel Singer rolündeki Helen Mirren böyle bir sırrı sakalayan karakteri canlandırıyor. Soğuk savaş döneminde bir Nazi kasabının peşinden Doğu Berlin'e giden Rachel (Jessica Chastain) da sır sakalayan karakterlerden. -
6. Sky Full of Holes, Fountains of Wayne
Eğer sadelik yanlısı bir püristseniz Fountains kaçrılmaz. Eğer pop müzik seviyorsanız onlar vazgeçilmez. Şarkının sizi yakalayan sloganı çok lezzetli, sözlerininse latif bir rahatsız ediciliği var. -
-
5. Skippy Dies, Paul Murray
660 sayfa muhtemelen biraz uzun ancak bu kitap yine de mizah, acıma ve düpedüz tuhaflıkla dolu müthiş bir büluğa eriş hikayesi. -
4. Sons of Anarchy, FX
Dizinin baş karakterlerinden Clay Morrow tam da son parçalarını yitirirken motosiklet kulübü öz kirli ruhunu tekrar bulmaya başlar. Hikaye zaman zaman uydurma boyutuna ulaşsa da 'Sons' ince bir kaçış planıyla kendi yolunu bulur. Dizinin insanları ve yaşandığı tozlu orta sınıf ortamın da oldukça gerçekçi olduğunu belirtmek gerekir. -
-
3. How Do You Do, Mayer Hawthorne
Benim Hawthorne'un mavi gözlü ruhuna yolculuğum "Your Easy Lovin' Ain't Pleasin' Nothin" şarkısıyla başladı. (YouTube'da nefis bir videsu mevcut.) Peki Hawthorne'un eserleri esinlenilerek mi ortaya çıkmış? Tabii ki. Böyle bir mükemmellikle herkes Barry White, the Five Stairsteps ve Curtis Mayfield'e yakınlık kurabilir. -
2. Margin Call
İşte "The Ides of March" böyle bir film olabilirdi. J.C. Chandor ilk yönetmenlik denemesinde, yüksek uçan yöneticilerin 2008'deki mali krizle yüzleşmesini anlatan, sıkı ve klostrofobik cehennem yaratıyor. Film tarihi iflasın sebep ve sonuçlarına, hem ahlaki hem de mali açıdan bakıyor. -
-
1. Breaking Bad, AMC
Son sezonunda Breaking Bad iyiden öteye gitti. Performans, yönetmenlik, konsept ve evham veren New Mexico fotoğrafı, tekerlekli sandalyeye bağlı bir bombayla birleşti. Bryan Cranston ve Aaron Paul yıllardır görmediğim bir performans ortaya koydu. Giancarlo Esposito (Gus Fring) da tek kelimeyle, devam eden diziler içindeki en kötü adam karakteri. Breaking Bad, mükemmellik yarışında The Sopranos'u geçti, Steve Buscemi'yi severim ama Boardwalk Empire bu yarışa katılma hakkı bile kazanamamıştı. Breaking Bad gerçek bir Amerikan klasiği.