İlişkili Haberler
Son dönemde Daniel Craig'in son kez James Bond'u canlandırdığı No Time To Die (Ölmek İçin Zaman Yok) filmiyle gündeme gelen Kübalı oyuncu Ana de Armas, Marilyn Monroe'yu canlandıracağı Blonde filmiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
33 yaşındaki yıldız, 1950'li yıllarda bir ikon haline gelen Hollywood yıldızının hayatını konu alacak Blonde filmi için "Bir oyuncu olarak canlandırdığım en zor rol" açıklamasında bulundu.
KÜLT FİLMLERDEN İLHAM ALDI
Filmin yönetmen koltuğunda oturan Andrew Dominik film için "Dünyanın hiç sevilmeyen çocuklarına uygun" ifadesini kullanmış, kült filmler 'Citizen Kane' ve 'Raging Bull'un arasında kalmış bir hikayesi olduğunu belirtmişti.
Filmin yönetmen koltuğunda oturan Andrew Dominik film için "Dünyanın hiç sevilmeyen çocuklarına uygun" ifadesini kullanmış, kült filmler 'Citizen Kane' ve 'Raging Bull'un arasında kalmış bir hikayesi olduğunu belirtmişti.
"3 AY DURMADAN ÇALIŞTIK"
Armas, "Yaptığım araştırmalar ve aksanla birlikte bu role hazırlanmam tam bir yılımı aldı. Yönetmenle aylarca çalıştık. 3 ay süren bir setti, çılgın bir programımız vardı" dedi.
Armas, "Yaptığım araştırmalar ve aksanla birlikte bu role hazırlanmam tam bir yılımı aldı. Yönetmenle aylarca çalıştık. 3 ay süren bir setti, çılgın bir programımız vardı" dedi.
"HAYATIMDAKİ EN GÜZEL DENEYİM"
Blonde filmini çekmenin hayatındaki en güzel deneyim olduğunu vurgulayan oyuncu, "Çok özel bir film. Andrew, çalıştığım en iyi yönetmenlerden biri" ifadelerini kullandı.
Blonde filmini çekmenin hayatındaki en güzel deneyim olduğunu vurgulayan oyuncu, "Çok özel bir film. Andrew, çalıştığım en iyi yönetmenlerden biri" ifadelerini kullandı.
No Time To Die (Ölmek İçin Zaman Yok)
Marilyn Monroe rolüne hazırlandığı süreçte, No Time To Die filmine katılan oyuncu, 10 gün içinde bir ajan rolüne hazırlanması gerektiğini belirtti. Daniel Craig'in sakatlanmasıyla Blonde setine geri dönen oyuncu, çok karmaşık bir dönemde iki farklı rolü canlandırdığını paylaştı.
Joyce Carol Oates'in Blonde isimli romanından uyarlanan film için yazar, bir erkek yönetmenin böylesi feminist bir yorumla film çekmesini takdir ettiğini paylaşmıştı.