Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Onkoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazmiye Yüksek, ''Ülkemizde lenf kanseri sıklığı yüzde 19-20 iken sosyoekonomik düzeyi düşük bazı Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde yüzde 40-50'lerdedir'' dedi.
Yrd. Doç. Dr. Yüksek, çocukluk çağı kanserlerinin erken tanımlanarak uygun şekilde tedavi edilmesi durumunda tamamen iyileşme şansının yüksek olduğunu söyledi.
Genetik yapıya çevresel faktörlerin etki etmesi gibi çok sayıda unsurun bir araya gelmesiyle kanserin ortaya çıktığına dikkati çeken Yüksek, şöyle konuştu:
''Çocuklar çevresel etkenlere daha hassas oluyorlar. Anne karnında radyasyona maruz kalmış çocuklarda kanser gelişme oranı çok yüksektir. Atom bombası, nükleer kazalar sonucu ortaya çıkan radyoaktif maddelerin kanser oranlarını artırdığı da kanıtlanmıştır. Annenin hamilelikte kullandığı ilaçlar, sigara ve alkol kullanımının kansere etkisi bilinmektedir. Çocukluk çağında en sık görülen kanser türü akut lösemidir. Ülkemizin yanı sıra ve dünyada da böyledir. Kanser tipleri aslında sosyoekonomik düzeyle ilişkili olarak değişiyor. Ülkemizde lenf kanseri sıklığı yüzde 19-20 iken sosyoekonomik düzeyi düşük Orta Doğu ve bazı Afrika ülkelerinde yüzde 40-50'lerdedir.''
TANI VE TEDAVİ
Yüksek, Türk Pediatrik Onkoloji Derneğinin son yıllarda kayıt sistemi kurmasıyla yeni verilerin elde edilmesine başlandığına işaret ederek, şunları kaydetti:
''Sık karşılaşılan iştahsızlık, kilo kaybı, uzun süreli antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen ateşli rahatsızlıklar gibi bulgular herhangi enfeksiyonla açıklanamıyor ve tedavide güçlük çekiliyorsa kanser her zaman akla gelmelidir. Ayrıca, boyundaki ağrısız, antibiyotiğe cevap vermeyen şişlik, göğüs boşluğu ve karında kitle, kemik ağrıları ve çeşitli kanamalar kanseri akla getirmeli. Bizim için en önemli olgu, erken tanı ve kanserin tipinin yanı sıra tedavi şeklinin belirlenmesidir.''
Yrd. Doç. Dr. Yüksek, kanserlerde kemoterapi, cerrahi ve radyo terapinin uygulandığını, çocukluk çağı tümörlerin de birincil tedavinin kemoterapi olduğunu kaydetti.
Yrd. Doç. Dr. Yüksek, çocukluk çağı kanserlerinin erken tanımlanarak uygun şekilde tedavi edilmesi durumunda tamamen iyileşme şansının yüksek olduğunu söyledi.
Genetik yapıya çevresel faktörlerin etki etmesi gibi çok sayıda unsurun bir araya gelmesiyle kanserin ortaya çıktığına dikkati çeken Yüksek, şöyle konuştu:
''Çocuklar çevresel etkenlere daha hassas oluyorlar. Anne karnında radyasyona maruz kalmış çocuklarda kanser gelişme oranı çok yüksektir. Atom bombası, nükleer kazalar sonucu ortaya çıkan radyoaktif maddelerin kanser oranlarını artırdığı da kanıtlanmıştır. Annenin hamilelikte kullandığı ilaçlar, sigara ve alkol kullanımının kansere etkisi bilinmektedir. Çocukluk çağında en sık görülen kanser türü akut lösemidir. Ülkemizin yanı sıra ve dünyada da böyledir. Kanser tipleri aslında sosyoekonomik düzeyle ilişkili olarak değişiyor. Ülkemizde lenf kanseri sıklığı yüzde 19-20 iken sosyoekonomik düzeyi düşük Orta Doğu ve bazı Afrika ülkelerinde yüzde 40-50'lerdedir.''
TANI VE TEDAVİ
Yüksek, Türk Pediatrik Onkoloji Derneğinin son yıllarda kayıt sistemi kurmasıyla yeni verilerin elde edilmesine başlandığına işaret ederek, şunları kaydetti:
''Sık karşılaşılan iştahsızlık, kilo kaybı, uzun süreli antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen ateşli rahatsızlıklar gibi bulgular herhangi enfeksiyonla açıklanamıyor ve tedavide güçlük çekiliyorsa kanser her zaman akla gelmelidir. Ayrıca, boyundaki ağrısız, antibiyotiğe cevap vermeyen şişlik, göğüs boşluğu ve karında kitle, kemik ağrıları ve çeşitli kanamalar kanseri akla getirmeli. Bizim için en önemli olgu, erken tanı ve kanserin tipinin yanı sıra tedavi şeklinin belirlenmesidir.''
Yrd. Doç. Dr. Yüksek, kanserlerde kemoterapi, cerrahi ve radyo terapinin uygulandığını, çocukluk çağı tümörlerin de birincil tedavinin kemoterapi olduğunu kaydetti.