Haziran 2011'de başlayan eleme sürecinin sonunda Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanan 31 milli takım, Brezilya'nın yolunu tuttu. Ev sahibi Brezilya'da ise 1 yıl önce başlayan kupa karşıtı gösteriler turnuva tarihi yaklaştıkça dozunu artırdı. Ülkenin her köşesinde polis ile Brezilyalı göstericiler karşı karşıya geliyordu.
Protestolar dışında şampiyonanın başlamasına sayılı günler kala hemen hemen her şehirde düzenlenen iş bırakma eylemleri de ulaşımda büyük problemleri beraberinde getirmişti. FIFA'nın endişesi ise statların ve altyapı çalışmalarının zamanında bitirilip bitirilmeyeceğiydi.
İşte Dünya Kupası bu tartışmaların, olayların, işçi ölümlerinin gölgesinde başladı. Sao Paulo kentinde yapılan kupanın açılış töreni görkemliydi. Jennifer Lopez'den Pitbull'a ünlü birçok ismin sahne aldığı törene Brezilya'daki futbolseverler büyük ilgi gösterirken kupanın açılış maçında ev sahibi Brezilya ile Hırvatistan karşılaştı. Kupa öncesindeki endişeler ilk düdüğün ardından yerini büyük bir heyecana bıraktı. Zira dünya futbolu uzun yıllar unutamayacağı bir turnuvaya tanıklık etmeye hazırlanıyordu.
İlk tur büyük sürprizleri de beraberinde getirdi. En büyük sürprizi şüphesiz, İngiltere, İtalya ve Uruguay'ın bulunduğu gruptan ilk sırada çıkan Kosta Rika yaptı.
Bir diğer sürpriz ise son şampiyon İspanya'nın, 2. turu göremeden elenmesiydi. İngiltere, İtalya ve Portekiz gibi iddialı Avrupa ülkeleri de İspanya gibi erken evine döndü. Onlara Bosna Hersek ve Hırvatistan'ın da katılmasıyla, 13 Avrupa ülkesinden 7'si, 2. turu göremeden kupaya veda etti.
Amerika kıtasından gruplarda mücadele eden 10 ülkeden sadece Ekvador ve Honduras 2. tura yükselemedi. Gruptan çıkmayı başarabilen Afrika temsilcileri ise Nijerya ve Cezayir oldu. Böylece Dünya Kupaları tarihinde ilk kez, 2 Afrika ülkesi birden 2. tur bileti aldı. Japonya ve Güney Kore de büyük hayal kırıklığı yarattı.
Kupanın en çok kazanan teknik direktörleri Fabio Capello, Roy Hodgson ve Cesare Prandelli ise takımlarını gruptan çıkarmayı başaramadı.
Kosta Rika da Yunanistan'ı penaltı vuruşları sonucu eledi. Almanya, favori gösterildiği maçta, Cezayir'i uzatmalarda eleyebildi. Belçika ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki çılgın maçta 2 takım, kaleye toplam 56 şut çekti. Birleşik Devletler kalecisi Tim Howard, yaptığı 16 kurtarışla kahramanlaştı.
Amerika, büyük tehlikeleri atlattıktan sonra son saniyede kazanma fırsatını kaçırdı. Ve nefes kesen uzatmalarda kazanan 2-1 ile Belçika oldu.
2. turdaki Arjantin-İsviçre maçı da dramın zirve yaptığı karşılaşmalardan biriydi. Arjantin, 118 dakika boyunca aradığı golü sonunda Di Maria ile bulduğunda çeyrek final bileti almak için direğin yardımını alacağını düşünmüyordu. Ancak İsviçre son anda maçı penaltılara taşıma fırsatı bulsa da, direk gole izin vermedi.
Çeyrek finallerde ise futbol kalitesinin yanı sıra gol ortalaması düşmüştü. Ama yine de her maçın ayrı bir hikayesi vardı.
Arjantin, Belçika'yı tek golle mağlup ederken, mücadele; 1990 Dünya Kupası finalinden bu yana, en az sayıda kaleyi tutan şutun atıldığı karşılaşma olarak da kayıtlara geçti.
Brezilya büyük heyecana sahne olan maçta Kolombiya'yı 2-1 mağlup ederek yarı finale adını yazdırdı.
Oynadığı futbol ve attığı gollerle kupaya damga vuran isimlerden Kolombiyalı James Rodriguez için de rüya sona ermişti. Ancak genç oyuncu çeyrek finaldeki vedaya rağmen 6 golle kupanın en golcü ismi olurken, Real Madrid'e transfer süreci başlamıştı.
Dünya Kupası’nda tarihler 8 Temmuz'u gösteriyordu. Kupanın ev sahibi Brezilya ile Avrupa devi Almanya, Belo Horizonte'de karşı karşıya gelecekti. Neymar'sız ilk sınavını Almanya önünde vermeye hazırlanan Brezilya taraftar desteğini tamamen arkasına almış, tribünlerde Neymar maskeleri dağıtılmıştı. Brezilya Milli Takımı’nın kendi ülkesinde kupa kaldırmasına son bir engel kalmıştı. Ancak final hayalleri ilk yarım saatte yerle bir oldu. Skor tabelası ev sahibi için utanç kaynağıydı. Almanlar ilk yarım saati 5-0 önde geçti.
Üçüncülük maçında da Hollanda'ya 3-0 mağlup olan Brezilya milli takımı için 2014 Dünya Kupası hayalıkırıkları ve utançla geride kaldı.
Farklı Brezilya galibiyetiyle Almanya adını finale yazdırırken, Miroslav Klose de Dünya Kupaları tarihine geçti. Klose, Brezilya'ya attığı golle, toplam 16 gole ulaştı ve Dünya Kupası tarihinin en golcü oyuncusu oldu.
Maracana ve Rio De Janeiro'da başlayan Dünya Kupası çoşkusu Almanya Milli Takımı’nın ülkesine dönmesiyle tavan yaptı.
Alman futbolcular önce üstü açık bir otobüsle şehir turu yaptı, ardından Brandenburg Meydanı’nda taraftarla buluştu.
Finalde kaybeden Arjantin Milli Takımı da ülkesinde kahramanlar gibi karşılandı. Messi ve arkadaşlarını bizzat Devlet Başkanı Cristina Kirchner havalimanında tebrik etti.
Kosta Rika'nın çeyrek finale yükselmesi, Kolombiya'nın parmak ısırtan futbolu, Almanya karşısındaki müthiş direnciyle Cezayir gibi bir çok takım otoritelerden övgü alırken hayalkırıklığı yaşayan ülkeler ve futbolcular da azımsanmıyacak sayıdaydı.
Ev sahibi Brezilya dışında taraftarına en büyük utancı hiç şüphesiz İspanya yaşatmıştı. Turnuvaya son şampiyon unvanıyla gelen İspanya'nın bu görkemli titrini kaybetmesi sadece 2 maç sürdü. Kupaya 5-1'lik şok Hollanda yenilgisiyle başlayan Matadorlar, Şili'ye de mağlup olunca kupaya erken veda etti
Kişisel olarak da beklentilerin altında kalan birçok oyuncu oldu. Onların arasında en fazla dikkat çekeni, Cristiano Ronaldo'ydu. Kupa boyunca dizindeki sakatlıkla boğuşan Ronaldo, herşey sona erdiğinde; "Zaten sonuna kadar gidemezdik" diyerek tepki çekti. Belçika'nın yıldızı Eden Hazard da, beklentileri karşılayamayan bir başka oyuncuydu. Belçika'nın altın kuşağının en parlak ismi olarak gösterilen Hazard, kupayı gol atamadan tamamladı. İtalyan Mario Balotelli, İspanyol kaleci Iker Casillas da unutmak isteyecekleri bir turnuvayı geride bıraktı.
Tüm turnuvanın en çok eleştirilen oyuncusu ise Brezilyalı Fred'di. Kupa boyunca hemen hemen hiç varlık gösteremeyen Fred, 7-1'lik Almanya yenilgisinin de sembolü haline geldi. Zira tüm tribünler, oyundan çıkarken onu ıslıklıyordu. Daha 31 yaşında olan Fred kupanın ardından milli takım kariyerini de sonlandırdığını açıkladı.