Eskişehirspor Kulübünün internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, sosyal medya üzerinden gönderilen mektuplara futbolcuların verdiği cevapta şu ifadeler kullanıldı:
"Öncelikle 'üzerimize düşeni yaparız' demişsiniz. Ne zaman yapmadınız ki? En kötü günlerimizde, her üzüntümüzde, her sevincimizde, attığımız bir çalımda, belki de o topu kaybettiğimizde, yaptığımız bir kurtarışta, en çok attığımız gollerde, her defasında oradaydınız, yanımızda, arkamızda, olmanız gereken yerde, tribünlerde. Siz hep örnektiniz. Sanki kötü gidişatı olan bir takım değil şampiyonluğa koşan bir takım gibiyiz sizinle. Biz durumun farkındayız. Tek düşüncemiz göğsümüzdeki armanın hakkını verebilmektir. Sonuna kadar direnmektir. Yüzünüzü güldürüp, size, bu şehre bir nefes aldırabilmektir. Sadece sesinizi duymak değil, ruhunuzu ruhumuza katabilmektir amacımız. Her şeye rağmen, terimizin son damlasına kadar direnmektir. 50 yıllık çınarın hakkını verebilmektir."
Mektupta daha sonra şu ifadelere yer verildi:
"Umudumuzu sizin sayenizde yitirmedik. Şimdi siz 'umutları bitirelim mi?' diyorsunuz. Biliyoruz ki yine de bitmeyecek umutlarınız. Yine biz o statta, antrenmanda ve hatta otobüste, kendimizi yine on binler olarak hissedeceğiz. Arkamızda açtığınız atkılarla, yenilmeyeceğiz. Sözümüz puanlarla ölçülemez. Biz size hakkınızı vereceğiz, sizin 1965'ten beri verdiğiniz gibi. Siz ya da biz değiliz. Biz siyah-kırmızı bayrağın altında kocaman bir aileyiz. Birlikte direneceğiz. Son sözümüz, kimse kimseyi bu kadar sevmedi ki, sizin bizi, bizim de sizi sevdiğimiz gibi."
"Öncelikle 'üzerimize düşeni yaparız' demişsiniz. Ne zaman yapmadınız ki? En kötü günlerimizde, her üzüntümüzde, her sevincimizde, attığımız bir çalımda, belki de o topu kaybettiğimizde, yaptığımız bir kurtarışta, en çok attığımız gollerde, her defasında oradaydınız, yanımızda, arkamızda, olmanız gereken yerde, tribünlerde. Siz hep örnektiniz. Sanki kötü gidişatı olan bir takım değil şampiyonluğa koşan bir takım gibiyiz sizinle. Biz durumun farkındayız. Tek düşüncemiz göğsümüzdeki armanın hakkını verebilmektir. Sonuna kadar direnmektir. Yüzünüzü güldürüp, size, bu şehre bir nefes aldırabilmektir. Sadece sesinizi duymak değil, ruhunuzu ruhumuza katabilmektir amacımız. Her şeye rağmen, terimizin son damlasına kadar direnmektir. 50 yıllık çınarın hakkını verebilmektir."
Mektupta daha sonra şu ifadelere yer verildi:
"Umudumuzu sizin sayenizde yitirmedik. Şimdi siz 'umutları bitirelim mi?' diyorsunuz. Biliyoruz ki yine de bitmeyecek umutlarınız. Yine biz o statta, antrenmanda ve hatta otobüste, kendimizi yine on binler olarak hissedeceğiz. Arkamızda açtığınız atkılarla, yenilmeyeceğiz. Sözümüz puanlarla ölçülemez. Biz size hakkınızı vereceğiz, sizin 1965'ten beri verdiğiniz gibi. Siz ya da biz değiliz. Biz siyah-kırmızı bayrağın altında kocaman bir aileyiz. Birlikte direneceğiz. Son sözümüz, kimse kimseyi bu kadar sevmedi ki, sizin bizi, bizim de sizi sevdiğimiz gibi."